Ana içeriğe atla

Kapı Önü Dedikoduları - Ortaokul Aşkı / Hayal Kırıklığı

O sinirle ve kalp çarpıntısıyla sınıfa gittiğimde sıra arkadaşım bana şöyle bir baktı.
Ne olduğunu sorduğunda bir şey yok diyerek geçiştirdim. Alı al, moru mor suratımda sanki bir savaş kaybetmiş ifademle pek inandırıcılığım olmasa da arkadaşıma bir şey anlatmak istemiyordum.

Kendisini çok severdim ama bu tür konularda sanki kalbi yok gibiydi. O benden daha inekti ve konuşsam bile ne beni anlar, ne de bana yol gösterebilirdi. Olayı dallandırıp budaklandırmanın anlamı yoktu. Bu konuyu da bilmese bir şey kaybetmezdi.

Yeni ders zilinin çalmasıyla yanında o gıcık kızla sınıfa adımlarını attılar. İkisinin yüzünde de anlamlandıramadığım bir sırıtış vardı ama sanki o saf değiştirmiş gibi kızla göz kontağını kesmiyordu. Gözlerimiz birden kesiştiğinde gözlerinin içine bakarak mektubu param parça hale getirdim. Yüzü soldu ama belli etmemek adına tekrar kıza döndü. İçim acıyordu. O kızdan hoşlanmadığım ve kendisi de hoşlanmadığı halde nasıl oluyordu da kızın dibinden ayrılmıyordu? Kalbim ağzımda atarken sırama oturdum ve bir daha da onun yüzüne bakmadım.

**********

Aradan geçen zaman içinde ben derslerime çalışıyor, çok fazla kimseyle muhatap olmuyor ve onunla göz göze dahi gelmiyordum. Annem ve babam fazlasıyla tutucu insanlar olduklarından mektubu zaten okulda yırtıp atacaktım ama o kızla gördüğümde kendisinin yazdığını da bildiğimden gözlerinin önünde parçalamak inanılmaz keyif vermişti. Üstelik mektubu madem kendisinin yazmadığını iddia ediyordu ne demeye benimle konuşmuyordu? Mektup olayı çıktığından beri bir kez olsun yanıma gelmemiş, halimi hatırımı sormamıştı.  Bu da mektubu kendisinin yazdığını doğruluyordu ki, inkar etse de ben zaten onun yazdığından emindim.

Gün içinde ya da gece yalnız kaldığımda (ne kadar kaldığım da tartışmaya açıktı) aklımdan onu bir an olsun çıkaramıyordum. Hatta onu düşünmek adına sürekli gittiğim evimizin yakınındaki kütüphaneyi bile artık sırf onu düşünmek için kullanır olmuştum. Bana ne olduğunu bilmiyordum. O benim arkadaşımdı ve nasıl oluyordu da ben onu deli gibi düşünüyor, yemeden içmeden, çok sevdiğim derslerimden feragat ediyordum.

Mektup meselesinin üzerinden geçen iki haftalık zaman zarfında o kızla yakınlaşması ve benimle konuşmaması dışında hayatımızda pek bir değişiklik yoktu. İçim acımanın dışında yanıyordu. Kafamı toplayıp kendimi derslere vermekte zorlanıyordum. Ağzını yaya yaya konuşan ve içine düşecek gibi olan kıza her geçen gün daha çok bileniyordum. Resmen içine düşüyordu ve o da bundan gayet memnun gibiydi. 

Bir gün okula geldim. Çok hastaydım ve gözlerimi bile açmakta zorlanıyordum. Sınav vardı ve ailem rapor almak için doktora gitmeyen insanlar olduğundan el mecbur okula gittim. Niyetim sınava girip, sonrasında Müdür Yardımcısından izin kağıdı alarak eve gidip yatmaktı. İnek bir öğrenci olduğumdan, hastalık dışında devamsızlık yapmadığımdan izin kağıdı almamda hiçbir zaman sıkıntı çıkmıyordu.

