Dedemden
fırçayı yedikten sonra ayaklarım bir tarafıma vura vura evin yolunu
tutmuştum. Hava iyice kararmıştı ve köpek sesleri acayip korku
veriyordu.
Şu yaşıma geldim halen daha köpekten korkarım. O zaman da öyleydi ve seneler geçmesine rağmen bu hiç değişmedi.
İçimde
değişik bir duygu vardı. Bir şey olacaktı. Bunu hissediyordum ama ne
olabileceğini kestiremiyordum. Eve gidince annemlere birde hesap verme
meselesi vardı. Ben ne bilirdim arpanın kaşındırdığını. Ceza olarak
banyo da yaptırmazlardı şimdi. Hoş izin verseler bile çeşmeden su
taşıyıp kazanı doldurmak lazım. Ateş yakmak lazım. Su ısınacak bende
banyo yapacağım. Kaşınmaya razıyım. Gece karanlığında o kazanın dolması
için kaç tur çeşmeye gidip gelmek lazım. Ben bu düşünceler içindeyken
arkamdan traktör sesi işittim. Bu dedemin ki değildi. Onun sesi çok
farklıydı ve ne kadar uzakta olursa olsun fark ederdim. Yolda iyice
kenara geçerek yürümeye devam ettim. Bu sırada traktör yanıma yanaşıp,
iyice yavaşlamıştı. Kafamı çevirmemle Hüseyin'i görmem bir oldu. Yüzünde
gülümsemesi ile bana bakıyordu. Sinirlerim tepeme çıkmıştı. Zaten
gecenin karanlığında ıssız yolda tek başıma yürüyordum. Bir zaten o
eksikti bu hengame arasında. O da gelmişti. Tam olmuştu.
Hiçbir
şey demeden yoluma devam ettim. O ise arkamdan yavaş yavaş geliyordu.
Adımlarımı hızlandırdım. Gideceği yoktu. Koşmaya başladım. Ama
ayağımdaki şalvar buna mani oluyordu. Arkadan adımı seslendiğini
duyuyordum. Manyak mıydı? bu. Ne yapmaya çalışıyordu? Benim başımı daha
beter belaya sokacaktı? Evdeki ceza çetesini düşündükçe daha hızlı
koşmaya başladım. Terden sırılsıklam olmuştum ama o halen daha arkadan
geliyordu. Ev neden bu kadar uzaktı? Birde üstüne dedem arkadan
traktörle gelirse vay halime!...
Hüseyin
vazgeçmeden arkamdan gelirken köy yoluna şükür ki girmiştim ama o halen
rahatlığını bozmamış, kendisinde büyük bir özgüvenle gelmeye devam
ediyordu. Traktörle giremeyeceği yolları tercih edecektim ama henüz o
kısma gelememiştim. Hızla giderken karşıma birden Serkan çıktı. Serkan
köyün saf çocuğuydu ama suyuna gitmezseniz ne yapacağını da
kestiremezdiniz. Elinde sürekli sopayla dolaşırdı. Mazallah tersine
gidenin vücuduna sopayı indirmişliği de çoktu. Serkan'ı birden karşımda
görünce olanca çığlığımı birden koyverdim. Karşıma birinin çıkacağını
beklemediğimden çok korkmuştum. Artık sinirlerim de iyice yıpranmıştı ve
avaz avaz ağlamaya başlamıştım. Serkan ne olduğunu anlayamadan yeniden
koşmaya başladım. Arkamdaki traktörlü manyak da ayrı bir dertti. Ben
koşuyordum. Serkan oyun sanmıştı. O da arkamdan koşuyordu. Birden bir
gürültü koptu arkamda. Hüseyin Serkan'a bağırıyordu. Bu kargaşadan
yararlanarak ben aradaki mesafeyi aşmış, ara yollara girmiştim. Evin
arka kapısı yakın olduğundan buradan girmek mantıklı gelmişti ama bu
sefer de evdekilere arkada gecenin köründe ne işim olduğunu açıklamak
zorunda kalacaktım. Ön tarafa dolanıp Hüseyin'e yakalanmaktansa arka
kapıya gitmeyi tercih ettim.
Kan
ter içinde kendimi bahçeye attığımda ayaklarımda derman kalmamıştı.
Teyzemlerden biri ekmek evinden çıkıyordu. Beni görünce dedemi sordu.
Olanları anlatınca fırçalayarak ben önde o arkada eve ulaşmıştık. Eve
ulaştığımda anneannem evin girişinde her zamanki yerinde elinde patik
örgüsü ile oturuyordu. Teyzemden sonra onun fırçalarını dinlerken
içeriden gelen sesle olduğum yere çakılıp kaldım. Bu olamazdı değil mi?
Gelmiş olamazdı? Şimdi değil diye düşünürken içeriden çıkan siluete
gözlerimi dikip kalmıştım. Şimdi başım gerçekten beladaydı. Babamın köyde ne işi vardı?
Devam edecek....
Yeni notta görüşmek üzere.
Hoşçakalın.
:):) çok güldüm yahu. eyvahlar olsun baba da gelmiş. devamını bekliyoruz:)
YanıtlaSilistanbul acil elektrikçisi;
Silbabamın gelmesi gerçekten kötü oldu.
Allah'ım iyice karıştı ortalık şimdi amannn yandı şimdi hadi bakalım neler olacak 😊 kalemine sağlık canım benim merakla bekliyoruz sevgiler 😊🌸
YanıtlaSilsessizkaldım;
Silbakalım görelim neler olacak. çok teşekkürler :)