Ana içeriğe atla

Kars Gezisi

 

Herkese Merhaba

Doğu Ekspresi ile Kars'a geldiğimizi geçtiğimiz aylarda yazmıştım. Doğu Ekspresi ile ilgili detaylı bilgiye Doğu Ekspresi Turu yazımdan ulaşabilirsiniz. 

Bugün sizlere Kars turumuzla ilgili detaylar vereceğim. Bu yazımda sizlere Kars'ta ne yapmanız ve ne yapmamanız gerektiği ile ilgili öyle detaylar vereceğim ki, Kars'a gidecek olursanız elinizde çok güzel bir rehber olsun. Hazırsanız başlıyorum.

Yaklaşık 30 saatlik yolculuk sonrasında gece Kars Gar'a geldik. Otelimiz merkezden uzakta ve havalanının yanında bir oteldi. Burayı tercih etme nedenlerimizden birisi merkezdeki otellere göre daha uygun fiyatlı olmasıydı. Ayrıca bir dolmuşla yaklaşık on dakikalık yolculukla merkeze ulaşabildiğimizi düşünürsek bence bir kaybımız yok. Kars'ta konakladığımız otel Alemderoğlu Airport Hotel. Oda kahvaltı hizmet veriyor. Kahvaltısı gayet doyurcuydu. Otelden ve temizliklerinden oldukça memnun kaldık. İsterseniz akşam yemeği için ekstra ücret ödeyerek yararlanabiliyorsunuz. Biz tercih etmedik. Otel sahibi ilgiliydi. Hatta ilk gün sabah kendisi merkeze gidiyormuş, denk geldik sağolsun aracıyla bizi de bıraktı. 

Kars, kurulum olarak Kars Kalesinin etrafına konuşlanmış durumda. Yani şehirde kaybolma ihtimaliniz yok. Kaleyi arkanıza aldığınızda her yere gidebilirsiniz. Hemen her yere yürüyerek gidebiliyorsunuz. Zaten merkez öyle çok büyük bir yer de değil. Dön dolaş aynı yerlere çıkabiliyorsunuz.

İlk gün biz Kars Kalesi'nden başlayarak şehir turu yaptık. Kars Kalesi'nin içini maalesef köpekler yüzünden gezemedik. Dışından gezmek zorunda kaldık. Şehir turunda Kars'ta ne alaka diyebileceğiniz türden Memleket Gazozcusuna bile rastladık. Çok üşümüştük aslında ama o kadar çok gazoz çeşidi vardı ki, oturup birer gazoz içme ihtiyacı hissettik. Oradan çıktıktan sonra her türden peynirlerin satıldığı benim peynir caddesi dediğim bir cadde var, o cadde de peynir tadımları yaptık. Burada şimdi size vereceğim bilgilerden birisi, kimden bu bilgiyi aldığımdan çok sizin yararınıza olduğu. Varan 1. Bu bahsettiğim cadde yerine, az aşağıda diğer caddede bulunan diğer peynircilere bakarsanız peynir fiyatlarının daha uygun olduğunu göreceksiniz. Zira arasında ciddi fiyat farkı var. Biz Öz-kar Peynircilikten aldık. Ürünlerinden çok da memnun kaldık. (Reklam falan değil. Burayı tesadüfen kendimiz gezerken bulduk.) Bize bu durumu anlatan kişi, peynir caddesi dediğim caddenin turcuların geldiği cadde olduğundan dolayı biraz daha pahalı olduğunu söyledi. Maalesef her yerde bir fiyat ittirme çabası. Neyse konumuza geri dönecek olursak, biz tercihen gravyer, kaşar, eski kaşar ve karakovan balı aldık. Küflü peyniri de sevdim ama almadık. Buraya dipnot düşeyim. Peynirleri gelmeden bir gün önce aldık. Otelde bozulmasını istemediğimiz için ilk gün sadece yer tespiti ile geçti. 

