Ana içeriğe atla

Safveti Ziya - Salon Köşelerinde Kitap Alıntısı

 

Şimdi ufak sedirdeki yastıkların arasında yan yana oturuyorduk. Rahat etmesi için arkasına, kolunun altına bir iki yastık sıkıştırdım. Sonra çayını takdim ettim. Astragandan yumruk kadar ufacık manşonunu yanına bıraktı. Ben bir kuştüyü yastığa yaslanmış, bu zarif güzelliği seyrediyordum. Bir aralık yine kadehini uzatarak:

“Biraz tutar mısınız?” dedi ve yalnız üst dudağına kadar kaldırmış olduğu dantela peçesini henüz takılmış gibi bembeyaz glase eldivenler içindeki parmaklarının ucuyla iki tarafından kıvırarak kaşlarının üzerine kadar kaldırdı. Sonra kadehini elimden aldı. Pek sıcak olan çayını soğutmak için pembe dudaklarını bükerek üflüyor, sonra eğilerek bir yudum içiyordu; bu hareketi pek ağır olmakla beraber başını eğmesiyle vücudunda görülen kıvraklık ve hafif yüksek astragan yakanın arasından parlayan kumral saçlarının bitiminde çıplak gül gibi pembe bir tenin bütün nezaketini zaten güzelliğiyle büyülenmiş olan gözlerime göstermekten geri kalmıyordu. 

Çay kadehini kendi dudaklarına kadar götüreceği yerde, bilmem niçin, kendisi dudaklarını çay kadehine kadar götürmeyi alışkanlık hâline getirmişti. Bu suretle yudum yudum çay içtikçe, fincandan yayılan buhar yanaklarını bir kat daha pembeleştiriyor; o latif, o yumuk çehreyi sanki bir kavuşma busesinin esareti altında aşkla duygulandırıyordu. 

Süzük gözlerinde belirsiz bir dalgınlık... Bütün o zayıf, o ince vücudun mağrur biçimde eğilmesinde bir âşığın teslimiyet arzusu hissediliyordu. Şimdi ben bütün bu meclise ilgisiz, sırf o kadın vücudunun yakınlığıyla bütün âşıklığının eriyerek, ara sıra belli belirsiz bir bakışla beni büyüleyen o gözlerin şiirli ve sonsuz derinliği içinde kaybolduğumu hissediyor, hayatımın yüce maksadına bu yüksek astragan yakalı lacivert çuha ceketinin kıskançlıkla sarıp sarmaladığı o pembe, o nazik şefkat dolu göğsünde çarpan Lydia’nın o girilmesi mümkün olmayan kalbini -benim için aynı şiddetli aşk hissiyle dolu olduğu hâlde- elde etmekle, yalnız onunla erişebileceğimi duyuyordum. Kalbimin bu yegâne emelinin tesiri altındaki bakışlarımda bilmem nasıl karşı konulmaz bir çekim gücü vardı ki Lydia birdenbire elindeki çay kadehini bırakarak üzerinden bir yükü atıyormuş gibi omuzlarını silkti, doğruldu ve bana garip, âdeta düşmanca bir bakış fırlatarak peçesini indirdi. Bilmem, sanki benim kalbim, benim gözlerim, benim çehremle kendi kalbi, kendi gözleri, kendi çehresi... O güzel yumuk çehresi arasına mümkün olduğu kadar engeller koymaktan bir lezzet duyduğunu... Aleyhimde kendisinin de anlayamadığı, şifa kabul etmeyecek bir intikam hevesi beslediğini anlatmak istiyordu. Yine birdenbire sordu ki:

“Her gün dört beş evin kapısını çalarak, iki üç fincan çay içerek ve dört beş kadını, aynı kadınları, aynı insanları çekiştirerek hayat süren erkekler hakkında fikriniz nedir?”

“Aynı kadınlar hakkında siz ne fikirdeyseniz, matmazel ben de bunlar hakkında o fikirdeyim.”

Sahte, yapmacık bir gülüşte geriye doğru çekilerek ve bu defa, hiçbir zaman bileğinden ayırmadığı bağa gözlüğünü gözlerine yaklaştırıp küçümseyici bir tebessümle beni süzerek dedi ki:

“Demek, siz de kadınların serbestliği taraftarısınız; bir kadını bir erkekten farklı görmediğiniz gibi kendinizi de bir kadından fazla mesuliyetleri, vazifeleri olan bir kişi saymıyorsunuz, öyle mi?”

