Ana içeriğe atla

Anşa Ceyno Gür Röportajı

Merhabalar

Ülke ve dünya gündemi malum.
Herkes virüsle mücadele derdinde. Umarım herkes sağ ve sağlıklıdır, bu süreci de en az zararla atlatırız. 

Herkesin morallerinin bozuk olduğu bu günlerde #evdekal #evdehayatvar diyoruz. Herkes ne kadar bazı sektörler, bizim gibi çalışmaya devam etse de mecbur olmadıkça lütfen evinizden çıkmayın. Temastan kaçının ve karantinayı lütfen önemseyin. Zira yaşadığımız hayatın geri dönüşü yok. Sağlık ise en büyük nimet. Allah'ım herkesin sağlığını korumasına yardımcı olsun inşallah.

Evde bulunduğunuz şu günlerde sizleri yine sıcacık bir yazar röportajıyla başbaşa bırakıyorum. Keyifli röportajımızda güzel zaman geçirmeniz dileğiyle.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Sağlıklı ve evde kalın.

Anşa Hanım öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.
Merhaba, hoşbuldum Beyda. 

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ben Anşa Ceyno Gür. Anşa-Kadın, İnsan, Dünyalı deneme kitabının ve Hayat romanının yazarıyım. İstanbul’ da yaşıyorum. Bir genç kız annesiyim. 

* Yazmaya ne zaman başladınız? 
Ne zaman yazmaya başladığımı hatırlamayacak kadar uzun bir süredir yazıyorum. Tabi profesyonel anlamda değil. Yazmak ve çizmek arasında gidip gelen bir çocukluk geçirdim. 

* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir? 
İsyanlarımı yazıyorum. Onlara ilgili duygularımı. Biraz kurgu, biraz gerçek. O benim işte. Günümüz benim gibi yazarlara konu sıkıntısı çektirmiyor maalesef. Romanım kurgu olmakla beraber realistik. Yazarken  ana hatlarını belirliyorum ama olay örgüsü yazarken gelişiyor. Örneğin Hayat’ı yazmaya başlamadan aklımdaki sonla bitmiş halindeki son tamamen farklı. 

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 
Ben yazar değilim, mütemadiyen yazarım derim yazarlıktan derince bahsettiğim zamanlar. Yazardım. Çok yazdım. Yazıyorum. Hatta asla yayımlamam dediğim bir sürü yazım var. Belki o yüzden az kitabım var.

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? 
İlk kitabı çıkarmaya ben karar vermedim açıkçası. Köşe yazıları yazıyordum. İlgi çekiyordu. Facebook zamanları, yeni yeni siteler açılmış. Edebi, feminist, haber siteleri... Facebookta paylaşılan ilk atarlı giderli yazılar benimdi. Yaz denilen her yerde yazıyordum, köşe yazarlığı yapıyordum ve ilgi çekti yazdıklarım. Bir arkadaşım ön ayak oldu ve bir yayınevi de bunları basalım dedi. 

* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 
Kendi yazarlığımla beraber okurluğumla da cevap vermek istiyorum bu soruya. Evet, yazmak yetenek. Ama yetenekten çok tutku, “söylemek” hevesi, ruhunu açabilme yetisi, bunu yaparken kelimelerle sevişebilme kabiliyeti... Herkes yazabilir ama okunası şeyler yazmakta yazma yeteneğinden çok daha fazlası var. 

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
Bir kafede bir kalem isteyip peçeteye ya da telefona da yazıyorum o an duygularım şaha kalkmışsa. Hatta yürürken bir duvara oturup aklımda helen iki cümleyi yazarım bazen. Ama bugün yazmam gerek diyorsam, zorunluluksa eğer etnik bir müzik, loş bir ışıkla bekliyorum ilhamı bilgisayar başında.  Çoğunlukla geliyor sağolsun. Coğrafya tercihim olsaydı yaşlıların yüzünde acıların çizgileri olan ama çocukların mutlu olduğu, deniz kıyısı bir kasabada çok güzel yazardım sanki... 

* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 
Öncelikle çok ve çeşitli okusunlar. Türkçeyi kullanmayı çok önemsiyorum. Dilimiz gerçekten çok güzel, iki kelimeyle şiir yazılabilecek kadar güzel. Lütfen Türkçenin içindeki sanatı görsünler, melodisini duysunlar. Okur olarak, bir bilgi edinmek için okumuyorsam didaktiklik beni rahatsız eder. Özellikle yazmak istedikleri romansa didaktiklikten bundan uzak dursunlar. Ve yaşasınlar... Gençler harika yazıyor kendi yaşamışlıklarını ya da hayallerini, ütopya ya da distopyalarını... Ama 17-18 yaşında kişisel gelişim yazılmaz.  Kulaktan dolma yaşıyorsan kırkında da yazılmaz. Yazar olmak isteyen önce yaşasın.

* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Aslında benim yazdıklarım kurgu değil.  İlk kitabım güncel olaylara duygusal ya da fevri benim bakış açım. Hayat ise biyografi olmasa da gerçekçi bir kadın romanı. “Beni yazmışsın, ben de böyle bir şey yaşadım, Hayat benim, Mina benim” diye yorumlar oldu. Ülkemin kadınlarının gerçeği var Hayat’ ta. Ucundan kıyısından benim de elbette.

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Latife Tekin, Yaşar Kemal, John Steinbeck benim yazarlarım...

* En son hangi kitabı okudunuz?
En son Aslı Erdoğan’ın Mucizevi Mandarin kitabını okudum. Çok etkilendim. Geç okuduğumun farkındayım kendisini. Ama şu an hep okuyacağımı biliyorum. Dilerim ki kalemi susmasın.

