Ana içeriğe atla

Murat Şenol Kayır Röportajı

Merhabalar

Bloğumda yayımlamaktan keyif aldığım bir köşedeyiz.
Yazar ve şair röportajları. Her hafta yeni birini tanımak, yeni bir hayattan bir şeyler kendimize katabilmek adına yaptığımız röportajlarımızda bu haftaki konuğum Sayın Murat Şenol Kayır. Yine çok keyifli bir röportajım var. O zaman sizlere iyi haftalar dileyerek, röportajımızla başbaşa bırakayım.

Hoşçkalın.

Murat Bey öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.
​Hoş bulduk... İlginiz için ben teşekkür ederim.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
​Ekim 1968 Ankara doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi, büyüdüğüm yer de olan Ankara'nın Keçiören ilçesinde aldım. Daha sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudum. Yirmi yılı aşkın süredir de avukatlık yapmaktayım. 

* Yazmaya ne zaman başladınız?
Gazetecilik ve hukuk eğitimi alan biri olarak, daima yazma işinin içinde oldum. Lakin söz konusu kitap yazmaksa, ilk kitabım Saklı Kurtlar "Taş Melek"in yazımı esnasında; Şubat 2014'te başladım diyebiliriz.
  
* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
Dört yılda dört kitap yazdım. Ama asla kendimi bir yazar olarak görmüyorum. Soranlara da sadece bir "yazan" olduğumu söylüyorum... Öncelikle bunu belirtmek isterim. ​Kitaplarımda da değindiğim üzere konularımı ben seçmedim... Bana yazmam söylenen ve çok önceden belirlenmiş, keza oldukça derin araştırmalar da isteyen bazı hususlarda kitaplarımı oluşturdum. "Saklı Kurtlar" dört kitaplık bir seri olmasına rağmen her kitapta çok farklı konular, bütünsel bir kurgu içinde anlatıldı. İyi bir kitap için sağlam ve çarpıcı olay örgüsü oluşturmak, ince işçiliktir... Bunu birde dört kitaplık bir seri içine yaydığınızı düşünün. Bence kitabın olmazsa olmazı, nitelikli bir kurgu... Ne kadar iyi yazılmış olursa olsun, yazanın, en çok buna mesai harcaması gerektiğini düşünenlerdenim. Ve bu konuda oldukça titizim.   

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz?
Şüphesiz... Saklı Kurtlar, herhangi bir okunma yada satış kaygısı olmadan yazılmış kitaplardır. Amacımız, henüz gerçekleşmeden bazı şeyleri tarihe not düşmekti ve şükürler olsun ki bunu başardık.

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Söylediğim gibi... Bana, "yaz" dediler, ben de yazdım. Yani karar bana ait değildi. Lakin proje, 2014 yılında çoktan şekillenmişti. Her bir kitabın yazımı yaklaşık 10 ay sürdü... İlk kitabım Saklı Kurtlar "Taş Melek" 2015, ikincisi Saklı Kurtlar "Kehanet" 2016, üçüncüsü Saklı Kurtlar "Son Savaş" 2017, dördüncü ve son kitabımız Saklı Kurtlar "Kıyamet" ise 2018 yılında yayımlandı.
  
* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Sabrı ve zamanı olan herkes kitap yazabilir. Yazmak değil belki ama iyi yazabilmek; kesinlikle bir yetenek. Yaptığı her işi iyi yapmaya çalışan biri olarak, yazma işinin; hakkıyla yapılması gerektiğine inanıyorum.
     
* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
​Güzel soru! Ben, gececilerdenim. Sürekli yazdığım dört yıl boyunca geceleri ve derin sessizlikte çok daha verimli yazabildiğimi fark ettim. Tıpkı Stephen King gibi ben de; iyi kitapların karanlıkta büyüdüğüne inanıyorum.
  
* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 
​Naçizane, iyi bir hikayenin mutlaka yazılması gerektiğini yada iyi yazabilen birinin, kesinlikle bir şeyler yazması gerektiğini düşünenlerdenim. Fakat iyi yazabilen biri, aynı zamanda iyi de bir hikayeye sahipse; hiç durmasın bence. Her gün o ekranın başına oturmak, yazacak bir şey bulamasa dahi önceden yazılan satırlarla bakışmak gerekiyor. Ve dediğim gibi sabır, emek, zaman istiyor... Biraz da cesaret.
  
* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Her ne kadar bazı yasal zorunluluklar nedeniyle kitaplarımızın girişinde, "Tüm masumiyeti ve mahremiyeti korumak adına... Bu kitapta yazdığımız her şey kurgu, okuduğunuzda size hissettirdikleri ise tamamen gerçektir." cümlesi yer alsa da; okurlarımız, yazdığımız pek çok şeyin kurgu olmadığından eminler. Bu da amacın çoktan hasıl olduğunu gösteriyor ve ziyadesiyle bizi de mutlu ediyor.
  
* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Bu soruya tüm samimiyetimle ve biraz da çekinerek cevap vereceğim. Ben, çok fazla kitap okuyan biri değilim... Hayatım boyunca okuduğum kitap sayısı, onlarca ders kitabını saymazsak elli, bilemediniz altmış kadardır. Ama pek çok araştırma, rapor, makale okuyorum... İlgi alanım daha çok bunlar. Benim için en kıymetli ve beğendiğim yazar ise Hüseyin Nihal Atsız.
        