Çarşıda öyle aman aman gezilecek pek bir yer yok. Gittiğimizde yerlerde kar vardı. Hatta ilk gün öğleden önce hava daha yumuşkakken, akşama doğru bayağı üşüdük. Eskişehir soğuğuna alışkın olduğumuzdan bizim dolaşmamızda herhangi bir sıkıntı olmadı. Aksine görebildiğimiz her yeri görmek adına ara sokak falan fark etmeksizin dolaştık. İlk gün yemeğini akşama doğru dönercide yedik. Fiyatları fena değildi. En azından çok uçuk değildi. Şimdi gelelim Varan 2. Yaptığım programlarda şurada şu yenir, burada bu yenir tarzı notları eksiksiz almış olmama rağmen, bu zamana kadar uyabildiğim görülmemiştir. Zira gittiğimiz yerlerde bildiğin turist kazıklamak mantığında olan işletmeler yüzünden oranın meşhur şeylerini yemeden geri dönmek zorunda kalıyoruz. Mesela Kars'ta hegnel, kaz eti gibi ürünlerin meşhur olmasına rağmen, neredeyse bizim bir gecelik konaklama fiyatımızdan daha fazla rakamlar istenmesi yüzünden bunların hiçbirini yiyemedik. Ayrıca bize bunları anlatan kişi, kazın en kötü yerlerinin servis edildiğini, kazın kendisinin o fiyata olduğu yerlerde, bir porsiyon fiyatının bir kaz fiyatına eşit olduğunu, bir parça kaz eti konmuş bulgur pilavı servis edildiğini söyledi. Hakikaten de kendimiz yemesek bile, internet yorumlarında gördüğüm kadarıyla deneyimleyen herkes hem fiyatlardan, hemde porsiyonlardan şikayetçiydi. Hengel dedikleri mantının bir çeşidi zaten ve yine fiyat sorduğumuz bir lokantada bize acayip bir fiyat söylediler ki ağzımız açık kaldı. Neyse kısacası, bizim yaptığımız gibi bir yerde yemek yemeden önce mutlaka fiyat listesi isteyin, işinize gelmezse de kalkın gidin. Bizim tüm gezilerimizde bu hayat felsefemiz. Sonuçta biz oraya gezmeye gittik evet, yöresel tatlarını da tatmak isteriz ama bir tur parasını üç günlük yemeğe vermekte akıl kârı değil. Amaç karın doyurmaksa doyurduk geçtik yani. Yapacak bir şey yok. Bir kafede oturup, kahvelerimizi içerken ertesi günü şehir turu yapmak için tur ayarladık. İlk gün çok fazla dolaştığımız ve tren yolculuğundan dolayı da yorgun olduğumuzdan hava karardığında otele geri döndük. 

Tur için öncelikle bilgi vermek istiyorum. Turlar Peynir müzesi, Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi, Ani Harabeleri ve Çıldır gölüne götürüyor. Tur fiyatları sadece ulaşım için. İçinde yemek ya da herhangi bir ikram barındırmıyor. Biz turu instagram üzerinden bulduk. Ancak oraya gittiğinizde de günübirlik turlar bulmanız mümkün. Tur seçimi yaparken rehberli olması sizin yararınıza olacaktır. Bizim gittiğimiz dönem sömestr dönemi olduğundan rehberli tur bulamadık. Ancak gezdiğimiz yerlerde hep rehberlere denk geldiğimiz için bir kaybımızda olmadı. Bu arada rehberli ve rehbersiz tur fiyatları da farklı oluyormuş aklınızda olsun. 

Tur programımız Kafkas Cephesi Harp Tarihi müzesiyle başladı. Müzeye hayran kalmamak, aynı zamanda da bir o kadar duygulanmamak elde değil. Müzeden çıkmak istemedim. Bu arada bu yazı sadece Kars genel gezi programını içerdiğinden sonrasında sizlere gezdiğimiz yerlerle ilgili ayrıca fotorğaflı olarak yazılar paylaşacağım. 

Müze sonrası yine başka bir müze olan Peynir Müzesinde aldık soluğu. Peynir müzesine tek kelime ile bayıldım. İçerisindeki minyatür eserler, peynir yapım aşamalarının olduğu canlandırmalar efsane olmuştu. Açıkçası oradan hiç çıkmak istemedim. Kendimi peynir yaparken hayal etmedim değil. O derece insanı büyülüyor. Bu arada iki müzede ücretli. 

