Merhabalar
Seksenli ve doksanlı yıllarda yetişenler çocuklar şanslıdır. Ne mutlu ki bende onlardan biriyim. Sizlere de o zamanları anlatan, bir kitapla geldim. Ayçe Ayyıldız Biz O Zamanlar Baaçede Oynardık.
Arka kapak tanıtımını okurken emin olun ağladım. Çocukluğumuza ve eskiye ait her şeyi tüketmişken, tüketmeye devam ederken, hayatı monoton hale getirmişken birden bu kitapla karşılaşmam tesadüf müdür bilmiyorum ancak tanıtımdan çok etkilendim. Hele kapağındaki kıza bayıldım.
Hoyratça kullandığımız zaman, değerlerimize sahip çıkamamış olmamız, yitirilen saygı, sevgi, hoşgörü ve tüm bunların yanında kendi oğlumunda doyasıya yaşayamadığı bayramlar, çocukluk ve sokak oyunları. Sanırım Ayçe Hanım o dönem çocuklarına nostalji yaşatmak, yeni dönem gençlerine de "bakın siz bunları yaşayabildiniz mi?" demek istiyor.
Kitap yarın raflardaki yerini alırken, bende en kısa zamanda unutulmuş çocukluğum adına bu kitabı okumak istiyorum. Herkese nostalji dolu keyifli okumalar dilerim.
Tanıtım Bülteninden
1974 senesinde, bahçeye ilk defa çıktığımda, üç yaşındaydım ve Kalamış’ta, dört yolun kesiştiği Erguvan Sokak’ta, Rüya Apartmanı’nda oturuyorduk.
Biz o zamanlar, mevsim bahar olduğunda mahallenin tüm çocuklarıyla birlikte kendimizi sokağa atar, karakış gelene kadar da pek içeriye girmeden “baaçede” oynardık.
O zamanlar, çocuklar kaşla gözle idare edilirdi. Genelde evde olan anneler okuldan gelen çocukların poğaçasını, kekini ayrı, akşamın bol tereyağlı pilavını ayrı pişirirdi. Babalar rüzgârda devrilen anteni evire çevire düzeltir, kumlanan görüntüyü yeniden pırıl pırıl yapardı. O zamanlar büyükanneler bayram harçlıklarını köşesini işledikleri mendilin arasına koyar da verir, eli öpülen dedeler mis gibi kolonya kokardı. O zamanlar çocuklar herkesin birbirini tanıdığı mahallenin bahçelerinde oynar, cevizi, dutu ağaçlara tırmanıp yerdi.
AyçE Ayyıldız işte o çocuklardan biriydi. Gizli gizli divanın altına girdiğinde saçları somyanın yaylarına takılır, yakalanıp zılgıtı yer, televizyon kapanırken “İstiklal Marşı”nı “hazır ol”da dinler, bayram harçlıklarıyla çatapat alır, tırmandığı ağaçlardan inemeyip mahsur kalır, lastik ve misketleri cebinden eksik etmezdi.
Ve bir gün, o mutlu çocukluk anıları saklı kaldıkları sandıklardan çıkınca, hatırladıklarını Facebook’ta paylaşmaya başladı.
Çünkü kelimeler sihirliydi...
Basım Yılı :2016
Sayfa Sayısı : 200
Doğan Kitap
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.