Ana içeriğe atla

Alaçatı Notları

Merhabalar

Geçen yıl 15 tatilde gittiğimiz Alaçatı turumuz vardı.
Ailecek 3 gece 4 gün harika bir tatil geçirmiştik. (Yemek sıkıntısına rağmen) Notlarımı aldığım halde yazılarımın çokluğundan blogda yazmamıştım. Hadi sizleri bu soğuk kış günlerinde Alaçatı'ya doğru yolculuğa çıkarayım ve Alaçatı'da neler yapılır? Neler yapılmaz? biraz dedikodu yapalım. Hazırsanız başlıyorum.

Öncelikle Alaçatı'ya gitmeden önce kesinlikle ve kesinlikle çok iyi araştırma yapmalısınız. Peki ne için araştırma yapalım? Tabii ki de nerede uygun yemek yenir? Nerede en uyguna konaklanır? Nerelerde gezilir? bunlarla ilgili detaylı bir araştırma mutlaka yapmalısınız. Çok da sıkı notlar almalısınız. Ve sıkı durun asıl bombayı açıklıyorum. Şayet cebinizi seviyor, açılacak delikleri önemsiyor ama Alaçatı'yı da bir o kadar merak ediyorsanız Alaçatı'ya kesinlikle yazın gitmemelisiniz. Zira kış döneminde bile kazıklamaya müşteri arayan yöre esnafı, sezon başladığında zirvenin de zirvesini yapıyorlar. Yaz döneminde ben gitmedim ama gidenlerden duyduğum kadarıyla iki tane kabak çiçeği dolmasına 40,00.-TL yazıyorlarmış. Ama bu doğru olabilir zira ben bizzat yaşadığım bir durumu sizlerle paylaşacağım.

Alaçatı için araştırma yaparken nerede ne yenir? diye notlar almıştım. Ama herkes Alaçatı ile ilgili aynı şeyi yazmış. "YEMEK YEMEDEN ÖNCE MUTLAKA FİYAT SORUN!..." Hayırlısı olsun diyerek, mimlenmiş mekanları da ayrıca not ederek yola çıktık. 

Alaçatı'da konakladığımız La Mira Otel'deki hizmetimiz oda-kahvaltı konseptindeydi. Zaten bizde bu tarz bir yer arıyorduk ki, sebze aşığı biri olarak Alaçatı'da yeni tatlarla tanışabileyim. Yöresel tatları keşfedebileyim. Sen çok beklersin Beyda'cığım, avucunu yalarsın. Yok öyle bir dünya. Varsa da sana göre değil. Neyse devam edelim. 

İlk gittiğimiz gün perşembeydi. Öğlen saatlerinde otele vardık ve yolda tesis bulamadığımız için yemek yiyemedik. Otele yerleştikten sonra yemek yiyebileceğimiz bir mekan aradık ama nafile. Özellikle kumru yiyeceğiz ama öyle adam akıllı bir mekan yok. Çeşme'de kumru yedik ki, emin olun zaten yazısında da okuyacağınız gibi resmen aç kalktık masadan. 

Doğru dürüst doymamışız, açız ama bisküvi falan geçiştirip bir şekilde akşamı ettikten, bir yandan da yemek yiyebileceğimiz bir mekan aradıktan sonra iyice sinirlerimiz bozulmaya başladı. Bir çok yer sezon olmadığı için kapalıydı. Biz de zaten bu tür riskleri göze alarak gittik tamam ama 15 tatilde buraya sonuçta gelen insanlar var değil mi? İnsan gelir dükkanı açar ama nerede? Adamların üstüne sanki ölü toprağı serpilmiş. Herkes ölmüş, Alaçatı terk edilmiş gibi. Konaklayan misafir var ama adam gibi yemek yiyebileceğin mekan yok. Olanlarda ellerini ovuşturup kazıklamaya müşteri arayan soyundan.

Sonrasında eşimle düşündük akşam için balık yiyelim diye karar verdik. Fiyat soracağız ya, bu nedenle hemen ben restaurantları aramaya başladım. Hattın diğer ucundaki zat-ı muhterem sanırım bize mekanın da tapusunu verecekti ki; üç kişiye bir gece için neredeyse 3 günlük konaklama fiyatımız olan 500,00.-TL'yi söyledi ki, bunun içinde alkol de yokmuşmuş. Bizim istediğimiz menüyü söylediğimize göre çıkan rakammış. Ekstra olursa fiyat artarmış. Bende direkt olarak "Mekanın tapusu da dahil mi?" diyerek tepki mi? dile getirdim, zira çok sinirlenmiştim. Sonrasında da telefonu kapadım. Bir kaç yeri daha aradıktan sonra hemen hemen aynı şekilde fiyat çıkaracaklarını anladık ve iyi ki de fiyat sormadan gitmemişiz dedik. Bu adamlar ya sayı saymayı bilmiyorlar, ya da hiç dayak yememişler.

