Ana içeriğe atla

Tomris Uyar - Gündökümü Kitap Alıntısı

1 Haziran 
Gerçek bir ay başlangıcı. Yazın geldiği ortada. Hava sıcak ama boğucu değil. Bozkır, yazın geldiğinin farkında. Ankara'da yaz başlangıcı böyle mattır; kaldırımlardan, topraktan fışkırmaz sıcak. Yayılır, havada durur, renkleri parlaklaştırır. Güneş, uzun süre yerine çakılı kalır.
Selçuk Baran’ın Baraj’daki evine çağrılıydık. Ayhan’ın elinden çıkma bir ev. Bir kadının arayabileceği bütün incelikler düşünülmüş. Bulaşığı, yemek yapmayı kolaylaştıracak yığınla ayrıntı. Geniş bir çayır var evin önünde. İğdelerin, ezik papatyaların kokusu çayırı ve evi tutuyor. Bir-iki gelincik bile serpilmiş en kırmızısından.
Küçük tahta bir köprüyü aşıp toprak yola varıyorsunuz. Dere kıyısında salata, marul yetiştiriyorlar. Noel ağaçlarını andıran kocaman, yeşil şeyler. Bir kulübede de tavşanlar var. 
Selçuk'la attık kendimizi çayıra. Küçük Turgut papatya topluyor babasına, votkaya koyabilmek için yabani nane arıyor. Küçücük bir alanda ne çok, ne çeşitli otlar, dikenler, daha bilmem neler var! 
Birbirlerinden birbirlerini besliyorlar. İneklerin, kuzuların sesi, çok uzaktan geliyor oysa burnumuzun dibindeler. Yemeğimizi yarı karanlıkta yedik, bulaşığı karanlıkta yıkadık, çöpü karanlıkta dereye döktük. Zaten en ufak bir ışık olsa, korkacaktık. Selçuk, coğrafya kitaplarının deyimiyle, ‘rejimi düzenli’ bir ırmaktır. Ama Anadolu’da olduğundan, taşmaya hazırdır hep. İstemese de. Topladığımız iğdeleri geniş çanaklara yerleştirdik. Bütün gece ev iğde koktu.
6 Haziran
Ankara'da son günümüz. Kuşetliyle dönüyoruz akşam. Tanımadığım bir sürü insanla bir vagonda bütün bir gece geçirmek düşüncesi dünden beri nasıl tedirgin ediyor beni. Ankara’daki dostlarımdan ayrılacağımın üzüntüsü de caba. 
Belki, diyorum, daha düzenli çalışabilirim evde; içime su serpiliyor o zaman. Bu yoğun konuşmalar, çağrılar, uzayan akşamlar, biraz da aylak etti beni. İşleri boşladım. 
Dün, Adalet Ağaoğlu ile buluşacaktık. Ben kapıdan çıkarken, Bilge Karasu geliyordu. Çankaya'da bir kahvede Adalet'in Sait Faik ödülünü kutladık. Ilık bir sağanak bastırdı. Güzel bir akşam indi. Buralardan ayrılacağımın hüznü çöktü içime. Çünkü düzen kaygısı yetmiyor, düzensizlik tutkusundan kurtulamıyorum ki. İkisi el ele, başat gidiyor.
Kuşetli-arkadaşlarımız, Nâzım davası sırasında Harbiye'den atılmış bir subayla tatlı, babacan, çocuk sever bir memurdu. Gecenin bir saatinde biri geldi; biz uyanmadan çıkmış gitmiş. Korkularım boş çıktı kısacası. Çocuğuma sarılmış yatarken loş ışıklar, yolcuların konuşmaları, iyi bile geldi. Suyun içinde sallanır gibi geçirdim geceyi. Dışarda istasyonların sesleri, yol kıyısındaki evlerin ışıkları, sabaha doğru görünüp görünüp kaybolan deniz parçaları, bahçeler; çarşafların temizliği, serinliği... Kimi zaman küçük ayrıntılar birleşip yeni bir tat oluşturuyorlar, daha önce bilmediğiniz bir tat. Mutluluk dedikleri bu kadar mı acaba? Bu kadarsa da yeter, yalnız sınırları bilinmeli. Boğaz Köprüsü, arabayla geçerken, güzelliğiyle çarptı. Bir düş bağlantısı gibi incecik, kırılgan. Gereksizliği, lüksü, uğruna verilen savaş bile unutulabiliyor. Biraz daha 'az güzel' olsaydı, böylesine kin duymazdım!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

Naime Özeren - 23 Nisan

Bir Yaprak Sarması Meselesi

Monica Mccarty - İskoç Esareti

Merhabalar İskoç kitaplarını sevmeme neden olanlara selam olsun. Normalde okuyacağımı düşünmediğim İskoç kitaplarının şu anda hastası olmuş durumdayım. İskoç Esareti'de bu kitaplardan birisi.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Bedelli Sermaye Artırımı Nedir?

 

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım.