Merhabalar
Münir Özkul'un vefatının ardından
kavukla ilgili aklımda bir sürü soru oluşmuştu.
Ve sonrasında kavuk meselesinin kökenini araştırmaya karar verdim. Kavuk ilk kimden çıktı? Nerelere gitti? Kimlerin elinden geçti? O zaman kavuğun ilk sahibinden başlayarak bu kişileri tek tek tanıyalım. Fakat kavuk meselesi göründüğü gibi aslında Münir Özkul'a verilmemiş. İsmail Dümbüllü'nün verdiği kavuk aslında asıl kavuk değilmiş. Tiyatroya giderken başına giydiği kavuğu oyun esnasında Münir Özkul'a verince işler biraz karışmış. O sırada da kameralar çekmiş ve olay yanlış yorumlanmış. Bu işi biraz araştıracağım bakalım altından neler çıkacak?
Ve sonrasında kavuk meselesinin kökenini araştırmaya karar verdim. Kavuk ilk kimden çıktı? Nerelere gitti? Kimlerin elinden geçti? O zaman kavuğun ilk sahibinden başlayarak bu kişileri tek tek tanıyalım. Fakat kavuk meselesi göründüğü gibi aslında Münir Özkul'a verilmemiş. İsmail Dümbüllü'nün verdiği kavuk aslında asıl kavuk değilmiş. Tiyatroya giderken başına giydiği kavuğu oyun esnasında Münir Özkul'a verince işler biraz karışmış. O sırada da kameralar çekmiş ve olay yanlış yorumlanmış. Bu işi biraz araştıracağım bakalım altından neler çıkacak?
Kel Hasan Efendi
Kimdir?
Tulûat oyuncusu Kel Hasan Efendi
1874 yılında İstanbul'da doğmuşur ve 1929 yılında 55 yaşında vefat etmiştir.
Ancak vefat tarihini 1925 olarak gösteren kaynaklarda mevcuttur. Fakir bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kel Hasan Efendi, Kadıköy'de yoğurtçuluk
yaparken çok sevdiği ve heveslisi olduğu tiyatroya başladı. Henüz çocukken
dönemin ünlü komiği olan Abdürrezzak Efendi'nin oynamış olduğu tüm oyunları
izleyerek, bütün rollerini ezberledi. İlk kez sahneye 1885 yılında Küçük
İsmail'in Kumpanyasının Kuşdili Çayırı'nda verdiği temsiller sırasında çıktı.
Başrolde oynamak istemesine rağmen, bu rolü Abdürrezzak Efendi'nin oynaması
nedeniyle ikinci komik olarak nitelenen külhanbeyi rolünü oynadı. Abdürrezzak
Efendi'nin arkasında kalmak istemediği için; bir süre sonra topluluktan
ayrıldı.
Kendisiyle birlikte topluluktan
ayrılan arkadaşı Agâh Efendi'yle birlikte Şehzadebaşı'nda Hayalhane-i
Kumpanyası adıyla tiyatro kurdu. Topluluğa Külhanyan ve Papazyan'dan başka
kanto için Eleni'de alındı. Kel Hasan Efendi, Mardiros Mınakyan'ın o günlerde
çok tutulan dramlarına karşılık sürekli olarak komedi sahneledi.
II. Abdülhamit döneminde saray
oyunculuğuna alınmasıyla tuluat tiyatrosunun en gözde adı oldu. Yarattığı
"aptal uşak" tiplemesi, halk arasında çok tutuldu. Saçı olmaması
nedeniyle de "kel" sıfatıyla ünlendi. Sahneye çıkmadan önce karşlarını
siyaha, burnu ve yanaklarını kırmızıya boyar; boş bir gaz tenekesi sahneye
fırlatır, onun gürültüsüyle sahneye geleceği imajını verir, elinde bir tavan
süpürgesiyle alkış, kahkaha tufanı arasında da sahneye çıkardı. Sırtına renkli
basmadan bir elbise, başına limon kabuğu biçiminde bir fes giyerdi. Tulûat
Tiyatrosu'nun en tanınmış oyuncularından olan Kel Hasan Efendi, özellikle
canlandırdığı İbiş karakteriyle beğeni kazandı. Abdürrezzak Efendi'nin
yarattığı bu tiplemeyi, kısık sesina rağmen, keskin zekası ve hazırcevaplığıyla
uzun yıllar yaşattı.
İkinci Meşrutiyet'in ilanından
sonra (1908) Batılı tiyatro akımlarının güncellik kazanması karşısında tulûat
geleneğini, Burhanettin Tepsi, Naşit gibi gençlerle sürdürmeye çalıştı. Ancak
eski ilgiyi çekemedi. Tuluat tiyatrosunun Cumhuriyet dönemindeki son temsilcisi
olan İsmail Dümbüllü'yü yetiştirdi.
Yeni notta görüşmek üzere.
Hoşçakalın.
Demek işin aslı böyleymiş. Münir özkul açıklama yapsaydı iyiydi...Teşekkürler paylaşım için.
YanıtlaSilDuo Diyet;
SilEvet o zaman yapsaymış iyiymiş aslında:)