Ana içeriğe atla

Ramazan Sevgili Röportajı

Merhabalar

Nisan ayını bitirmeye hazırlandığımız şu günlerde ayın son röportajıyla sizlerleyim.
Bugün yine çok güzel bir röportajımız var. Konuğum ise, Ramazan Sevgili. Güzel röportajımızda keyifli zaman geçirmeniz dileğiyle.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Güzel ve kitapla dolu geçen bir haftanız olsun.

Hoşçakalın.

Ramazan Bey öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1961 yılında Mersin Toroslar ilçesi Kızılbağ köyünde doğdum. Bu köy çok eski bir yerleşim yeri olduğundan tam 8 tanede mezrası varmış, bu mezradan biride Sancar mezrasıdır. Dedemiz 1890 yılında bu  mezraya ebedi olarak yerleşmiş. Ben ormanıyla ceviziyle dutlarıyla incir ağaçlarıyla bu yerleşkede doğmuşum efendim. Kızılbağ ilk okulunda mezun olduktan sonra 2 yıl sonra Antakya Reyhanlı Ziraat  orta okuluna ailemden izinsiz imtihan için başvurdum. İmtihanı kazandığımın belgesini ailemle paylaşınca okutmamalarına engel olamadılar. Bu okulda 3 yılımı geçirdim ki benim en verimli ve en  tatlı hatıraları vardır. Bu okulda kütüphane başkanı olmamla birlikte okuma sevdam o yıllarda başladı. Kütüphanede 1200 kitaptan 1000 tanesini okumuşumdur. Orada Tolstoy'u, Victor Hugo'yu, Miller'i ve Peyami Safa'yı, Ömer Seyfettin'i, Sait Faik Abasıyanık'ı. Osman Nuri Gençosmanoğlu ve Mehmet Akif Ersoy'u tanıma okuma fırsatım oldu. Özellikle Peyami Safa çok etkilendiğim yazarlar arasındaydı. Ziraat okulunu bitirdikten sonra kendi memleketimde önce Gazi lisesi ikinci senesinde de Dumlupınar lisesinde okudum.O yıllarda siyasetin kargaşası yaşandığı 1980 öncesi olaylar nedeniyle okumayı sürdüremedim. Derslerde huzur bulamadığım ortamlar dolayısıyla geri kalıyordum. 5 dersten sınıfta kaldım ve iki sene beklentiye bıraktılar beni. Bu arada askerlik geldi askere gittim. Okuma hayalim sönüp gitmişti bende. Şehre bile küsmüştüm askerden sonra köyüme döndüm.2 sene sonra evlendim Rukiye, Hasibe ve Selcan Mevrem isminde üç kızım oldu. Köyde kiraz şeftali yetiştiriliği yaptım. 2015 Yılında Mersin Büyükşehir Belediyesine başvurmamla Kültür Sosyal Daire Başkanlığı bünyesinde işe başladım. Her türlü sanatın icra edildiği bir yerdi burası. Tiyatronun Türk Sanat  ve Türk Halk Müziği konsertuvarının olduğu bir yerdi. Tamda benim arayıp bulamadığım yerdi. Ve hala da burada çalışmaktayım. 

* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir? 
Ben yaşanmışlıklar üzerine yazmayı kendime şair edindim. Tabi bu hikaye kuru yavan olmamalı diye biraz kendim kurguladığım olaylar zincirlerinin halkasından oluşur. Olaylar örgüsü neyi gerektiriyorsa imgeleriyle, gizemleriyle yoğrulup, okuyucu merak uyandıran yazı dizini olmalı diye düşünürüm hep.

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 
Okunmayacağını bilsem de bana artı avantaj sağlar efendim. Kendimi yenileyerek hep ileride olmanın kıvancını yaşatma zamanını verir bana. Yazma tutkudur bu utkuyu yaşayan bilir efendim  

* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 
Yazma yetisi insan da yetenekten öte bence okumayı sevdiği gibi yazmayı da denemeli. Her şeyin  kuralı edebiyatı sevmekten kaynaklanır. Okumayı sevmeyen yazma yetisi de olamaz. Hayatımız roman diyen kişi alt beyini beslemediği sürece, donatmadığı sürece bilgi dağarcığı zayıf insan yazamaz. 