Peynir Müzesinden sonra durağımız Çıldır Gölü. Buz tutmuş gölün üzerinde dolaşmak çok güzel. Göl üzerinde kızaklara binebilirsiniz ancak fiyatlar uçuk ve zaten hemen gidip döndüğünüz için verilen paraya değecek bir hizmet yok bana göre. Ayrıca gittiğimiz gün aşırı derece kar yağışı ve rüzgar olduğundan zaten kar taneleri yüzümüze iğne gibi batıyordu ve biz çok fazla göl üzerinde kalamadık. Ama görüntü efsane. Üşüdüğümüz için kendimizi gölün oradaki restauranta attık. Restaurant ile ilgili maalesef olumlu bir şey yazabilecek durumda değilim. Buraya gelince sarı balık yenmesini öneren arkadaşlar, porsiyonlardan ve fiyatlardan da bahsetmiş olsalarmış iyi olacakmış. Zira bizim konuştuğumuz o kişi bizi bu durum ile ilgili de uyarmıştı ki, iyiki de uyarmış. Avuç içi kadar olmayan balık, yanına az bir şey patates kızartması ve göstermelik salataya verilen para şaka gibiydi. Herkes buraya kadar geldik yiyelim diye almaya çalışıyordu. Fakat oturma yeri sıkıntı, servis geç geliyor ve böyle olunca da insanlar haliyle söylenmeye başlıyor. Restaurantta sadece yemek yok. Çay, kahve vs içecek de alabilirsiniz ama yer bulabilirseniz. Zira yer yoktu ve en kötüsü de gelen misafirler yerine işletmenin tur rehberlerine oturmaları için yer göstermesiydi. Tur rehberleri misafire yer kaptırmayan cinsten. Birkaç tanesi dikkatimi çekti, hemen önüne yemekler geliyor, diğer misafirler bekliyor ama önce tur rehberleri doysun. Şaka gibi resmen. Biz yanımda götürdüğüm böreklerle çay eşliğinde, veranda da ayakta yemek yedik. Yemek söyleyenlerin çoğu da yer sıkıntısından, söylediğim balık miktarın yarısının kılçığa çıktığı balığa deli paralar ödemelerinden şikayetçiydi ve geç gelen servisler nedeniyle bu durum ne yazık ki daha da krize dönüyordu. Kısacası paramla rezil olmadım. Sarı balık yemedim diye de bir yerim eksilmedi. Bu nedenle de Çıldır Gölü bizim için sadece gezmeden ibaret olarak kalmak zorunda kaldı. (Not: Sarı balık, sazangiller familyasından bir balık çeşididir.)

Çıldır Gölü sonrasında son durağımız Ani Harabeleri. Burası gerçekten çok büyük ve çok güzel. Ancak kışın Ani Harabeleri kar nedeniyle çok mantıklı olamıyor. Zira görülmesi gereken çevrenin ve yapıların çoğu karlar altında. Yine de gördüğüm için çok mutluyum. Bu tarz harabeler benim her zaman ilgimi çekmiştir. Tarih kokuyor tarih. Ani Harabelerinin hemen yanı Ermenistan sınırı. Sınıra kadar gitmişiz yani. Değişik bir tecrübe oldu bizim için. Hatta hadi yurtdışına kaçalım esprileri de havada uçuşuyor. Ani Harabelerine müze kart ile giriş yapabiliyorsunuz. Tura çıkmadan önce müze kart alırsanız, orada oluşan sırayı bekleyip, vakit kaybı yaşamazsınız. 

Sarıkamış ilçesine de ayrıca turlar düzenleniyor. Ancak bizim gün kısıtımız ve Sarıkamış daha uzak olduğu için programa dahil etmedik. Üç gecelik konaklama ve iki günlük gezi için bize uymadı.

Tur bitiminde merkezde bıraktıklarında akşam olmuştu ve yemek yedik. Bu sefer kendimizi bir dürümcü de bulduk. Salaş bir yer olmasına rağmen, fiyatlar ve lezzet iyiydi. Tesadüfen yoldan geçen birine sorup öğrendik. Eşiyle birlikte sürekli geldiği yermiş. Ancak geçerken lokantalardan fiyat sormayı ihmal etmedik. Size söylediğim gibi, kaz eti vs gibi yöresel yemek yiyecekseniz okkalı hesap gelince şaşırmamalısınız. Çünkü içine yöresel kelimesi girince fiyat Allahu Ekber dağlarına ulaşıyor. Özellikle tur grubu ile gidiyorsanız zaten sonunu siz düşünün. Bkz. Doğu Turunda trene söylenen cağ kebabı gibi. 

Fiyat kıyası açısından şöyle diyebilirim; üç kişilik kaz eti, hengel yerine yediğimiz dürüm, patates kızartması 1/4 fiyatına. Siz düşünün ne kadar fark var. Burada yenilen yemekler aynı kategoride olmayabilir belki ama ikisi de karın doyuruyor sonuçta. Ayrıca tur dönüşü yoldan birisini aldılar. Meğer bize gece için Kafkas gösterisi satmak istiyormuş. Kişi başı yemek dahil fiyat 1.000,00.-TL. Bu fiyatların iki sene önceki fiyatlar olduğunu da hatırlatırım. Üç kişi bir gece için verilecek para çok. Bir gecede eğlence için 3.000,00.-TL ödemek bana mantıklı gelmiyor. Eğlence mekanları için normal olabilir ancak, bu tarz gezilerde benim önceliğim bütçe. Asıl görmem gereken yerleri gördüysem geri kalanlarının benim için önemi yok. Açıkçası bunu bir hayat mottosu olarak paylaşıyorum. Gittiğim gezilerde bütçeme uymayan hiçbir yemeği, sırf meşhur diye yemedim, yemem de. Bu benim tarzım. Size uymak zorunda değil. Ben kendi deneyimlerimi sizinle paylaşıyorum. 

