Ana içeriğe atla

Marc Augé - Unutma Biçimleri Kitap Alıntısı

Sözcüklerin üzerine düşünerek işe başlayalım. Littré sözlüğü unutma’yı “anının yitirilmesi” olarak tanımlıyor. Bu tanım o kadar açık değil, içine girilmesi biraz zor. Buna göre, unutulan şey, o şeyin kendisi, yani cereyan ettiği şekliyle “salt ve yalın” olaylar (göstergebilimciler buna Fransızcada “diégése” diyorlar) değil, anıdır. Peki anı ne demektir? Gene Littré sözlüğüne göre (sürekli sözlüğe başvurmakta yarar var, çünkü sözlük bize, işaret ettiğimiz düşünce tuzaklarının bir dökümünü vermektedir) anı, bir “izlenim”dir; daha doğrusu, “bellekte kalan” izlenimdir. İzlenim ise, “dünyadaki nesnelerin duyu organları üzerinde bıraktığı etki”dir. 
Bu tanımda eksik kalan nokta, ele alınan olayın kendisi, bir bakıma iç malzemedir; yani eksik kalan noktai salt, bağımsız dış dünya anlamında dışsallık değil, bir ilk işlemenin, yani izlemenin ürünü olan şeydir ki, unutma ancak onun doğal uzantısı sayılabilir. Kuşkusuz her şey unutulmaz. Ancak her şeyin anımsanmadığı da bir gerçektir. Anımsamak ya da unutmak, tıpkı bir bahçıvanın yaptığı gibi, ayıklamak ve budamak demektir. Anılar bitkilere benzer. Bazı bitkilerden hemen kurtulmak gerekir ki, diğerleri boy atsın, gelişsin, çiçek açsın. Kaderlerine uygun olarak gelişip serpilen bu bitkilerin, değişmek için bir bakıma kendi kendilerini unuttukları söylenebilir. Onlara hayat veren tohumlar ya da çeliklemeler ile sonunda oldukları şey arasında bir ilgi yok gibidir; bu anlamda çiçek tohumun unutulmasıdır. (“Ve geçip gitti meyvelerle birlikte, çiçeklerin verdiği sözler” diyen Malherbe’i anımsayalım.)
Belki yaptığım karşılaştırmanın yersiz kaçtığı belirtilecek ve bitkisel dönüşümlerin zorunlu ve beklenen şeyler olduğu, bitkilerin kaderlerine değil, belli bir programa göre serpilip büyüdükleri ve aynı durumun anılar için düşünülemeyeceğini söylenerek eleştirileceğim. (Anılar hiç değilse, başlangıçta, olayla ilgili olabilirliklere ya da yaşamdaki rastlantılara bağlı bulunduğu söylenecektir.) Biz gene de şu soruyu soracağız: Bir insanı iyi tanıyorsak, onun aşk, ölüm ya da acı karşısında nasıl davrandığını görmüşsek, onun “üzerinde etki bırakacak” olayları (genellikle bu sözcükler kullanılır, zaten Littré sözlüğünde de aşağı yukarı böyle deniyor) olay türlerini önceden kestiremez miyiz? Hatta o kişinin bu olayları anımsama, değiştirme, belki mitleştirme ya da uzun vadede unutma tarzını önceden kestiremez miyiz? Söz konusu kişinin karşı çıkacağı, geriye iteceği, yadsıyacağı, bir daha düşünmemek üzere kendinden uzaklaştıracağı olayları bile önceden kestirmek mümkün olamaz mı? Demek ki sorumuzun alacağı son biçim şu olacak: Belli bir bireyin -herkes gibi olayların ve tarihin etkisine açık bir bireyin- özel, kendine özgü anıları ve unutmaları olması doğal değil midir? Bu durumda şöyle bir formül öne sürmeyi göze alıyorum: Bana unuttuğun şeyi söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. 
Bir insanı bu tür öngörülerde bulunacak kadar tanımamız belki de hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ancak sorun yalnızca bu değildir. Hepimizin kafasında, sürüklenip duran pek çok imge yok mudur? Bunları hiç de uygun olmayan bir şekilde, anılar diye adlandırıyoruz; bizim dünyamıza bir kuyruklu yıldızın düzenliliğiyle girdikleri için kendilerinden hiçbir zaman kurtulamadığımız imgelerdir bunlar ve onlar da bizim bütünüyle habersiz olduğumuz bir dünyadan koparılıp alınmışlardır. Aslında bu imgeler kuyruklu yıldızlardan da daha sık girerler bizim dünyamıza. Bu yüzden sadık ama biraz kaprisli ve dolayısıyla rahatsız edici uydular olarak görmek daha doğrudur. Bu imgeler görünür, kaybolur ve geceleyin, uyuyamadığımız zamanlar belleğimizi tedirgin etmek için birdenbire geri gelirler; ancak, biraz ilgi gösterip, yüreğimizin sesini dinlersek, onları gözleyebilir, sakin bir şekilde gölgelerini, renklerini, girintilerini ve çıkıntılarını inceleyebiliriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Monica Mccarty - İskoç Esareti

Merhabalar İskoç kitaplarını sevmeme neden olanlara selam olsun. Normalde okuyacağımı düşünmediğim İskoç kitaplarının şu anda hastası olmuş durumdayım. İskoç Esareti'de bu kitaplardan birisi.

Naime Özeren - 23 Nisan

Piyasalarda Bugün: 26 Nisan 2024

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Bedelli Sermaye Artırımı Nedir?

 

Bir Yaprak Sarması Meselesi