Ana içeriğe atla

Bir Pazı Sarması Meselesi

Herkese Merhaba,

İnsan her şeye alışırmış ama hasretlik koyarmış tek. Oğlumu yine çok özlediğim, hasretin pik yaptığı bir gündeyim.

Sabah biraz zor uyandım. Gece de geç yatınca sabah uyanmak zor oluyor tabii. Eşim bugün çalışmadığından pazara benimle birlikte geldi. Her ne kadar aynı yerde kırkbeş tur atsam da adam söylenmeden yanımda gezdi şimdi hakkını yememek lazım. "Sezar'ın hakkı, Sezar'a!..." demişler. Ne yapalım canım, bakmadan ilk gördüğümüz yerden mi alalım. Daha iyisi, daha tazesi olabilir değil mi ama. 

Her pazara çıktığımda aldığım fiks üçlü vardır ve aynı gün tencereye girer. Ispanak, semizotu ve pazı. Bu üçlü benim için vazgeçilmez. Ispanak ve semizotunu zeytinyağlı yaparım. Birkaç gün yenilebilir. Benim hem sağlıklı yaşam sürecime destek, hem de bir kaç gün yemek derdim olmuyor. Isıtma derdi de yok. Oh mis. Pazıya gelince. Ah işte orada burnumun direği sızladı. Sağlıklı yaşam sürecinde olunca dolma, sarma yasak malum ya da sınırlı. Ben içine bulgur, pirinç koymadan sadece yağsız kıyma ile sardım. Zaten normalde de sararken çok az bakliyat koyarım. Kıyma baskın olur. Bakiyatlarla pek aram iyi değil. Neyse zaten konu da bu değil. 

Sarma sarmaya başlayınca kalbim birden cız etti. (Bir yandan da dehşet yağmur yağıyor. Hüzün için ortam da müsait hani.) Oğlum sarmaları o kadar çok sever ki. Sarmaya başlayınca hemen fırında pişirip, dondurup kargo ile Antalya'ya gönderesim geldi. Anne yüreği işte. Bir şey yerken boğazından geçmiyor. Sevdiği bir şey olduğunda hemen aklına o geliyor. Oğlum da olsaydı, yeseydi diye düşünmeden edemiyorsunuz. Evet belki her yediğim şeyde suçluluk hissetmek çok mantıklı değil, ancak anne olmak sanıırm tam da böyle bir şey. Hatta eşime dedim ki, "Oğlumuz da olmalıydı, onun da yemesi lazımdı." "Git bir koşu götür de gel!..." dedi. "Hahahah çok komik..." dedim ve böyle  devam eden bir diyalog. Yani demem o ki, anne her yerde anne. 

Pazıyı fırında pişirdim. Her ne kadar anne tarafım dondurucuya atmamı söylüyor olsa da, bu yenecek. Eşime de yazık ama değil mi? Adam o kadar pazara gitti. 

Hepinize hayırlı geceler. Allah'ıma emanet olun.

Hoşçakalın.

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Birikim Yapmanın Önemi

 

Ayten Gökçer Vefat Etti

 

Nilgül - Arabesk Günler

 

Nermin Yıldırım - Ev Kitap Alıntısı

 

Zülfü Livaneli, Erdal Öz - Sazın Teli Koptu

 

Yurt

 

Isabel Allende - Kış Ortasında Kitap Tanıtımı

Ölüm aşılması gereken bir eşiktir.