Merhabalar
Kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği aya geldik. Yani aylardan Aralık.
Yeni haftaya ve Aralık ayına yine keyifli bir röportajla başlayalım o zaman. Sayın Doruk Kirezci bu haftaki konuğumuz. Keyifli röportajımıza buyurun. Güzel ve mutlu bir hafta sizlerle olsun.
Hoşçakalın.
Doruk Bey öncelikle bloğuma
hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz
sorularımıza geçelim.
* Kısaca kendinizden bahseder
misiniz?
1983 yılının sıcak bir yaz gecesi
Edirne’de doğmuşum. Memur çocuğuyum ve bu sebepten ötürü kendi ayaklarımın
üzerinde durana kadar tayinler sebebiyle sürekli dolaştım. Sabaha karşı
çıktığımız taşınma yolculuklarında mahalle arkadaşlarından ve komşulardan
ayrılırken döktüğüm gözyaşlarının bana kattıklarına minnettârım. Kuşları çok
severim ve onları gözlemleyip fotoğraflarını çekiyorum. Yakında da bir kız
babası oluyorum.
* Yazmaya ne zaman başladınız?
Şiirleri de sayarsak ilkokulda şiir
yazıyordum. Bunlar da genelde 23 Nisan’la falan alakalı oluyordu. Bando,
bayraklar ve Atatürk hakkında. Onun dışında üniversitede çektiğim aşk acılarını
hafifletmek için düzenli olarak yazdığım bir blogum da vardı. (2lem.blogcu.com)
* Kitap yada genel olarak yazma
konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani
kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı
gelişir?
Konular birden kafamda
belirebiliyor. Bu da bilinçaltı ve gözlem gücüyle alakalı bir şey. Bir
karakterinizin eksik kalmış yönünü, çevrenizde yaşanan bir olaydan ya da
alakasız bir üçüncü sayfa haberinden çıkartabiliyorsunuz. Kurgu konusuna
gelirsek, romanlarımın başı ve sonu bellidir. Hedef orada durur ve ben hedefe
doğru dolambaçlı yollardan geçerek ve okuyucuyu şaşırtacak sürprizler
oluşturarak yürürüm. Bazen de yürümem hedef öylece oradan bana bakar. Böyle
zamanlarda ise daha derin kurgular ortaya çıkar.
* Kimsenin okumayacağını bilseniz
bile yazmaya devam eder miydiniz?
Uzun bir süre böyle yazdım. Sonunda
birileri yazdıklarımı fark etti ve bastı. Biraz Uyusam Düzelirim’in ilk baskısı
15 Mayıs’ta çıkmıştı ve ikinci kitabım Guguk ile birlikte 4-5 ayda toplam 4
baskı oldu ve inanın hâlâ kimse okumuyormuş gibi hissediyorum.
* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve
ne zaman karar verdiniz?
Zamanını net olarak hatırlayamadım,
fakat “nasıl” sorunuza şöyle cevap verebilirim: Geride bir şeyler bırakabilme
hissi ve sanata duyduğum hayranlık sonucu, ben de bu fani dünyada bir iz
bırakabilmek istedim. Yazmak bunu kısmen karşılıyor, ama geride kitaplar
bırakabilmek, bambaşka.
* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam
roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek
midir?
Şimdi bunun üzerine düşündüm ve ne
kadar çok yazar olduğu geldi gözümün önüne. Herkes yazıyor zaten. Yazmak
ilgiyle başlar, yetenekle devam eder ve birikimle de tamamlanır. Yani yalnızca
yetenekten meydana gelmiyor.
* Yazma ritüelinizden bahseder
misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi materyallerle, hangi müzikle ve nasıl bir
coğrafya da yazmayı tercih edersiniz?
Televizyonda sığ programlar açıkken
yazmayı seviyorum. Büyük resim defterlerinde kurgu haritası yapıyorum ve sonra
da klavyeli bir Ipad’de bunları yazıya döküyorum. Bazen değişik mekânlarda da
yazdığım oluyor.(Starbucks, nehir kenarında bir bank vb.) Değişik sahnelere
göre değişik müzik türleri de seçiyorum. Mesela ilk kitabımı Kalben dinleyerek
yazmıştım.
* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya
başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?