Ne yiyeceğimizi düşünürken, eşimin aklına fast food zincirleri geldi. Sonuçta onlardaki rakamlar sabitti. En yakınımızda zincirlere bakarken Pizza Pizza'yı bulduk ve belki inanması güç gelecek, 2 orta boy pizza, bir litre kola, patates kızartması ve soğan halkasına 49,90.-TL ödedik ve tıka basa da doyduk.

Ertesi gün biz yine tercihimizi mecburen pizzadan yana kullandık. Karnımızı da bir güzel doyurduk. Sonuncu gün ise Gürses Balık Restaurant'ta balık yiyerek günü tamamladık. 

Bu üç gün içerisinde konakladığımız otelden çok memnun kaldık ve yemeklere rağmen moralimiz çok iyiydi. Alaçatı ve Çeşme'nin altını üstüne getirdik. Bir eskici ve bir antikacı gezdik. Çeşme Kalesi'ne gittik. (Onların yazıları da gelecek.)

Peki bunların dışında Alaçatı'ya kışın gidecekseniz ne yapmanız gerekiyor? Öncelikle konaklayacağınız otelle çok iyi pazarlık yapın. Özellike oda-kahvaltı konseptini tercih edin ki sabahları kahvaltı probleminiz olmasın. Bunun yanı sıra  binalar taş bina, pencerelerin geneli ahşap olduğundan ve dönemi gereği çok fazla rüzgar olacağından kesinlikle odalarda bulunan klimalar yeterli gelmiyor. Cam aralarından rüzgar giriyor. Isıtıcı sözünü tesise gitmeden mutlaka alın. Bizim gittiğimizde aşırı rüzgar vardı, ısıtıcı ve klima ile ancak ısındı.

Şemsiye, şal, yağmurluk, atkı, bere, eldiven, mutlaka yanınıza almalısınız. Hatta üstünüze alacağınız montlar şişme olursa daha sıcak tutacaktır. Biz o kadar hazırlıklı olmamıza rağmen Çeşme Kalesi'nde resmen donduk. Hele ki rüzgar çok fena çarpıyor. Hava değişikliği ve deniz havası da gribal enfesiksiyonu tetikliyor. İlk gece benim boğaz ve kulaklarım çok fenaydı. İlaçlarım yanımdaydı şükür bu nedenle çabuk atlattım. Bu nedenle mutlaka yanınıza ilaçlarınızı da alın.

Alaçatı'ya kışın gittiğinizde yaşayacağınız en güzel şeylerden biri de çok fazla insan olmadığından sokaklarını rahatlıkla gezip keşfedebilir ve bolca fotoğraf çekebilirsiniz. Her ne kadar terk edilmiş görüntüsü olsa da, hatta merkezden villaların olduğu taraflarına doğru gittiğinizde hiçbir yaşam belirtisi olmasa da, sakinken gezmek çok güzeldi. 

Alaçatı'ya kadar gitmişken mutlaka İmren Tatlıcısı'na uğrayın. Sakızlı muhallebi ve damla sakızlı dondurma yeyin. Sakızlı sahlep için. 

Tarihi koklamak, Osmanlı-Rus savaşının etkilerini yaşamak için Çeşme Kalesi'ni gezin.

Son olarak Alaçatı'da yaşadığımız en bomba olayı anlatacağım. Yemek mekanı bulurken başımıza gelenler...

Alaçatı'daki ikinci günümüz. Pizza yedik ama dedik başka bir yer buluruz belki. Sokakları turlamaya devam. Ama hava soğuk. Gez gez acıktık bir taraftan da. En sonunda bir tane eczaneye girdik. Dedik uygun fiyatlı, temiz yemek yapan bir yer var mı? Kadın gayet rahat şekilde şimdi gideceğimiz mekanın  adresini verdi. Buraya yazmıyorum zira Alaçatı'da nerede yemek yenir? diye google amcaya sorarsanız kendisinin ismini en üst sıralarda görebilirsiniz. Eşime buranın adının yabancı gelmediğini söyledim. Ama ajandam da araba da kaldığından gitmememiz gereken mekanlara da bakamıyorum. Neyse bir bakalım dedik. 

