Ana içeriğe atla

Burhan Günel - Uzun Yol Sürücüsü Kitap Alıntısı

Dedi ki Servet Hanım günün birinde:
"Küstümotunun dikenlerine dokunmadan, hatta farkına bile varmadan küçük, parlak sarı çiçeğe ulaşmak! İlk kez mi oluyor, yoksa tüketilmiş bir mevsimde, daha önceleri yaşadım mı? Canı yanmadan kendine ulaşmak, çiçek için bile ne denli zor. Yaşamın beklenmedik armağanı olmalı. İyi ki varım, yaşıyorum bu dünyada, iyi ki varsınız."
Akşamüzeri, bahçeli evlerin arasında, kasabanın dar sokaklarında kendimi arıyorken, hüznümü bir ilkyaz coşkusuna buladım ve küstümçiçeğini düşündüm.  Ansızın farkına vardım: avucumda Servet Hanım'ın ince parmakları. 
Yazanlar bilir, okuyanlar da öğrensin; bazı romanlar, öykünün çoğaltılmış, doyuma ulaştırılmış halidir aslında. Ben de öyküde tersini yaptım. (Çünkü, yazarak kendimle oynuyorum.) 'Yasak Odası'nın Servet Hanım'ını aldım, onu anlatıyorum. Anladığım romanda, tükenişini gözleyen bir adam vardı. Onu da kendimle özdeşleştirdim işte burada. Servet Hanım romana kendiliğinden girmişti; bu kez ben tasarladım. Öyküye çağırdım. Kırmayıp geldi, aramıza katıldı. Küstümçiçeği olduğunu unuttu, bana yol verdi. (Sellere kapılıp aktık.)
Yazdığım adam biraz da ben değil miydim? Her yazar, ürünlerinin çoğunda kendi türevlerini, benzerlerini yaratmaz mı? Öyleyse, tasarlanarak yeni romanımdan alınmış bu öyküyü Servet Hanım için yazıyorum. Gördüm onu. Acıyı ve hüznü takınıyordu. O da beni çabuk bildi.
Artık farkındayım: Servet Hanım'ın uzaklarda bir oğlu, yatalak bir kocası var. Gerçekten ona ulaştım (mı?) Hele hele bozgunlar. 'İtiraf ediyorum', hepsini çekineden ben yazdım. Sonra ellerini avucuma aldım, yakasına bir küstümçiçeği dalı tutuşturdum, başımı kaldırıp gökyüzüne baktım Bahardı. Karlı dağın biri gövdesiyle birlikte eriyip ayaklarımıza aktı. Üstümüzde dönüyordu akşam kuşları.
Servet Hanım dalgın ve yorgun bir sesle oğlunu anlattı: Oda dolusu kullanılmış eşya, bir de pencere bırakıp gitmişti. (Romanda, oğlanın askerden dönmek üzere olduğuna değinmiştim. Aslı şu: Çocuk, İngiltere'de okuyor. Yirmi iki yaşında bir özlem. Fotoğrafta Servet Hanım'ın ışıltısıyla bakıyor.) Öyküdeki çiçek-kadın içini çekip mırıldandı:
"Günbatımı. En sevdiğim yerdeyim. Oğlumun odası. Solumaktan bile çekiniyorum. Hiçbir şey eksilmesin, bozulmasın. Tatile geldiğinde burada yatar . Sonra kokusunu, gülüşünü, sesini, duruşunu bırakıp gider. Karşıdaki dağın doruğunda renkler her akşamüstü koyulaşırken özlemini çoğaltırım. Oğlum benim... Ayrılığın kabuk bağladığı, acıya dönüştüğü bir kırgınlık anı. Çevremde canlı izler arıyorum. Kaç kez, onunla birlikte şu pencereden dağı ve gün batımını seyrettik... Bir koku, bir renk neler çağrıştırıyor. Özlemi yoğunlaştırıyor. Sevgiyi de."
Burukça gülümsedim:
"Ben her şeyi eskitmiştim Servet Hanım. Özlemimi bile. En uzun yolculuğuma başlayacakken size rastladım. Şimdi yapraklarınıza dokunmaktan korkuyorum. Yeterince yitirdim çünkü. Küstümçiçeği bu, hiç belli olmaz. Bulmacada ve sözlükte neler okudum, irkildim. Size rastlamam sessiz, gürültüsüz, apansız gövdemi toprağa kaydıracaktım. Söyleyin bana şimdi ne yapayım? Aslında anladım, insan hiç tükenmiyor. Bu dünyadan geçip gitse de mutlaka bir ses ya da iz kalıyor."
Servet Hanım'ın gözleri ıslandı ve bir kez daha farkına vardım: Küstümçiçeği dikenlerini çekip ışığa yol veriyordu. Tutup ellerini, sonra eğilip gözlerini öptüm. Servet Hanım'ın sevinci ve özlemi olmak istiyordum.
Bu öyküyü son kez yaşadım. (Bir daha olanaksız.) Kendimi de buldum böylece, nicedir yitirmiştim. Adım Burhan, soyadım Günel. Şimdi yeniden başlıyorum. Servet Hanım günbatımında penceresindeyken ve oğlunu özlerken rüzgar olup saçlarına tutundum. İnanılır gibi değil. Ne zamandır suskunum. Acıyı, tükenişi, yenilgiyi, ölümü erteledim. Yasakladım bozgunu. Tüm kırık dökük anıyı bir 'güz odasına' kilitledim. Ömrüme dolandı Servet Hanım.

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Gabriel Garcia Marquez - Ağustosta Görüşürüz

 

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.