* En son hangi kitabı okudunuz?
Atsız'ın "Ruh Adam" kitabını 2. kez okudum.
* Yayımlanan dört kitabınız var. Son kitabınızın yayımının üstünden bayağı zamanda geçmiş. Yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı?
Evet, son kitabım Haziran 2018'de yayımlandı. Şimdilik planlama aşamasında bazı projelerim olsa da henüz çok erken olduğu kanaatindeyim. Ama çocuklar için de bir şeyler yazabilmeyi çok istiyorum. 
   
* Asıl mesleğiniz nedir?
Yazdığım kitaplar nedeniyle yaklaşık 5 yıldır ara versem de asıl mesleğim serbest avukatlık.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Hayatın insanlara ne getireceğini bilemezsiniz​... Ama yazmayı, sürekli bir iş olarak düşünmüyorum. 
* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beni yakından tanıyanlar iyi bilir, hayatım boyunca hiç cep telefonu kullanmadım... Size ilginç gelebilir ama bu durumun hiçbir zararını yada eksikliğini de yaşamadım. Bunu ben yapabiliyorsam herkes yapabilir diye düşünüyorum. Sosyal medya ile de kitaplarımı yazdıktan sonra, yayınevimizin ısrarlı telkinleriyle tanıştım. Sosyal medyanın günümüzde bir gereklilik olduğu, ancak aşırı kullanıldığı kanaatindeyim. Gençlik, mümkün olduğunca uzak durmalı. Hayat, klavye ve ekranlardan ibaret değil... Merak etmeyi, ümit etmeyi, özlemeyi ve çekinmeyi bilmeyen bir nesil yetişiyor ne yazık ki!
       
* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
İnançlı olsunlar, vatanlarını çok sevsinler ve yılmadan çalışsınlar.  

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Hayır, olmadı.

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Sevdiğim ve keyif aldığım şeylerle ilgilenmeyi tercih ediyorum. 

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
​Sadece 70.000 düzenli okurun olduğu ve her yıl 60.000 kitabın yayımlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Ekonomik olarak kitap çıkarmanın her geçen gün daha da güçleştiği bir zamanda, doğru kitapları, doğru kişilerle buluşturabilmenin yegane yolu; kitap fuarları... Dağıtım ağının zaten tekelleştiği bir dönemde, fuarlar da hızla birer rant kapısı haline getiriliyor. Yayınevleri çok yüksek stand kiraları ödemek zorunda kalıyor. İyi kitaplar değil, çok reklamı yapılan ve satış kaygısı taşıyan eserler genelde okuyucu ile buluşturuluyor. Özellikle belediyelerin, bu tür faaliyetlere öncelikle destek vermesi gerekiyor.   
   
* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Uzun zaman önce hatalarımın da bana ait olduğunu ve onlara da sahip çıkmam gerektiğini öğrendim... Bu da benim yaşamım boyunca, çok az pişmanlık duymama neden oldu. Özetle, varsa da hatırlamıyorum.
  
* En büyük korkunuz nedir?
Elbette sevdiklerimin ve değer verdiklerimin zarar görmesi.
* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Günümüzde gerçek aşk: Konuşamayan bir adamın, duyamayan bir kadına, gözleri görmeyen bir adamın, bacakları olmayan bir kadını, suyun üzerinde koşarken gördüğünü anlatması gibi bir şeydir... Yani bir mucize! Ve biz ne yapıyoruz?.. Mucizelere inanmıyoruz. Sanırım bu konudaki fikrimi izah edebilmişimdir. 
  
* Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Yazdığım kitapların, okuyucusunu, kendilerinin seçtiğine inanıyorum. Ve buna sayısız kez şahit oldum. İlk aylarda bu ilginç etkileşimler çok garip geliyordu bana, fakat sonradan alıştım. Kitapları rüyasında görüp alanları da, okumaya başladıklarında aynı rüyaları görenleri de gayet iyi biliyorum. Bu yüzden çoğu okurumla aramda sarsılmaz bir bağ oluştu. Bu durumun, burada anlatamayacağım bazı nedenleri de var... Ama sonuçtan çok memnunum.
    
* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Muhyiddin İbnü'l Arabi (Zamanın Seyyahı) olurdu sanırım... Döneminde kaleme aldığı açık yada mahfuz pek çok öngörü (kehanet) zaman içinde birebir gerçekleşmiş. Araştırmalarım sırasında bunlar beni çok şaşırtmıştı... Olağanüstü bir şahsiyet olduğuna inanıyorum.     

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
​Okurlarımla, sosyal medya hesapları üzerinden sürekli bağlantı halindeyim. Onlar zaten söylemek istediklerimi biliyorlar... İyi ki varlar. Ve hep var olsunlar. Buradan, en başından beri bizimle olan ve artık neredeyse bir aile olduğumuz Karina Yayınevi çalışanlarına da teşekkürlerimi gönderiyorum.  Ayrıca size de bu imkanı verdiğiniz için müteşekkirim... Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 


Murat Bey keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.

Yorumlar

  1. Güzel bir röportajdı okuduğum için memnunum, paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Tahmin ettiğim gibi sıcak ,samimi bir röportaj olmuş.Keyifle okudum.Sizden bir isteğim var,yazmayı hiç bir zaman bırakmayın, bize Saklı Kurtlar serisi tadında kitaplar armağan etmeye devam edin.

    YanıtlaSil
  3. üstada müteşekkiriz yüreğine sağlık sizinde kaleminize..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Bugün 23 Nisan, Hep Neşeyle Doluyor İnsan

 

Şermin Yaşar, İlber Ortaylı - Cumhuriyet'in İlk Sabahı Kitap Alıntısı

 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?