Ana içeriğe atla

Sinan Devrim Röportajı

Merhabalar

Mayıs ayının ilk röportajından ve mübarek Ramazan ayının ilk günden herkese selam ve sevgiler.

Rabb'im bu sene de yine bir Ramazan ayına daha eriştirdi çok şükür. Allah'ım şimdiden tuttuğumuz oruçları ve ettiğimiz duaları kabul etsin inşallah. 

Bugün röportaj konuğum Sayın Sinan Devrim. Güzel röportajımızda keyifli saatler geçirmeniz dileğiyle. Herkese hayırlı iftarlar.

Hoşçakalın.

Sinan bey, öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilerseniz sorularımıza geçelim.
Rica ederim. Asıl ben teşekkür ederim.Tabi buyurun.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Kadıköy'de yaşıyorum. Boş zamanlarımda sokak hayvanlarıyla ilgilenip, ney üflemekten, kitap okumaktan keyif alıyorum fakat en büyük tutkum motosikletimle gezmektir.

* Yazmaya ne zaman başladınız?
İlkokul sıralarında başladım. Sevgili öğretmenlerimiz seminerlerde şiir okuturlardı. Sağolsunlar, yazmaya da ittiler. Sayelerinde ilk  'On Dokuz Mayıs' adlı şiirimi yazmış bulundum.

* Kitap ya da genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
Genelde doğaçlama gelişir. Bazen de en olmadık zamanda bir söz gelir aklına, onu nerede kullanacağını düşünürken ister istemez hikayesini de yazarsın. Bazen biriyle sohbet ederken gözlemle bile şiir yazılabilir. Bunların hepsi ''O sebepten kaynaklıdır.'' diyebilirim.

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz?
Kesinlikle okumak istediklerimi yazıyorum.

* İlk çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Sevgili yazar arkadaşlarımın ve sosyal medya takipçilerimin ısrarıyla gelişti. Her gün birkaç kişiden ''Kitabın ne zaman çıkacak?'' sorusunu duyunca bir yere kadar kaçabildim. Mart ayında da ''Tamam çıkarıyorum.'' dedim. Şubat ayında da çıktı zaten.

* İnsanların çoğu '' Hayatımı yazsam roman olur'' der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Ben yetenek faktörünün hatta genetik faktörün de olduğunu düşünüyorum ama bu oran en fazla %1'dir. Ben çevre, aile yönlendirmesiyle ve çalışmayla kazanılabilinen, gelişen bir yetenek olduğunu düşünüyorum. O insanların çoğu ilk sayfayı yazamadan muhtemelen  tıkanacaklardır.

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi materyallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih edersiniz?
Ben motorsiklet tutkunu olduğum için daha çok kaskımı kafama geçirip, kâh bağıra çağıra okuyarak, kah şarkı gibi söyleyerek dünyadan izole bir şekilde yazıyorum ve bu bence gayet keyifli.

* Yazmak isteyen ancak nasıl  yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?
Bol bol gözlem yapmalarını ve kesinlikle tür ayırmadan; psikoloji, felsefe her konuda çok okumaları ve iyi kitapları okumalarını tavsiye ederim. Testi doldu mu taşar zaten.

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Franz Kafka, Fyador Dosteyevski, Albert Camus, Orhan Kemal, Sabahattin Ali daha da çok var ama ilk aklıma gelen isimler bunlar.

* En son hangi kitabı okudunuz?
Sevgili yazar arkadaşım; Mehmet Demir'in 'Mavi Çöl Umut' adlı deneme kitabını okudum.

* Yayımlanan tek kitabınız var. Son kitabınız da yeni yayımlanmış. Bol okurlu olsun inşallah. Yine de yakında yeni kitap veya yeni projeleriniz var mı?
Teşekkür ederim. Kitap daha çok yeni ama ikinci kitap için yavaş yavaş şiirler oluşuyor. Yakın zamanda o da okurlarıyla buluşacak.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Nefes almak gibi bir şey o yüzden hiç düşünmedim. Kısa aralar belki en fazla hayat koşuşturmasından ama hiç bırakmayı düşünmedim.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üzülüyorum. Aslında çok yararlı bir alet var önlerinde. Okuyup çok güzel kendilerini geliştirebilecekleri ama onlar  sosyal medyada copy paste paylaşımlar yapıp en değerli şeyi yani zamanı öldürüyorlar.

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
'' Kendin ol'' derler ama ben kendileri sevmelerini tavsiye ederim. Çünkü kendilerini sevmeyen insan başkası olmaya çalışıyor, sonra o başkasını da sevmiyor ve sonunda bir gün o karakterin altında enkaz olarak kalıyor.

Tabi, okumalarını da tavsiye ederim ancak karşıt görüşlerle birlikte okuyup kendi doğrularını bulmalarıdır kastım. Bu çağda okur-yazar çok ama kendine özgü fikri olan pek az insan var.

Son olarak ta iyiliği de kötülüğü de önce kendi ruhlarına yaptıklarını anlamalarını ve ona göre yaşamalarını tavsiye ederim.

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra '' Şunu da yazsaydım '' ya da '' Şunu yazmasaydım'' dediğiniz oldu mu?
Yok, hayır olmadı.

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Doğrusunu söylemek gerekirse imza vermeyi sevmiyorum. Çünkü kitapları saklanacak bir şey olarak görmüyorum. Saklanmaktan çok bizim gibi okuma oranı düşük ülkelerde kesinlikle paylaşmalı. Onun dışında okuyucuyla buluşmak elbette güzel.

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Bir pişmanlığım yok hatta erken yaşta dibe vurmayı şans olarak görüyorum.

* En büyük korkunuz nedir?
Her hangi bir korkum yok.

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
İlk görüşte daha çok beğeni olur kanımca. Aşk meşrulaştırılmış delilik. Bence güzel bir şey. Çünkü özgürlükle desteklenirse bambaşka bir  şey oluyor. Bence bağlanmak değil bağ kurmak... Daha çok eksik tahtalarını bulmak aşk.

* Okurlarımıza aranızda nasıl bir bağ var?
Çok güzel dostça bir bağ var. Dertleştiğimiz, fikir alış verişinde bulunduğumuz bile oluyor iyi ki varlar.

* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Kesinlikle Mustafa Kemal Atatürk olurdu. O olmasaydı ne dinimiz kalırdı ne de ırkımız. Kısa sürede hem vatanı kurtarıp, hem çok büyük devrimler yapıp ülkeyi kalkındırdı. Nutuk gibi şahane bir eser bıraktı. Ona çok şey borçluyuz.

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi kimdir?
Et tırnaktan ayrılmaz ben de kimseyi ayıramıyorum. O yüzden ailem diyorum.

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? Ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Röportaj için size çok teşekkür ederim okuyucularıma da buradan sevgilerimi gönderiyor ve kendi yazdığım bir şiirle veda ediyorum.

Bir yari olmalı insanın,
Gidiyorum dediğinde
Ben de geliyorum diyen.
Gülüşü kan tutuşturan,
Gamzesi kuş besleyen,
Susuşu şiir,
Bakışı efsun,
Küsüşü bir dakika sürmeyen,
Bir yari olmalı insanın...
Biraz deli, biraz çocuk,
Hep aşkı başından aşkın,
Hep umutları aç doyuran,
Ne varlık dinleyen, ne yokluk
Bir yari olmalı insanın...
Ekmeği, şarabı, kitabı,
Hayatı bölüştüğü
Yağmur gibi zamansız öpüşüp
Tüm haksızlıklara karşı
Birlikte dövüştüğü
Bir yari olmalı insanın...

Sinan bey, keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.

Yorumlar

  1. Harika bir röportaj olmuş. Okurken çok keyif aldım özellikle sondaki şiir çok hoşuma gitti. Emeğinize sağlık, hayırlı ramazanlar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavinin Her Bir Tonu
      Ben teşekkür ederim. Hayırlı Ramazanlar canım :)

      Sil
  2. Ne kadar güzel bir röportaj olmuş Beyda'cığım. Kask kısmı çok ilginç geldi:)her yazarın farklı farklı oluyor çocukken Agatha Christie'nin de yazarken elma yediğini okumuştum.:) (doğru muydu bilgi, kaynak bilemiyorum o zamanlar bilgisayar yoktu gazete ya da dergide okumuştum sanıyorum, ya da radyodan duymuş olabilirim 40 yıl oldu unuttum nereden duyduğumu) Atatürkçü olmasına da ayrıca çok memnun oldum.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Abla;
      Herkesin değişik bir özelliği var. Kask bana da ilginç geldi gerçekten:)

      Sil
  3. Unuttum emeğine sağlık senin de:)

    YanıtlaSil
  4. eğlenceli birine benziyoooo :) ney motosiklet ve kadıköy değişikmiş :)

    YanıtlaSil
  5. Sinan Devrim röportajından çok keyif aldım. Çok teşekkürler. Böyle genç yeteneklere fazlaca yer vermek gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatih Bey;
      Kesinlikle size katılıyorum. Herkese ve özellikle gençlere yer vermek gerek. Çok teşekkürler :)

      Sil
  6. Ben de aile mevhumunu çok önemsiyorum :) Her ikinize de teşekkürler şeker :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yurdagül;
      Aile candır kesinlikle. Ben teşekkür ederim canım :)

      Sil
  7. sayende bir yazar tanıdığım için teşekkür ediyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Uğruna İnsanların İntihar Ettiği İran Şahının En Sevdiği Karısı Anis-el Doleh

Merhabalar Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla karşılaştığım bir haber, aslında güzellik kavramımızı sorgulamama neden oldu.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.