Sevgilim, benden uzaklaştığından beri bir asır kadar uzun bir zaman geçti. Kırlar güzelliğini hâlâ muhafaza ediyor. Kiraz ağaçlarıyla üzüm kütüklerinin yaprakları kırmızılaştı. Güneş henüz ısısını tamamiyle kaybetmiş değil. Yalnız rüzgâr ıhlamurların yapraklarını birer birer alıp götürüyor. Biçare ağaçlar neredeyse çırılçıplak kalacaklar... Bu mevsimde tabiatın en şahane anı gurup vakti... Yalnız ben bedbahtım, çünkü senden uzakta bulunuyorum. Daha da kim bilir ne kadar zaman ayrı kalacağız. Her an ruhum senin etrafında dolaşıyor...
Çoktan beri senden haber alamadım, sevgili Stephen’im. Son mektubunu yanımda saklıyorum. O benim için en kıymetli bir hazine demektir. Ah Stephenciğim, benden uzak yaşamağa alışma sakın. Aşkıma karşılık olarak senin de aşkını bütün olarak istiyorum. Dün korkunç bir fırtına vardı. Sabahleyin iki defa yıldırım düştü ve bir adamı öldürdü. Bu korkunç fırtına başımızın üzerinde dolaştığı için, senin benden uzak olmana âdeta memnun oldum. Çünkü oldukça tehlikeli saatler geçirdik.
Gece yarısı gök gürültüleriyle uyandım. Genevieve ağlayarak yanıma geldi... Kendisini teselliye çalıştımsa da, renginin sapsarı olmasından ne derece korktuğu belli oluyordu. Kendi kendime şayet ölecek olursam, son düşüncemin sen olduğunu bilemeyeceksin diye çok üzülüyordum... Derhal yataktan kalkarak sana mektup yazmağa başladım. Arzularımı yazarken, neler hissettiğimi tasavvur edemezsin... Her şeye rağmen, seninle meşgul olabildiğim için çok mesudum. Ölürken senin bağımsızlığını temin etmiş olmak sevincini de beraber götürecektim.
Arzularımı bildiren yazıyı masanın üstüne bırakarak, pencereyi açtım. Nefesim güç çıkıyordu. Ağlamıyordum, yalnız bizi ayırmaması için Cenabı Hakk’a dua ediyordum. Yıldırımların üstüme düşmemesini, şayet düşerek beni öldürecek olursa, senin teselli bulabilmen için yalvarıyorum. Böylece çok üzüntülü bir gece geçirdim. Yatmak istemiyordum, çünkü son dakikalarımdan bir şey kaybetmek niyetinde değildim. Bütün bu zamanı sana hasretmek en büyük dileğimdi. Fırtına geçince ben de tekrar yatağa yattım. Ertesi gün yazdıklarımı okudum ve ağladım. Bu mektup senin eline geçseydi kim bilir ne derece müteessir olacaktın. Sevgili nişanlım Stephen'im, şayet senden evvel ölecek olursam, sana vereceklerimi reddetmezsin değil mi? Öteki dünyaya götürebileceğim biricik teselliden beni mahrum etmezsin herhâlde?
Bugün böyle şeylerden sana bahsetmek çok büyük bir delilik. Hava güzel, sen beni düşünüyorsun, saadetim için çalışıyorsun. Babam ne yapacağını bilemiyor. Küçük salonu benim için baştan döşetti. Cidden güzel oldu, Ne olur sen de burada olsan. Kardeşimiz Eugene’den haber alıyor musun? Kendisine karşı hissettiğim kardeş sevgisinden emin olmasını çok isterdim. Ona hediye edilmek üzere nefis bir kese işledim. Acaba nasıl gönderebilirim? (Zira beni tanıması şart) içine de biriktirdiğim paralardan bir miktar koydum. Onun kız kardeşi olduğumu ve bu naçiz hediyeyi kabul etmesi lazım geldiğini lütfen kendisine bildir. Mektubumda sana ait de bir hediye var. Saçlarımdan yaptırdığım bir yüzük... Senden büyük bir ricam var. Arkadaşım Suzanne’i dost olarak kabul etmeni çok istiyorum: Buna layık olduğuna emin olabilirsin. Bu isteğimi yerine getirebilir misin? Suzanne çok iyi kalpli ve zeki bir kızdır, iyi resim yapar, mükemmel piyano çalar. Yüzü çok sevimli ve masum ifadelidir. Hoşuna gideceğinden eminim. Teni çok beyaz olduğu için her vesileyle kıpkırmızı kesilir. Saçları sandre sarıdır, boyu uzun ve vücudu da biçimlidir. Gençliğin istifade edeceği her türlü eğlenceden hoşlanır: Baloya gitmek onun için dünyanın en büyük saadetidir. Senin Magdeleine’ini de çok sever.
Allaısmarladık, Stephen... Ancak seni sevdiğimi söyleyecek kadar yer kaldı kâğıtta.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.