Söze başlarken asabi bir hareketle elinden bıraktığı gözlüğünü yine haince gözlerine yaklaştırdı, itirazcı bir bakışla tepeden tırnağa kadar her şeyimi tetkik ettikten sonra:

“Eminim ki,” dedi, “siz bugün tuvaletinize benden daha çok zaman ayırdınız... Kim bilir, şu boyun bağınızı bağlamak için ne kadar zaman kaybetmişsinizdir. İşte bakınız... “

Başını daha fazla yaklaştırarak inceledi:

“Boyun bağınızdaki ipek at nalları şekliyle uyumlu olsun diye şu ufak firuzelerden yapılmış at nalı iğneyi takmışsınız. Ve bunları kim bilir ne kadar külfetlerle bulmuş, ne kadar itinalarla bir araya getirmişsiniz...”

Artık tetkike, meşgul olmaya değmez gibi kayıtsız, mağrur bir hareketle gözlüğünü gözlerinden çekti ve yalnız yatıştırılmış vahşi bir hükmetme hevesinde görülebilecek bir bakışla gülümseyerek:

“Malum ya, Şekip Bey,” dedi, “latife ediyorum. Fakat şunu da itiraf edeyim ki aşk nedir anlamak hususundaki kabiliyetsizliğim derecesinde bir istidatsızlığı erkeklerin zarifliklerine itinaya olan mecburiyetleri karşısında da hissetmekteyim. Bana öyle geliyor ki bir erkeğin başka vazifeleri, başka emelleri, başka meşguliyetleri olmalı; bir erkek memleketinin, milletinin büyüklüğüne, şeref ve yükselmesine hizmet etmeli; insanlığa, insanlığın ihtiyaçlarına yardım edebilecek şeyler aramalı, bulmalı...”

Bir dakika evvel şu mağrur İngiliz kızının âdeta hakaret eden bakışları altında kanayan kalbimin, isyan eden erkekliğimin ilham ettiği alaycı cümleleri bu son sözler, bu hakikat dolu son sözler intikam arzusuyla yarı açık duran ağzıma cezalandırıcı bir tokat gibi iade etmişti... Sanki bütün bir kavmin, asırlardan beri hükmetmiş güçlü bir milliyet ve hâkimiyet kaynağının unsur ve ruhu o yumuk, o latif çehrede... O süzük, o içine girilemez gözlerde... O mağrur, o tenezzül etmeyen bakışlarda... Velhasıl o nazik kadın vücudunda toplanmış da o, bu suretle şahıslaşan yüceliği, letafeti, büyülü çekiciliği karşısında şaşkın ve ezilmiş bir gençliğe, bütün bir aldatılmış ve hareketsiz bırakılmış gençliğe yüksek bir hayat dersi vermek istemişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatih Murat Arsal Tüm Kitap Yorumları

Önemli Duyuru : Hadi Kitap Takası Yapalım

Merhabalar Sizlere çok ama çok hoşunuza gidecek bir duyuru ile geldim.

Füsun - Bir Olur Da Beni Ararsın

Merhabalar Şimdi diyeceksiniz ki bu Füsun? Nereden çıktı? Füsun Tokyürek şarkıcı Nalan Tokyürek'in nam-ı diğer Of Aman Nalan'ın kardeşidir.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Melek Öztürk - Münzevi Mısralar İskelesi

 

2019 Eylül Ayında Okuduklarım

Merhabalar "Bir insan kendisine nasıl beyin göçü yaşatabilir?" sorusunun bir sonucu olarak bu ay sadece tek bir yazar okudum.

Delicia Black - Önyargı

Merhabalar Temmuz ayı hediyeleşme etkinliğindeki kitap kardeşime giden kitaptı Delicia Black Önyargı. Her zaman olduğu gibi kitabı okuduktan sonra gönderdim.

14 Şubat Sevgililer Günü Zırvalığı

Merhabalar Hadi bugün şu sevgililer zırvalığını biraz açalım. Geçen seneki sevgililer gününde yazdığım yazıda bahsetmek isteyip bahsedemediğim şeyler vardı. Hadi bu sevgililer gününde de onları konuşalım. Geçen sene yazdığım yazıma da  buradan  ulaşabilirsiniz.

Kapı Önü Dedikoduları - İçindeki Fesatlıktan Kurtul

  Merhabalar Bayan X her defasında kendini aşamaz dediğim noktada kendisini aşmayı başarıyor ve level atlayarak devam ediyor.

Sarah Maclean - Aşk Mevsimi

Merhabalar Elimdeki Sarah Maclean kitaplarını şükür sonunda bitirdim.