Son gün olduğu için yemek sonrasında hediyelik eşya, peynir vs. aldık ve kafede kahve içip otele döndük. Ertesi sabah önce yol üstünde bir börekçiye uğrayarak, yolculuk için kendimize börek alarak, 08:00'de Doğu Ekspresi ile Ankara'ya doğru yeniden yola çıktık. Bu arada tam 08:00'de tren hareket ediyor aklınızda olsun. 

Son olarak Kars'a gelirken içlik, kar maskesi, atkı, bere, eldiven, hırka, kar montu, kar suyu geçirmeyen botlar, güneş gözlüğü mutlaka yanınıza almanız gerekenler arasında. Biz içi polarlı eşofman aldık. İçine içlik giydik. Özellikle Çıldır Gölü dehşet soğuk oluyor. Montun içinde hırka olmasına rağmen üşüdük. Hatta montlarınız şapkalı olursa daha iyi olur. Bere üstüne şapkanızı da geçirmiş olursunuz. 

Kars turu ile ilgili aklıma gelen olursa yazıyı yeniden güncellerim. Dediğim gibi gezdiğim yerlerle ilgili fotoğraf paylaşımını ayrı ayrı yazılarda yapacağım. 

Ve linç yememek adına sizlerle şunu da paylaşmak isterim; içinizden ne kadar pinti diyenleriniz olabilir. Bu olayların pintilik ile alakası yok. Ben sırf o yerin meşhur olan şeyine dünyanın parasını vererek kazıklanmaya karşıyım. Hatta yakın zamanda Gaziantep yazımı da sizlerle paylaşırım. Gaziantep'te olanları bilseniz inanamazsınız. Bunun pinti, cimri vs olmakla alakası yok. Bu benim gereksiz para harcamaya olan bakış açım ile ilgili. Siz gidip verdiğiniz para önemli olmadan, her şeyi deneyimleyebilirsiniz. Ancak ben başka geziler içinde bütçe hesaplıyorum bu nedenle de bütçe dışına çıkmak bana mantıklı gelmiyor. Özellikle çok abartılan yerler yerine, daha salaş ve fiyatı uygun yerleri tercih ediyorum. Günümüzde paranın kolay kazanılmadığını da düşünürsek, yaptığımın mantıklı olduğunu da düşünüyorum.

Neyse çok konuştum. Yolu düşen herkesin Kars'ı görmesi, özellikle Doğu Ekspresi ile Kars'a gidebilmesi dileğiyle.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. 

Hoşça kalın.

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nerede O Eski Kartpostallar?

Merhabalar Çocukluğumda yeni bir yılın gelmesini en çok kartpostal atabilmek adına severdim.

Saffet'te Bugün 1

Merhabalar Bilindiği üzere facebook'ta çok severek takip ettiğim bir kitap grubu var.  Kitap Sevenler Klubü .

Her Çocuk Özeldir Film Yorumu

Merhabalar Senenin son günü izlediğim çok güzel ve özel bir film Her Çocuk Özeldir.

Bitenler & Çöpe Gidenler 54

Merhabalar  Bitenler yazılarımla bugün devam edelim.

Fatih Murat Arsal - Seni Sevmek İstemedim

Merhabalar Pınar ve Doğan... Fatih Murat Arsal'ın en sevdiğim kitaplarından biri daha. 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Gürses Restaurant Osman'ın Yeri Alaçatı / Çeşme

  Merhabalar Alaçatı yemek mekanlarıyla bugün de devam ediyoruz.

Saç Bakım Ampulleri

Merhabalar Saçıma boya sürmediğim eski zamanlarda, hatta doğru dürüst şampuan bile kullanmazken (o zamanlar yeşil Kafoğlu sabun vardı ve kesinlikle candı.) saçlarımın bakımı ihmal etmemeye çalışırdım. Kendimi bildim bileli saç bakımına özen gösteririm. 

Doğu Ekspresi Turu

 

Mimlendim ve Mimledim 38 - 2018

Merhabalar Derdimiz Hayat  bloğunun sahibi hazır 2018 yılını bitirdiğimiz şu günlerde çok güzel bir mim başlatmış.