Merhabalar
Bronz Atlı serisinin ikinci kitabı Tatyana ve Alexander.
İlk kitabı Bronz Atlı'yı kısa zamanda okuyup bitirmiş ve çok da beğenmiştim. İkinci kitabı da hemen okuyup bitirdim ama Yaz Bahçesi'ni okumak için uzunca bir süre ara verdim. Zira iki kitap üst üste çok ağır geldi. Yaşananlar ve savaş ortamı beni gerçekten çok etkiledi. Nisan ayı içerisinde son kitabını okumayı planlıyorum.
İlk kitapta Alexander'ın oynadığı oyun nedeniyle Rusya'dan ayrılan Tatyana Amerika'ya gidebilmek için yola çıkmış ve Amerika'ya ulaşmıştı. Kitap orada bitmişti.
Bu kitap ise; Tatyana'nın Amerika'daki yaşam savaşı, Alexander'ı unutmaması ve çocuğunu büyütmesi için verdiği mücadeleyi gözler önüne sererken, aynı zamanda Tatyana ve Alexander cephesinde eskileri de hatırlayarak ilerliyor.
Alexander Tatyana'dan ayrıldıktan sonra vatana ihanetten suçlanır. Kendisini aklayabilmek için çok uğraşır. Diğer tarafta Tatyana Alexander'ın öldüğüne halen inanmaz. Hele ki çantasında bulduğu Alexander'ın madalyasından sonra ölmediğine kendince ikna olur. Alexander'a ulaşabilmek için her yolu dener. Sonucu ne olursa olsun, çocuğunu da geri de bırakarak Alexander'ı aramak için gönüllü Kızılhaç hemşiresi olarak yeniden Rusya'ya geri döner.
Bu kitapta sevdiğiniz biri için yapabileceğiniz fedakarlık gözler önüne seriliyor. Açıkçası ben çocuğumu geride bırakıp, öldü denilen birini aramaya gider miydim? bilemiyorum. Hele ki, gittiğiniz yerde aranıyorsanız. Geri dön(e)meme ihtimaliniz varsa. Tatyana tüm bunları göz önüne alarak, sadece bir umuda tutunarak gitti. Bir anne olarak yaptığına kızsam da, diğer tarafım çok sevdiği eşini bulmaya gittiği için takdir etti. Arada kalınan ve karar vermesi gerçekten çok zor bir durum.
İlk kitap ne kadar hızlı ilerledi ise, maalesef bu kitap bir o kadar yavaş ilerledi. İlk kitaptan bildiğimiz bazı bölümlerin bu kitapta yeniden yazılmasına bence hiç gerek yoktu. Eski ile yeni arasında gidip gelirken fazlaca detay verilmişti ve bu durum bazı yerlerde ne yazık ki sıkılmama neden oldu. Gereksiz ayrıntı olmuş. Son kitabının 992 sayfa olduğu düşünülürse son kitapta ne anlatılacağını açıkçası merak ediyorum. Umarım bildiğimiz yerler yeniden son kitaba aktarılmamıştır.
Kitap boyunca Tatyana ile Alexander'ın aşklarını iliklerime kadar hissettim. Her an birbirleri için yaşamaları, her an birbirlerini düşünmeleri, en zor zamanlarında birbirlerine ne olduğunu bilmeden, yaşayıp yaşamadıklarına emin olmadıkları zamanlarda bile aşklarına tutunarak, birbirlerinden vazgeçmemelerine bayıldım. Hani böyle aşklar var mı? diyeceğiniz türden bir aşk okuyorsunuz. Fakat dediğim gibi ilk kitaba göre daha yavaş ilerleyen ve bir tık altında kalan bir kitap. Bakalım final kitabında bizleri neler bekliyor?
Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Aşk ve kitaplar yakanızı bırakmasın.
Hoşçakalın.