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
Ben yazarken ruh halim dingin bedenen yorgun olmadığım zaman tuşlarla dans eder gibi yazarım. Gürültü patırtı olmamalı gece yazarım genelde. Ayçanın en narin ışığı yansıdığı gibi, sessiz ortamları tercih ederim. Genelde bir çok şair ve yazarlarda hep geceleri tercih ettiklerini duyuyorum.

*Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 
Yazma tutkusu olan insan yazar bir öykü bir roman ve şiir kolay yazılmıyor. Evet yazmayla bitmiyor işi zamana bırakmak gerekiyor. Aylar belkide yıllarını alır. Yani bir eseri yazarken olgunlaşmasını beklemek gerekiyor. En iyisi olmalı diye düşler kurarsın bu düşleri de gerçekleşmesi için işin özü okumaktır. Hep be şunu derim bu benim görüşüm tabi ki: roman yazmak istiyorsan 10 kitap hedefle, 5 roman olsun, diğer 5 de felsefe, şiir, sosyal, tarih kitapları tercih et ki; her çiçekten bal alasın diye düşünüyorum.  

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
En beğendiğim yazar Peyami Safadır. Yaşar Kemal, Canan Tan, Ayşe Kulin ve Sinan Yağmur.

* En son hangi kitabı okudunuz?
En son okuduğum kitap Sinan Akyüz beyin İncir kuşlarını okudum. 

* Yayımlanan tek kitabınız var. Son kitabınızın yayımı da yeni sayılır. Bol okurlu olsun inşallah. Yine de yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 
Beşinci Mevsim kitabımdan sonra bu kitabımın devamı olan roman çalışmamın son evresindeyim. Sanırım yayınevi ile beraber adını koyacak olduğum bu kitap 2 tane olacak ayrı isimlerle. Ardından SÜRGÜN GELİN CEYDA isminde yine bir çalışmam var efendim.

* Asıl mesleğiniz nedir?
Asıl mesleğim çiftçilikti. Şimdi belediye işçisiyim. Ardından kalem işçisi oldum.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Yazma tutkudur. Yani bir sevdadır. Bu sevdadan vazgeçen namerttir diye takılmak istiyorum. Elim tuşlara değdikçe can oldukça yazacağım. Yani durmak yok. Toprak bizi kabul edene kadar yazacağım efendim.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gençlere acıyorum. Velhasıl sosyal ağlarda gezinti yapacaklarına kitap okuyarak, dünyayı gezmelerini tavsiye ederim. Zehirli sarmaşık gibi zihinleri saran virüs gibi algılamalarını istiyorum gençlerin diye düşünüyorum.

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Geçlere tavsiyem 1.okumak 2.okumak 3.okumak derim başka bir fikrim yok benim düşüncem efendim.

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Tabi kitap yayımladıktan sonra bazı okuyucu eleştrilerinden gelen dikkate alındığında veya şimdi tekrar geriye döndürsem zamanı şu paragrafı şu şekilde yazardım dediğim olmuştur. 

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Yazmadığım zaman okurum, boş geçen zaman kayıp andır benim için.

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Kitap fuarları okuyucuya ulaşmak için en büyük  köprüdür. Her ilde yapılıyor fakat senede bir kere yapılıyor, iki kere yapılması gerek bence. 

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Her insanın özel hayatında pişmanlıklar vardır. Elbet o hataları idrak eden az pişmanlıklar yaşar.

* En büyük korkunuz nedir?
En büyük korkum bir okuyucumun küfür etmesi mesela veya beni rencide edecek hal ve hakaret etmesinden korkum var. Gerçi okuyucumla aram çok iyi beni kutlayan, takdir edenler sevgilerini gönderen mesajlardan anlıyorum.