Karakterleri, olayları ve sahneleri
ayrı ayrı ele alsınlar. Yani bir ayakkabı boyacısı çocuğun ana karakter olduğu
bir öykü yazacaklarsa, temiz bir sayfada önce o çocuğu yazmalılar. Çocuk en
ince detayına kadar yazıldıktan sonra hikâyenin içine alınsın. Bunun dışında
düzenli yazmak da yazmayı tetikleyen bir eylem.
* Bir gün kurgu olmayan bir şey
yazmayı düşünüyor musunuz?
Şimdilik öyle bir düşüncem yok,
çünkü ben gücümü kurgudan oluyorum. Beni kurgulayarak ortaya çıkarttığım
kitaplar mutlu ediyor.
* Bir yazar olarak okuduğunuz ve
beğendiğiniz yazarlar kimler?
İhsan Oktay Anar, Hakan Günday, Neil
Gaiman, John Scalzi ve daha uzar gider…
* En son hangi kitabı okudunuz?
Robert Musil- Aptallık Üzerine
* Yayımlanan iki kitabınız var. Son
kitabınızın da yeni çıkmış. Hayırlı ve bol okurlu olsun. Yine de yeni kitap
veya yeni projeler var mı?
Teşekkür ederim. 2018 yılının başından
beri çalıştığım bir romanım var. 1-2 ay sonra biter diye düşünüyorum.
* Asıl mesleğiniz nedir?
Biyoloğum. İlaç sektöründe 11 yıldır
satış ve pazarlama bölümünde çalışıyorum. Ama asıl mesleğim yazarlık.
* Yazmak sizin için hayat boyu
sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Yazmak beni bırakana kadar devam
etmeyi planlıyorum. Mesela 15 gündür yazamadım hiç.
* Günümüzde gençlerin sosyal medya
sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üzücü ama zamanın gerçeği. Sadece
gençler değil, anne ve babalarımız da keşfettiler sosyal medyayı. Ipad ve
telefon kullanım yaşı bebeklik çağlarına kadar düştüğü için bu artık
kaçınılmaz. Kendi kendine telefonun kamerasını açan bir bebeğe “çok akıllı”
diyen de yine bizleriz. Ama o geçirdikleri zamanı verimli geçirsinler istiyor
insan. O da her geçen gün yeni bir uygulama çıkan bu günlerde çok zor. Mesela
bookstagram hesaplarını takip etsinler. Saçma sapan ünlülere özenmelerini
istemem.
* Günümüz gençliğine üç tavsiye
verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
İyi bir insan olsunlar ve çok
okusunlar. Bu ekonomik şartlar altında zor ama, dünyayı dolaşsınlar.
* Kitaplarınızda yayımlandıktan
sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Hiç olmadı, çünkü çok uzun bir süreç
yayımlanma süreci.
* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Okurum, spora giderim.
* Kitap fuarlarıyla ilgili
düşünceleriniz nelerdir?
Kitap fuarları okurlar için lunapark
gibi. Bütün oyuncaklara aynı anda binmek isteyen bir çocuk gibi bütün kitaplara
saldırmak istiyor insan. Yayınevleri için yıl boyunca beklenen bir
organizasyon. Ünlü yazarlar için sıkıcı ve yorucu. Oysa ben 6-7 saat aralıksız
imza versem gıkım çıkmazdı J
* Okurlarınızla aranızda nasıl bir
bağ var?
Gözyaşları. Bilge’ye ve Vedat’a
beraber ağladık.
* Son olarak eklemek istedikleriniz
var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Bu röportaj için çok teşekkür
ediyorum.
Doruk Bey keyifli bir sohbet oldu.
Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp
röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol
olsun.
Güzel söyleşi için teşekkürler
YanıtlaSilsokağa açılan blog;
SilÇok teşekkürler
Röportaj güzel geçmiş, emeğinize sağlık
YanıtlaSilışınonur;
SilÇok teşekkürler:)
Röportajların son sürat devam ediyor ve biz de sayende yazarları tanıma fırsatı buluyoruz..
YanıtlaSilYeşim;
SilEvet daha bir sürü yazar var ki,:)
Keyifli bir röportaj olmus 😊
YanıtlaSilDerya;
SilÇok teşekkürler canım :)
ritüelleri hoşmuşş. napsın hayatını kazanmak için çalışmak zorundaa.
YanıtlaSilDeep;
SilHerkes gibi :)