Tanıtım Bülteninden
Paullina Simons uluslararası çoksatan eseri Bronz Atlı’da, karanlık II. Dünya Savaşı döneminde Tatyana’nın Kızıl Ordu subayı Alexander Belov’la yaşadığı büyük aşkın yürek burkan hikâyesini anlattı. Bu destansı hikâye Tatyana ve Alexander’la devam ediyor; savaşın yıkıcı gücüne rağmen adanmışlık ve aşkın yenilmezliği…
Tatyana, Amerika’da yeni bir hayat kurmak için savaşın yerle bir ettiği Leningrad’dan kaçtığında on sekiz yaşında, hamile ve duldur. Ancak geçmişin hayaletleri ve acı hatıralar peşini bırakmamıştır. Kızıl Ordu subayı Alexander Belov’un hâlâ hayatta olduğu ve ona ihtiyaç duyduğu düşüncesi ona işkence etmektedir.
Okyanusların ve kıtaların ötesinde, Sovyetler Birliği’nde Alexander idam edilmenin kıyısından dönmüş ve savaşta gözden çıkarılmış askerlerden oluşan bir birliğin başına verilmiştir. Ancak Alexander, Stalin’in ölüm makinesinden kaçmak için son bir umutla adamlarını Avrupa’nın kalıntıları arasından geçirmeye ve Tatyana’ya ulaşmaya kararlıdır.
Savaşçı, komutan Alexander. Suyun, ateşin ve gökyüzünün Alexander’ı. Sevgili Tanrım beni sana versin; tankların ve hendeklerin, dumanın ve kederin askerine, mutluluğumun ve özlemimin kaynağı Alexander’a. Her neredeysen seni arıyorum.
“Bu kitap romantizm severlerin dileyebileceği her şeye sahip: cesur, yetenekli ve büyüleyici bir kahraman, nefesinizi kesecek bir aşk!”
Tatyana, Amerika’da yeni bir hayat kurmak için savaşın yerle bir ettiği Leningrad’dan kaçtığında on sekiz yaşında, hamile ve duldur. Ancak geçmişin hayaletleri ve acı hatıralar peşini bırakmamıştır. Kızıl Ordu subayı Alexander Belov’un hâlâ hayatta olduğu ve ona ihtiyaç duyduğu düşüncesi ona işkence etmektedir.
Okyanusların ve kıtaların ötesinde, Sovyetler Birliği’nde Alexander idam edilmenin kıyısından dönmüş ve savaşta gözden çıkarılmış askerlerden oluşan bir birliğin başına verilmiştir. Ancak Alexander, Stalin’in ölüm makinesinden kaçmak için son bir umutla adamlarını Avrupa’nın kalıntıları arasından geçirmeye ve Tatyana’ya ulaşmaya kararlıdır.
Savaşçı, komutan Alexander. Suyun, ateşin ve gökyüzünün Alexander’ı. Sevgili Tanrım beni sana versin; tankların ve hendeklerin, dumanın ve kederin askerine, mutluluğumun ve özlemimin kaynağı Alexander’a. Her neredeysen seni arıyorum.
“Bu kitap romantizm severlerin dileyebileceği her şeye sahip: cesur, yetenekli ve büyüleyici bir kahraman, nefesinizi kesecek bir aşk!”
Daily Mail
“Şefkat ve tutkuyla örülmüş bir aşk hikâyesi.”
Publishers Weekly
“Bir solukta okunacak bir sevda masalı.”
Daily Mail
“Çok etkileyici… Bu kitabı elinizden bırakamayacaksınız.”
Kirkus
“Okuyucular bu karakterleri ve içinde bulundukları zor şartları önemseyecekler ve Leningrad Kuşatması’nın kişiler üzerindeki etkileri hakkında gerçek bir fikir sahibi olacaklar.”
Booklist
“Kusursuz karakterler yaratan Simons, okuyucuyu anında hikâyenin detayları içine çekiyor.”
Library Journal
Basım Yılı : 2017
Basım Yılı : 2017
Sayfa Sayısı : 656
Pegasus Yayınları
Tutkulu bir aşk hikayesine benziyor.😊
YanıtlaSilTuğçe;
SilEvet canım. Bakalım son kitap Yaz Bahçesi bize ne anlatacak?