Herkese Merhaba,
Sıradaki radyo tiyatrosu oyunumuz yaşlılık ve alınganlıkla ilgili. Aslında birazda bizim ileride yaşayabileceğimiz durumları da anlatıyor desek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Oyunu dinlerken açıkçası bir insanın kendisine ait alanının olmasının ne kadar önemli olduğunu, insanın yaşlandığı zaman kimsenin yanında sığamadığını da daha iyi anlıyorsunuz. Allah herkesin ne verirse kendisine versin inşallah. O zaman oyunumuzun konusuna göz atalım.
İlkbaharı Yaşamak Radyo Tiyatrosu
Meziyet Hanım'ın vefatının ardından, kız kardeşi Dilara Hanım'ın hayatı tepetaklak olmuştur. Uzun yıllardır Meziyet Hanım'ın evinde yaşayan Dilara, kardeşinin yokluğunda kendisini bir anda yabancı ve istenmeyen hissetmeye başlar. Evdeki her değişim, her yeni düzenleme Dilara için bir darbe, bir dışlanmışlık göstergesi gibidir.
Bu hassas ruh halinde, Meziyet Hanım'ın ailesinin Dilara'nın odasını değiştirmek istemesi, bardağı taşıran son damla olur. Bu talep, Dilara'nın gözünde sadece bir oda değişikliği değil, aynı zamanda "artık sana burada yer yok" demenin kibar bir yolu olarak yankılanır. Kardeşinin ölümünden sonra sığınılacak liman bildiği bu ev, Dilara için bir anda dipsiz bir kuyuya dönüşmüştür. Gençliğinin baharı saydığı bu evde, şimdi baharı yeniden yaşama umudu, kışın ayazında donup kalmıştır. Dilara Hanım, bu evde bir fazlalık, geçmişten kalma bir yük olduğunu düşünmektedir. Peki, Dilara Hanım bu yeni gerçeklikle nasıl yüzleşecek? Bu "istenmeme" hissi onu nereye sürükleyecek?
Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Güzel, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir gün sizlerle olsun. Keyifli dinlemeler.
Hoşça kalın.
Reklam değildir. Gönüllü paylaşımdır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.