Ana içeriğe atla

Nurullah Ataç - Günlerin Getirdiği Kitap Alıntısı

Biz duyduğumuz, düşündüğümüz için o kaygısız, tasasız çevrenin ortasında yapayalnızız. Kendimizden başka bir yerden yardım beklemeyelim. «Ol!» buyurulmuş, evren oluvermiş; am a salt bir varlıkla var; insanoğlu gelip de «düşün» demeseymiş, bir mânâsı, bir ereği olmayacakmış; «dinle» demeseymiş, sesleri; «bak» demeseymiş, renkleri, çizgileri olmayacakmış. Evreni biz yaratmadıksa da manasını, ereğini, seslerini, güzelliğini biz yaratmışız. Gençlerin, o yalnızlık duygusu bile göğüslerini kabartır: tanrılar gibi yalnız, Tanrı gibi yalnız. Bir gün, şair olmaktan umudumu büsbütün kesmeden önce bir gün o gurura kendimi bırakarak: 
Beklemem, ey bahar! bahçelerinden 
Hülyama yâr olan âteşin gülü 
demiştim. Benim içimdeki zenginlik bulunur muydu tabiatta? 
Genç adam, yalnız tabiat içinde değil, insanlar arasında da yapayalnızdır. Anlamadığı için anlaşılmadığını sanır. Başkaları gibi kendi özünü de gerçekten göremediği için, eşi benzeri olmadığına inanır. Yüreğindeki zenginlik kuruntuları ile oyalanır da çevresindeki som altına yukarıdan bakar. Ufacık bir dünyaya tıkılmıştır; oradan çıkmaya korktuğu için, belki de gözlerinin kamaşacağını bir içgüdü ile sezdiği için engin, uçsuz bucaksız tabiata, evrene çıkamaz. Kendinden başka ne görüyorsa hepsinin ancak kendini oyalamak için belirmiş bir gölge olabileceği düşüncesine bile yabancı değildir. En üzüntülü günlerinde sorun, sevgilinin bile gerçekten var olduğuna inanmaz. Sevgiliyi sevmez, sevgilide özünü sever. 
Genç adam, tabiatı, başkalarını, sevgiliyi bilmez dedim: genç adam kendi kendini de bilmez. Bilmek, anlamak için karşılaştırmak gerektir. O, kendisini başka kimse ile karşılaştırmaz ki özünü anlasın, bilsin. Genç adam, iç âlemi ile övünür: am a onun öyle geniş sandığı iç âlemi daha oluş halindedir. Tamamiyle olduğu gün acıkır, azığını dış âlemden arar. 
O zaman görür, o zaman anlar, o zaman başkalarının varlığına, her gördüğünün bir düş olmadığına inanır. Dış âlemin zenginliğini kavrayıp kendi yoksulluğunu sezer. Ama onu sezmekle titremez, çünkü dış âlemin zenginliğini kavram ak o zenginliğe ermektir. Artık bilir ki gördüğü ne varsa hepsi kendisinindir, çünkü kendisini onlara vermiştir. 
Bir gün geliyor, tabiatla insanın bir olduğunu anlıyoruz. Gençliğimizde gerek kendi düşündüğümüz, gerek başkalarından öğrenip de hoşlandığımız ayrılıkların gerçek olmadığını görüveriyoruz. Pascal’ın: «Evren bizi ezse de gene ezdiğini bilmez» diyen adamın büyüklüğünü yadsımak (inkâr etmek) istemiyorum; ancak unutmayalım ki Pascal, kendini Tann’da yitirmeyi dilemişse de daha tabiatta yitirmek yaşına varmadan ölmüştür. Evrenin manasını, ereğini, evrenin dışında düşünmüştür. Bu ise genç bir adam işidir, kalıpla özün bir olduğunu anlayamayan, ikisinin nasılsa birleşmiş ayrı ayrı iki öge (unsur) olabileceğini sanan genç bir adamın işidir. Kalıpla öz ikiliği olmadığını anladığımız gün, gözümüzde tabiatla insan ikiliği de kalmaz. Tabiatın biz, bizim de tabiat olduğumuz içimizde bir ışık gibi doğuverir. 
Tikede (cüz’de) olan ne vardır ki tümde (kül’de) de bulunmasın? Mademki insanda akıl vardır, düşünce, duygu vardır, bunlar elbette tabiatta da vardır; belki bizim alışık olmadığımız kalıplara büründükleri için biz sezemeyiz, bizim sezemeyişimiz onların yok olması demek değildir. Gururuna kapılan insanoğlu, aklı en büyük nimet saymış, aklın da ancak kendisinde belirdiği gibi gözükeceğini sanmış, bunun için kalkmış ağacın, hayvanın aklı olmadığını söylemiş. Tıpkı kendisinden başka kimsenin gerçekten var olduğuna inanmayan genç adamın hali! 
Güzelliğe: «Çizgileri yerlerinde komayan devime kinim vardır» dedirten Baudelaire de genç yaşta ölmüştür. Bizim içimizde değişmeden yahut değiştiklerini sezdirmeden angının (hatıranın) zenginliklerine eren izlenimlerin (intihaların) hep tabiatın dileği olduğunu anlayacak yaşa erişememiş. İnsan, tabiatın anan, andığı için de bengileşmek (ebedileşmek) isteyen bir tikesidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Naime Özeren - 23 Nisan

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Megalodon Köpek Balığı Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhabalar Bugün sizlere Megalodon hakkında bilgi vereceğim.

Bir Yaprak Sarması Meselesi

Monica Mccarty - İskoç Esareti

Merhabalar İskoç kitaplarını sevmeme neden olanlara selam olsun. Normalde okuyacağımı düşünmediğim İskoç kitaplarının şu anda hastası olmuş durumdayım. İskoç Esareti'de bu kitaplardan birisi.

Piyasalarda Bugün: 26 Nisan 2024