Ana içeriğe atla

Ne Yaparsan Yap Aşk İle Yap

Merhabalar

Bayram seyran derken, bir bayram daha geldi geçti ama bana nasıl geçti. Aslında kafamı bir nebze olsun kaldırabilseydim planlı yayınlarımı es geçip, sizlere bu yazıyı daha önce yazmak niyetindeydim ama maalesef gözümü açacak halde değildim. Bu nedenle biraz geç kalmış bir yazı. 
Size oturup beş sayfa 10 günlük tatilde nasıl hasta olduğumdan bahsetmeyeceğim. Peki Beyda ne anlatacak. Şimdi sıkı durun başlıyorum.

10 günlük tatile çıkmadan önce boğazlarımda yanma vs. gibi şikayetlerim olduğundan ve kendimi de bildiğimden ilaç tedavime başlamıştım. Maksat orta kulak iltihabım pörtlemesin. Neyse 5 günlük Bodrum tatilinde sürekli ilaç kullandım. Ama döneceğimiz son akşam fena şekilde boğazlarım yanmaya başladı. Ertesi gün kendimi iyice halsiz hissetmeye başladım. Eşime Eskişehir'e geldiğimizde eve gitmeden acile gitmemizi söyledim. Sağolsun beni acile götürdü. 

Bu arada gece saat 02.00 civarı ve hastane acilinde kimse yok. Doktorlar kendi halinde. Neyse gelen doktora derdimi anlatıyorum. Orta kulak iltihabım var ve sanırım yine başlıyor. Boğazlarımda da yanma ve kuru öksürük var. Ciğerden gelmiyor. Kulaklarıma bakın ve antibiyotik vermeden de geçmez dedim. Doktor beni dinlemeden etmeden (kulağıma dahi bakmadan), ciğerlerimi de dinleyerekten iki kere ilaç alerjim olup olmadığını sorduktan sonra bir iğne yaptırdı ve reçeteyi vererek beni postaladı. 

Eczaneden ilaçları aldığımda bana verdiği soğuk algınlığı ilacı ve boğaz spreyi ile ben dumur. Biliyorum ki ertesi güne daha kötü olacağım. Bayramın 1.günü gözümü açamaz halde öğlene kadar yattım. Neyse biraz kendimi iyi gibi hissettim ve eşim beni alıp annemlere götürdü. Orada da bir süre dinlendim ama ateşim çıkmış farkında değilim. Eşim beni yeniden acile götürdü. Acildeki triaj bölümünde ateşime baktıklarında ateşiniz görünmüyor normal dediler. Eşim dedi ki; ateşi ciddi anlamda var. Yüzüm kıpkırmızı. Her yerimden ateş çıkıyor. Sıcak hava da üstümde hırka ile dolaşıyorum. Üşüyorum. Kadın halen daha aynı şeyi söylüyor. Ateşiniz yok. Ha bir de demesin mi bir şeye sinirlenmiştir de ondan yüzü yanıyordur. Acil kalabalık. Ama o hasta halimde kadını boğacağım az kaldı. Neyse sıra geldi. Doktorun yanına gittim ve geceden beri olanları bir bir anlattım. Doktor gayet güzel ilgilendi. Bu arada da ateşime baktı 39,5 gösteriyor ve ateşimin de olduğunu söyledi. Kulaklarıma baktığında orta kulak iltihabımın yine baş göstermiş olduğunu, boğazlarımın faranjit nedeniyle kızardığını ve geniz akıntısı başlamış olduğunu söyledi. İlk gittiğimiz doktora ilave 3 ilaç daha yazıp, bir iğne de kendisi yaptırıp beni sepetledi. O gün iğnenin etkisiyle biraz kendime gelsem de; bayramın 3.günü yine kendimi kötü hissediyordum. Kulak ağrım artmış ve yataktan kalkamaz hale gelmiştim. 4.günü antibiyotik ve diğer ilaçlar etkisini göstermeye başladığından biraz daha iyiydim.

Burada anlatmak istediğim doktorları yermek değil ama insan kendisini ve hastalığını biliyorsa hastaya kulak vermek gerektiği. Şayet ilk muayene eden doktor kulaklarıma bakmış olsaydı, buna göre ilaç verip, tedavime daha çabuk başlamama ve benim daha çabuk iyileşmeme sebep olacaktı. Eğer ki ilk günkü ilaçlara güvenip yeniden hastaneye gitmeseydim belki de tedavisi daha zor ve daha yatağa bağımlı bir süreç geçirecektim. Bu arada söylemeden geçmeyeyim kimse ilaç ve özellikle antibiyotik kullanmaya meraklı değil. Kim ister ki sürekli ilaçlarla organlarını yaşlandırıp, köreltmeyi. Arada bir kaç istisna olduğunu kabul ediyorum ama emin olun hayatım boyunca ilaç kullanan biri olarak artık Rabbim beterinden saklasın ilaçlardan nefret eder durumdayım. 

Sevgili doktor arkadaşlar ve sağlık çalışanları. Lütfen hastaneye gelen hastalarınıza kulak verin. Unutmayın ki bir çok insan sizden daha iyi vücudunu tanıyor. Bir çok sağlık çalışanı arkadaşım da var ve maalesef onlarda benimle aynı fikirdeler. İçlerinde gerçekten mesleğine gönül vermiş olanlar kadar, başından savmak ve mesai doldurmak için bu işi yapanlarda var. Lütfen eğer mesleğinizi sevmiyorsanız bu işi yapmayın. Hem kendi zamanınızı, hem bizim zamanımızı ve en önemlisi de bizim sağlık sürecimizden çalmayın. Sizin önemsiz gördüğünüz konular bazen başkalarının hayatına bile mal olabiliyor ve sağlıkta hatanın telafisi maalesef mümkün değil.

Demem o ki; Ne Yaparsan Yap Aşk İle Yap.

Herkese sağlıklı günler dilerim.

Hoşçakalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Gabriel Garcia Marquez - Ağustosta Görüşürüz

 

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.