Mekana girdiğimizde bizi kedi ve köpek karşıladı. Her şeyin üstü açık ve hayvanlar ortalıkta cirit atıyor. Zaten hoşlanmıyorum hayvanlı ortamlardan, bir de yemek mekanı yani. Kadın ısrarla kedi ve köpeğin bir şey yapmayacağını iddia ediyor. Ben homurdanınca zorla çıkardı sonunda. Zaten baştan tutmadım mekanı ama yine de fiyat sormak derdindeyim. Açız sonuçta. Şimdi fiyatları aşağı yazacağım ama porsiyonların avuç içi kadar olduğunu söyleyeyim. Servis tabaklarını gösterdi. Şaka gibi resmen. Ağzımız açık kaldı. 

Meze tabağı (çeşit başına mesela sadece taze fasulye, semizlik, ebegümeci vs.) 
: 20,00.-TL
Köfte : 45,00.-TL
Mantı : 45,00.-TL
Tandır : 75,00.-TL
Çorba : 20,00.-TL

Bunlar bizim daha fazlasını duymaya dayanamayıp susturduğumuz kısım. 

Allah'ın mantısına yemin ediyorum avuç içi kadar bir tabak belki 5 tabak yesem yine de doymayacağım ve 45,00.-TL dedi kadın utanmadan. Üstelik sıfır hijyen bir mekanda. Yani en basit bu hesaba göre 3 kişi başka bir şey yeyip içmezsek  mantıya 135,00.TL ödeyeceğiz, bildiğin aparatif gibi bir şey olacak ve midemizde ziller çalmaya devam edecek. 

Üstelik bu mekan yaz sezonunda rezervasyonun da rezervasyonunu alıyormuş. Mesela ben yer ayırttım ve gelmedim. Hemen yedek oyuncu gibi diğer müşteriyi arayıp "Yer var gelin." diyorlarmış. Açıkçası araştırma yaparken bunu okuduğumda "yuh!..." dedim ama gerçekler maalesef ki böyleymiş. Ve insanlarda ciddi ciddi aç kalmayı göze alarak yedekleri bekliyormuş. 

Bu mekana bir daha kesinlikle ne ayak basarım, ne de çevreme gitmelerini tavsiye ederim. Ajandama sonradan baktığımda gidilmemesi gereken mekanlar listesinin en başında geliyormuş zaten. Hatta hakkında o kadar olumsuz yorum okumuşum ki, kırmızı kalemle de işaretlemişim.

Yazık. Tatil yöresi diye insanları bu derece kazıklamanın, köstürmenin de anlamı yok ki. Alaçatı'da öyle aman aman görülecek bir şey var mı derseniz açıkçası tamam şirin bir yer ama ne deniz var hemen sahilde gezebilesin, ne de tarihi dokusu. Bir tek çarşısı var zaten hemen her yer aynı yere çıkıyor. Gezebileceğiniz bir tek orası var. Hakkını yemeyeyim bir de yel değirmenleri var. Fotoğraf çekmelik. 

Orada tanıştığımız yerli halktan birinden aynen şunları dinledik. "Yazın çarşıya mümkün değil giremezsiniz. İğne atsan yere düşmez. Sırf bu kadar rağbet var diye fiyatları şişirdiler ve yerli halkta yemek yemeğe gerekirseİzmir'e gidiyor ve burada kesinlikle yemek yemiyoruz." dedi. Kendi yöre halkı bile isyan durumundaysa bu duruma bir çözüm getirilmeli. 

Alaçatı'yı görün mutlaka ama bence cebinizi de düşünün. Kış dönemi belki soğuk olur, biraz sıkıntı yaratabilir ama görmek isteyenler için bence tam zamanı.

Alaçatı notları bitti ama mekanlar gelmeye devam edecek. 

Not: Oğlum bu malum mekandan çıktıktan sonra bana döndü ve aynen şöyle dedi. "Anne, bir kuzu kol al. Tandır yap da yiyek:)

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Mutlu bir hafta sonunuz olsun.

Hoşçakalın.