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Aşk kitapların harcıdır, çimentosudur. Benimde kitaplarımda melenkolik aşkların yaşamlarını konusudur. Aşk tutkunun en devasa yücededir bende. Onsuz yaşanmadığı gibi, aşksız suzsuz çöl gibidir. Vahalara çorak iklimlerin yaşandığı yerdir aşk. Bedeli vardır kolay kazanımları olmayan dikenli yollar ağıdır. Aşk deyince tuşlar susmuyor yoksa sabaha kadar yazmak isterim.

* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Yaşasaydı Peyami Safa ile sohbet etmek isterdim. Bilmem sizin aracılığı ile duyarsa Ayşe Kulin hanımla sohbet etmek isterdim efendim.

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Hayatta en değer verdiği eşim ve üç kızımdır ve torunum Onur, Faruk, Sabri, Caner ve en son küçük kızın oğlu Fatih benim en değerlimdir efendim.  

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Bir yazar olarak bizler ünlü değiliz, kitaplarımız sürümü az olan yazarlarız. Dün ınstagramda canlı yayın da bir hanım kız diyor ki; "beş liraya aldım" diye seviniyor. Gerçekten üzüldüm beş liraya fuardan satılan kitap bandrollu mu diye sordum evet bandrollu dedi. Yayın evi bu kadar vicdansızlık yapmamalı, masrafı değildir belki ama onlarda haklı il il gezip kira ödüyorlar okuyucu kitlesi azalan toplum olduk. İlk okuldan başlayan bir seferberlik yapılarak okullarda kitap okuma uygulaması yapılmalı. Kars, Ardahan'a göndermiştim internetteki yayınlanan okullara beşer tane gönderdim üç okula. Postanın biri geri geldi. Kars'taki numarayı aradım. Karşıma lise müdürü olduğunu söyleyen biri çıktı. "Niye geri yolladınız bu kitabı müdür bey" dediğimde "İçinde ne olduğunu bilmediğim şeyi alamam" dedi. "Bey efendi koskocaman okul müdürüsünüz zaten ne olduğu üzerinde yazıyor, posta ücreti Üç Türk Lirası. Bu parayı ödememek için almadınız demek ki" dedim. İnatla devam ediyor savunuyor kendisini. "Kitabımı beğenmiyorsanız çöpe atarsınız veya sobaya  atar ısınırdınız"  dedim. Üzgün olduğumu belirttiysem de  geri vitese hiç düşmedi adam. Ben yine tekrar yolladım haberiniz olsun diyerek postaladım kitabımı. Duyarsız bir neslin tükenişini izliyoruz, içimiz sızlayarak efendim. Bana ayırdığınız zaman  için sizlere teşekkür ederim Beyda'nın Kitaplığı adına. Yazarlara böyle destek böyle olmalı sizleri kutluyorum Türk edebiyatı yolcusu olarak iyi akşamlar esen kalın efendim.

Ramazan Bey keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.

Yorumlar

  1. Bu yazar sohbetlerini çok seviyorum gerçekten. Ramazan Bey de epey uzun cevaplar verip tanıtmış kendisini. Son soruda anlattığı olaya inanmak istemedim tabi, içindekini bilmediğin şeyi öğrencilere okutmayacaksan o 3 lirayı verip kitapları önce kendin okusaydın keşke. Ama nerde onda o özveri.
    Çok teşekkürler röportaj içiin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdiğim Günlük;
      Müdür cebinden para çıkacak diye korktu sanırım. Çok teşekkürler canım :)

      Sil
  2. Ne kadar nazik biri.''Efendim'' ibaresini sık kullanmış.Çok hoşuma gitti.Yolu açık olsun her daim :))

    YanıtlaSil
  3. Bu hoş sohbetli röportaj için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Bugün 23 Nisan, Hep Neşeyle Doluyor İnsan

 

Şermin Yaşar, İlber Ortaylı - Cumhuriyet'in İlk Sabahı Kitap Alıntısı

 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?