Ana içeriğe atla

Ahmet Yonca Röportajı

Merhabalar

Yine bir pazartesi gününe mutlu ve iyi hafta geçirmeniz dileklerimi ileterek başlamak istiyorum.
15 günlük tatilin ardından bugün okullar yeniden açıldı. Sevgili çocuklarımıza ve öğretmenlerimize güzel, başarılı, kolay bir dönem olsun inşallah. Bende bir haftalık izinden sonra şükür daha bir dinlenmiş olarak işimin başındayım ve en önemlisi de sizlerleyim.

Pazartesi günündeysek bugün yine bloğumda bir yazar konuğum var demektir. Sayın Ahmet Yonca. Kendisiyle keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. O zaman vakit kaybetmeden röportajımıza geçelim.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kitaplı günlerde mutlu kalın.


Ahmet Bey öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.


* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba Sevgili Beyda, 
Asıl ben teşekkür ederek başlayayım. Çok güzel bir projeye başlamışsın ve bununla güzel yerlere geleceğine inanıyorum. Ben Ahmet Yonca, 04.11.1988 Antakya doğumluyum. Arap kökenli bir ailenin üçüncü ferdiyim. Okul hayatımı Türkiye ‘de tamamladım ve Antakya Lisesi’nden mezun oldum. Daha sonra üç defa farklı üniversiteleri denememe rağmen erken yaşta yaptığım evlilikten ötürü bitiremedim. Çalışmam gerekiyordu. O yüzden şu an Viyana’da mesleğim olan Aşçılık ile meşgulum.

* Yazmaya ne zaman başladınız? 
Çocukluğumdan beri yazıyorum. İlk resmi yazım ortaokul birinci sınıfta okul duvarlarında yayınlandı. O dönem ki rehber öğretmenimiz Çanakkale Zaferi ile ilgili kompozisyon istemiş, benim yazma aşkımı böyle bir jestle fitillemişti. Fakat şu anki boyuta gelmesine en büyük vesile Hidayet Gönüllü-Edebiyat Hocam-dır.

* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?  
Ben yazacağım her şeyi kurgular, karakterlerini bir koltuğa oturtur, onlarla sohbet ederek gelişimi sağlarım. Zaten kitaplarımı okuyanlar bunu çok hızlı farkediyorlar.

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 
Zaten ilk beklentim okunması değildi. Yazarların hepsinde bu dürtü vardır. Kalem ile kelam. Yani sonunu düşünmeden, amaç gütmeden yazarız.

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? 
Çok denemeden sonra 2016 yılında ilk kitabımı tamamladım. Psikolojinin baskın olduğu bir çağda yaşıyoruz ve bu anlamda hazır olduğumu görünce, kitabı bitirebildim.

* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 
Benim bir görüşüm var. Herkes yazmalı! Herkes şiirler şarkılar bestelemeli. Silahlar o zaman inecektir. Fakat yazmak düşünüldüğünden daha zor bir şey. Özellikle de kurgu. Binlerce kez kitabı okumak zorunda kalıyorsunuz ve bıkkınlık yaratabiliyor. O yüzden yetenek sabır ve bilgi mutlaka olmalı.

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
Ben genelde ya kendimi çektiğim odamda, ya da tren ile yolculuk halindeyken yazmayı seviyorum. Doğamı sessizlik dürtülüyor.

* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 
Okuyun! Bol bol okuyun ve objektif olun. Subje düşüncelerde yazmak, mantık ve duygu hatası ortaya çıkarıyor. O yüzden bir düşünce ve fikre sabit kalmadan, her şeyi göz önüne alarak koşulsuz yazmalı.

* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Yapıyorum zaten. Her hafta sanal dergimizde çeşitli makale, öykü ve eleştiri yazıyorum.

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Benim en büyük dostlarım, kahramanlarım Victor Hugo, Daniel Defoe, Oscar Wilde, Marc Twain, Reşat Nuri, Sabahattin Ali, Bahaeddin Özkişi v.s. benim olmazsa olmazlarımdır.

* En son hangi kitabı okudunuz?
Bahaeddin Özkişi hocamızın Uctaki Adam isimli eseri.

* Yayımlanan iki kitabınız var. Son kitabınızda yeni yayımlandı. Hayırlı ve bol okurlu olsun. Yine de yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 
Evet. Şu an yazmakta olduğum 2019 Haziran ayı yayına yetişecek olan İki Sayfalık Hayatlar adlı kitabımı yazıyorum. 2020 de ise Tanrının Saati isimli mitolojik eserimi yayınlayacağım.

* Asıl mesleğiniz nedir?
Aşçıyım. Kendi işletmemizden sonra Cafe Mozart Viyana’da mesleğimi devam ettiriyorum.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Bizlerin hayatı kalem. Sırdaşımız, eşimiz, dostumuz kalem. Bunu bırakmam pek mümkün gibi görünmüyor.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence çok güzel bir buluş! Herkesin herkesten bir şeyler öğrendiği bir ortam. Ben destekliyorum.

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Okuyun, okutun, cehaleti yenin!

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu? 
İlk kitabım için öyle bir algı zamanla oluştu. Fakat benim bütün acemiliğim, ilk kalemim orada yattığı için değiştirme talebinde bulunmadım. Ona baktıkça ne kadar geliştiğimi fark ediyorum. O yüzden geçmişteki eksikliklerimi güncelleyerek düzenlemiyorum.

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Ben sanatı seviyorum. Geziyi seviyorum. Piyano çalarım, şarkı söylerim, resim çizerim, doğada gezerim.

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Çok katılmam konusunda davet aldım. İnsanlara faydası olan bir organize. Devamını ve ilerleyen dönemlerde katılımımı diliyorum.

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Çokkkkk. Hangimizin yok ki. Fakat pişmanlıklar ileride bizim iyikilerimiz olacaktır.
* En büyük korkunuz nedir? 
Çocuklarıma bir zarar gelmesi.

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Aşk benim lisanımda, şartsız koşulsuz bir varlığı yaşatmaktır. Üzmeden kırmadan yormadan. İlk görüş bedensel bir etkileşimdir, geçicidir.

* Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Ben sosyo iletişimi seven ve destekleyen biriyim. O yüzden onlarla ara ara buluşuyor, sohbet ediyor, sanal alemde de sürekli bir irtibat halindeyim.

* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Muhtemelen Einstein olurdu. Çünkü onun kuramları beynimi kemiriyor.

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Annem.

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Benim için her insan, her okur değerli. Sevgiyi ve Barışı beraber taşıyıp, yayabilme dileğiyle.

Ahmet Bey keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun. 

Yorumlar

  1. Röportajlar ufkumuzu açıyor teşekkürler Beyda..

    YanıtlaSil
  2. keyifli bir röportaj daha..teşekkürler...sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babaannemintakvimciği;
      Ben teşekkür ederim canım :)

      Sil
  3. Ahmet Yonca röportajı da diğer röportajınız gibi çok verimli olmuş.

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar genc bir yazar, demek ayni ülkede yasiyoruz ne güzel 😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Bugün 23 Nisan, Hep Neşeyle Doluyor İnsan

 

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Şermin Yaşar, İlber Ortaylı - Cumhuriyet'in İlk Sabahı Kitap Alıntısı

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Naime Özeren - 23 Nisan