Grip dışında bir de göz nezlesi durumu vardı ki, her grip oluşumda bu benim için kaçınılmaz olandı. Sınıfa girdiğimde tam sırama oturacakken o kızın sınıfta oturduğu yerden farklı bir yerde onun yanında olduğunu gördüm. İçim paramparça olmuştu. Hemde elleri birbirinin elindeydi. Bu resmen çıkmaya başladıkları anlamına geliyordu. Zaten hastaydım. Ayakta durmakta zorlanıyordum ve birden başım deli gibi dönmeye, beynim karıncalanmaya başladı. Sıradan zorlukla tutunduğum o an onunla göz göze geldim. Kalbime biri bir şey saplamıştı ve o sapladığı şeyi resmen içinde döndürüyordu sanki. Gözlerimiz buluştuğu andan itibaren gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. Gözyaşlarımı gördüğünde mektubu kendisinin yazdığını bildiğimi anladı. Gözlerimizi birbirimizden çekmiyorduk.  

Sıra arkadaşım bana bir şeyler söylüyordu. Ben onu duyuyor ama algılayamıyordum. Gözyaşlarımı yine göz nezlesine bağlamıştı sanırım ama bu sefer akanlar nezleden dolayı değildi. İçimde biriken, kalbimi fena halde acıtan hislerimden dolayıydı. Sıra arkadaşıma şöyle bir baktıktan sonra son kez onun gözlerine baktım. O da bana baktı ve kızın eline daha sıkı yapıştı. O an onun gırtlağına yapışmakla, sınıfı terk etmek arasında gidip geliyordum. Hiç düşünmeden çantamı alıp sınıfı terk ettim. Sınavda neydi ki? Asıl büyük sınavı ben duygularımla vermiş ve koca bir sıfır almakla kalmamış, üstüne bir de aşağılanmıştım. Hayat bana koca bir sıfırı daha ilk aşk denememde çakmıştı. Dersten yüz alsam ne yazardı?

Devam edecek....


Yeni notta görüşmek üzere.

Hoşçakalın.

Yorumlar

  1. Çokkkkk beğendim bu yazı dizisini👍🌷🤚

    YanıtlaSil
  2. Harika olmuş, devamını merakla bekliyorum :) Duyguyu çok güzel yansıtmışsın eline emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. lovehouse;
      Yaşanınca duygu güzel aktarılıyor demek ki:)

      Sil
  3. Seri devam ediyor, biraz bizden biraz brazilya dizilerinden gibi....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cahil Okur;
      Maalesef yaşanmış hayat hikayesi. İçinde kurgu yok.

      Sil
  4. ama ben bu çocuğu döferim😐.... bakalım sonunda neler olacak kalemine sağlık canım benim çok güzel bir seri olmuş gerçekten sevgiler canım benim 😊🌸

    YanıtlaSil
  5. Yaşadığın bu serüvenin devamına gidiyorum şimdi acayip meraklandım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. düşünceli prasa;
      devamlarında bakalım neler olacak?

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 1

 

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 2

 

Fatih Murat Arsal Tüm Kitap Yorumları

Ayşe - Aşk Nöbeti

Merhabalar Ayşe'nin Aşk Nöbeti kitabını çıktığı dönemlerde yorumlarına istinaden almıştım ancak bir türlü okuma fırsatına erişememiştim.

Şeref Günenç - Aşkın Çıkmaz Sokağı Mia

Zeynep Sipahioğlu - Fırtınaya Vurgun

Merhabalar Bayram tatilinde ne okusam diye raflarda dolanırken gözüme ilişince alıp okumaya başladığım kitaptır Fırtınaya Vurgun.

Müjde Aklanoğlu - Rüyalar Gerçek Oldu

Merhabalar Saklambaç Serisinin ilk kitabı Rüyalar Gerçek Olsa'yı okuyanlar bilirler. Kitap Şahin ve Rüya'nın birbirlerine Allah huzurunda "EVET" demeleriyle sona ermişti. Tam da en heyecanlı yerinde kitap bitti derken; yazar Müjde Aklanoğlu şükür ki serinin devam kitabının ilki ile aynı anda basımını sağlayarak okuyucusu ile buluşturmuştu.(Seri kitapların devamını beklemekten nefret ederim.)

Ayşegül Çiçekoğlu - Sensiz Geçen Yıllarım / Ada Ve Yankı Kitap Tanıtımı

Merhabalar Şu hayatta kalemini okumaktan bıkmayacağım insanlardan biri de Sevgili Ayşegül Çiçekoğlu.

Arzu Altun - Ben Galiba Yine Sensedim

 

Nerede O Eski Kartpostallar?

Merhabalar Çocukluğumda yeni bir yılın gelmesini en çok kartpostal atabilmek adına severdim.