Yorumlar

  1. Alaçatıya giderken tencere, tava, çaydanlık ve küçük tüp almadan gitmeyin nasıl olsa bim, a101 ve şok vardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yusuf Sezgin;
      :))) Gezmek için gittiğimden açıkçası bu tarz bir girişimde bulunmadım. Zaten otelde konakladığımız içinde yemek yapacak ortam yoktu.

      Sil
  2. Çok amaclı seyahatmatik kullanıyorum
    Hem çadır,hem tava,çaydanlık ve tüp her şeye dönüşüyor.. Carrefoursadan aldım tavsiye ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sibel Özer;
      Canım normalde termal tatil falan olsa dediğin süper olur ama hem süre kısa hem de otel konaklaması buna maalesef ki müsaade etmiyor :(

      Sil
  3. Çeşme,on dakika ötede:)) Alaçatı da gezip çalım atarım,sonra Çeşme'ye kaçarım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güven Serin;
      Evet Çeşme'yi de gezdik. Çok güzel :)

      Sil
  4. Alaçatı'da sadece gezmek lazım ekstra hiç bir şey yiyip içmemeli :)
    https://beyazbegonvil.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyaz Begonvil;
      Aynen katılıyorum. Cebinde akrep var gibi dolaşacaksın:)

      Sil
  5. Alacatiyi cok merak ediyorum 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya;
      Mutlaka gör ama uzun sürekli konaklamaktan ve fiyat sormadan yeme, içmeden kesinlikle kaçın:)

      Sil
  6. Gitmiş görmüş kadar oldum. Emeğine sağlık canım. Oralara gidersem yanımıza yemek almak şart oldu :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nilüfer;
      Bizim yaptığımız gibi fast food zincirlerinde yersen pek sorun olmaz sanırım :)

      Sil
  7. Böyle yerlerde fiyatlar biraz aşırı oluyor ama yemeden önce fiyat sormak da biraz garip geliyor insana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatih Pınar;
      Çok haklısınız bende sevmem böyle sormayı falan ama anlattığım gibi eğer sormasaydık sanırım bir asgari ücret tutarını bırakıp çıkacaktık.

      Sil
  8. Şimdi gelelim bunun sebeplerine. Biz İzmirliler için Alaçatı çok da gidilesi bir mahalle değilken, Çeşme' de denize girip kumru yiyebildiğimiz yıllarda bizler haftasonu gider gezer glirdik. Ne fiyatlar uçuktu, ne trafik vardı o günlerde kumrumuz da gayet büyük ve doyurucu idi. İzmir' in tüm güzelliklerinin yansıması idi. Sonra bir gün 34 plakalar görülmeye başladı, sonra arttı o plakalar. İZmir iş hayatına göre 2-3 kat maaş alan, zenginliği İzmirli iş adamlarının çok üstünde olanların görgüsüz oğullarının arabaları görülmeye başlandı. Br lahmacuna 50 tl verenler, sonra 100 leri, 200 leri verdiler. Bahşiş olarak %10 bırakan biz İzmirlilerin yerini bahşiş olarak 100 ler, 200 ler bırakanlar aldı. Esnaf kazandıkça kiralar arttı, kiralar arttıkça ve talep geldikçe fiyatlar arttı. Şimdi ne mi oldu biz İzmirliler o Alaçatıya gitmek istemiyoruz. Önce İstanbulu, sonra Bodrumu şimdi de Alaçatıyı bozdular. Sırada umarım kendi bölgelerinde bir yerler vardır bozulacak. İşin özeti bu, son olarak esnaf da artık İzmirli değil. Onlar da İstanbullu. Kısaca siz haklısınız, ama sebebi gerçek yerliler değil, en çok da yerliler rahatsız olan bitenden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyaz Yakalı;
      Kesinlikle öyle. Bazı yerlerin çok bir görselliği olmadığı halde aşırı şişiriliyor, abartılıyor ve bu nedenle de dediğiniz gibi ortam birden Allahu Ekber dağlarına çıkmış bir duruma dönüşüyor. Açıkçası aynı durum Şirince'de de mevcut. Hiçbir özelliği olmadığı halde sırf şu Mayalılar meselesi yüzünden coşmuş gitmiş durumda.

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Kadir İnanır Kimdir?

 

Kolay Kredi Veren Bankalar

 

Ege Soley - Pazartesi Mektupları Kitap Alıntısı

 

6 Mantı

 

25 Mart 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Aşkın Nur Yengi - Haberci

 

Borsada Kredili İşlem Nedir?