Herkese Merhaba,
Netflix dizilerini izlemeye devam ediyorum. Bunlardan birisi de hemen herkesin bildiği Kulüp dizisi. Kulüp dizisini her şeye bir kenara bırakıp Salih Bademci, Gökçe Bahadır, Barış Arduç ve Fırat Tanış'ın oyunclukları için bile izleyebilirsiniz. O kadar mükemmel oynamışlar ki, resmen bayıldım. Hele o Salih Bademci'nin şarkıcı karakteri beni benden aldı. O nasıl ses, o nasıl bir yorumdur öyle. Gerçekten efsane. İzlemeyenleriniz varsa bu diziye mutlaka bir şans vermeli. Barış Arduç resmen kendisini aşmış. Gökçe Bahadır ve Fırat Tanış ise bildiğiniz gibi. Onlar için ne söylesek az. Siz en iyisi kendiniz izleyin. Burada sadece eleştirmek istediğim bir yer olacak bana göre sonu çok havada kalmıştı. Daha doyurucu bir son olabilirdi. Aslında yazmak istediğim bir şey daha var ama onu yazarsam size spoiler vermiş olacağımdan ne yazık ki buraya yazamıyorum. Ama benim açımdan bazı yerler öyle olmamalıydı. Gökçe Bahadır ve Salih Bademci diyorum sadece. Diziyi izlerseniz anlarsınız. Hadi o zaman buyurun konusuna bir göz atalım.
Kulüp
1950’lerin İstanbul’unda Bir Anne-Kızın Yeniden Başlama Hikayesi
1950'li yılların İstanbul'u, tarih kokan sokakları ve kültürel çeşitliliğiyle büyüleyicidir, ancak bu görkemli şehrin arka planında gizli kalan pek çok hikâye saklıdır. Bu hikâyelerden biri, 17 yıl boyunca hapishanede kalan Matilda'nın (Gökçe Bahadır) zorlu mücadelesini ve kızı Raşel (Asude Kalebek) ile kurmaya çalıştığı bağı anlatır.
Matilda, genel af sayesinde özgürlüğüne kavuştuğunda, onu dışarıda bambaşka bir dünya beklemektedir. Hapiste geçirdiği yıllar boyunca İstanbul değişmiş, hayat akmaya devam etmiştir. Ancak Matilda’nın en büyük sınavı, kendisini hiç tanımayan ve yıllardır yetimhanede büyüyen kızı Raşel’le yeniden tanışmak olacaktır.
Raşel, çocukluğunu annesinin yokluğunda, yalnızlık ve belirsizlikle geçirmiştir. Yetimhanede ona ailesiyle ilgili bambaşka bir hikâye anlatılmıştır; Matilda’nın varlığından habersizdir. Şimdi, annesi olduğunu iddia eden bir kadınla yüzleşmek, Raşel için karmaşık bir duygusal yolculuğun başlangıcıdır.
Matilda, bir yandan geçmişin yükünü taşırken, diğer yandan kızıyla güvene dayalı bir bağ kurmaya çalışır. Ancak, 1950’lerin İstanbul’u yalnızca nostalji ve güzellikten ibaret değildir. Şehir, dönemin toplumsal ve politik çatışmalarıyla çalkalanmaktadır. Matilda ve Raşel, bu karmaşanın ortasında hem kendilerini hem de birbirlerini bulmaya çalışır.
Kulüp, yalnızca bir annenin kızına ulaşma çabasını değil, aynı zamanda bağışlama, aidiyet ve geçmişle yüzleşme temalarını ele alır. Matilda ve Raşel’in hikâyesi, aile bağlarının ne kadar karmaşık ama aynı zamanda ne kadar güçlü olabileceğini anlatan, izleyenlere duygusal bir yolculuk sunan bir dramdır. İstanbul’un tarihi atmosferinde geçen bu etkileyici hikâye, bir kadının ikinci bir şans için verdiği mücadeleyle izleyicileri derinden etkiler.
Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Güzel bir gün sizlerle olsun.
Hoşça kalın.
Reklam değildir. Gönüllü paylaşımdır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.