* Yayımlanan iki kitabınız var. Bol okurlu olsun inşallah. Kitaplarınızın yayımının üstünden biraz zaman geçmiş. Yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 
Teşekkür ederim. Romanım Hayat çıkalı bir sene oluyor. Kitap fuarları, imza günleri, söyleşilerle geçti bir sene. Kadına şiddet ülkenin bir olgusu olmaya devam ettikçe de “Hayat”  her zaman kendine bir yerler bulacak ne yazık ki, keşke bulmasa... Bir süredir bir distopik roman üzerinde çalışıyorum. Sanırım bir kaç ay içinde biter belki de bir yaz kitabı olur. Umarım. 

* Asıl mesleğiniz nedir?
Bilkent Üniversitesi Büro Yönetimi Mezunuyum. Uzun süre özel sektörde yönetici asistanı olarak hizmet verdim.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Yazmak ömürlük. Yazdıklarımın okuyucuyla buluşması ise sihir gibi. Belki çok değil ama yazacağıma eminim.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gençlere nasihat verebilecek durumda değilim bu konuda. Ben de aktif bir sosyal medya kullanıcısıyım. Onlara söylemek istediğim şu olabilir. Sosyal medya algıya çok açık bir yer. Oralardan görüp çok kızdıkları, çok beğendikleri, çok sevdikleri, nefret ettikleri hiç bir şeye kesinliğini araştırmadan içlerine almasınlar. Gerçeğe ulaşmak için kullansınlar. Gereksiz sevgiler ve gereksiz nefretler yaşıyoruz o algılarla. Birbirimize düştük, düşürüldük. Üzülüyorum...

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Cesaret, vicdan, Atatürk’ün ışığı. Geri kalan her şey için gençlikleri yeter. 

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Oldu galiba. Hayat romanında, Hayat kahramanı ile “adam” diye geçen erkek kahraman arasında olanları daha ayrıntılı anlatabilmek isterdim. Açıkçası elim gitmedi.  Bir kadın olarak kadına daha fazla şiddet yaşatmaya, o şiddeti kabul ettirecek duyguyu anlatmaya güç bulamadım kendimde, hayal gücüne bıraktım. 

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Yaşarım. Yazmak ölüme yakın. Sanki yaşadıklarımın hesabını vermek gibi. 

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Fuarları kendi adıma çok seviyorum. Tanınan bir yazar olmadığımdan öyle önümde sıralar olmuyor ama beni az çok tanıyıp gelenle dokuna dokuna, sarıla sarıla geçiyor. Bir de her şehrin başka bir kalp iklimi var sanki. Hiç kimsenin beni tanımadığını, kimseye kitap imzalayamayacağımı düşünerek gittiğim Samsun’ da okurun yazara olan ilgisi, saygısı, sevgisi, inceliği beni çok etkilemişti. Fuarlardan aklımda bir sürü güzel insan yüzü, sevgi hissi ve dokunaklı özel diyaloglar kaldı hiç unutmayacağım. 

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
“Keşke” kelimesine bir süre bakıp ağlanabilir bence. Var pişmanlıklarım. Yaşadıklarımdan değil. Yaşamadıklarımdan. Söylediklerimden değil söylemediklerimden. Ne kadar az keşkeyle ölürsek o kadar hakkını vermiş oluruz hayatın. Aldığım nefesi hak etmiş olmak için elimden geleni yapıyorum.

* En büyük korkunuz nedir?
Korkularım kızım adına. Kötü bir zamana denk geldik. Özgür yaşamasını istiyorum ve buna destek de oluyorum ama korkuyorum, anneler bilir ki iyi senaristizdir :)

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Aşk mantıksızlık. Beynini seve seve rafa kaldırmak. İlk görüşte aşk yok aşk sanmak var.  Ben gördüğüme değil duyduğuma aşık olanlardanım. Ki bu da mantıksız...

* Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Ben okur kelimesinden bile pek hoşlanmıyorum. Duyguları paylaştıklarım demek isterim burada. Ben yazarken de duygularımı, yaşadıklarımı paylaşıyorum sosyal medyada. Desteklerinin güzelliğini ve benim için ne kadar değerli olduğunu anlatamam. Beni tanımadan kitabımı okuyanlar için de söyleyeceğim; bunca kitap arasında benim yazdıklarımı okumayı seçtikleri için hepsine teşekkür ederim. 

* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Atatürk, Clara Zetkin, Frida Kahlo, Che Guevara, Deniz Gezmiş... Kişileri sayınca sohbet konuları da aşağı yukarı belli olmuştur sanırım. 

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Kızım.

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Okurlarla en yakın zamanda tekrar buluşmak için can atıyorum. Ama gerçekten iyi bir iş çıkarabilmek için biraz bekleteceğim onları, biraz daha zamana ihtiyacım var. Hayat’ın devamı olsa keşke diyenler için şöyle bir ipucu vereyim; hayatın, yaşamın devamını yazıyorum. Sevecekler. 

Anşa Hanım keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.
Ben teşekkür ederim. Çok uzun zaman olmuş röportaj vermeyeli. Ve insanın kalbini döktüren bu güzel sorular için de kutlamak isterim. 

Yorumlar

  1. Röportaj kısmında sürekli Anşa Ceyno isminin nereden geldiğini aradım. Kafam oraya takılı kaldı. Nereli acaba kendisi?

    YanıtlaSil
  2. Stay well, stay safe.
    and thank you so much for this author interview. I hope her book does really, really well.

    YanıtlaSil
  3. Yazarımızı tanımıyordum. Bu röportajla tanımış oldum. Röportaj için teşekkürlerr. :)
    İnşallah bu zor ve sancılı süreç de bir evvel geçer. Kendine çok dikkat et.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Gabriel Garcia Marquez - Ağustosta Görüşürüz

 

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.