Ramazan Aydoğmuş Röportajı

Merhabalar

Kasım ayının ikinci röportajı ile haftaya başlayalım.

Bu hafta Sayın Ramazan Aydoğmuş konuğum. Her hafta olduğu gibi, yine güzel bir röportaj sizleri bekliyor. Herkese keyifli okumalar dilerim.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Güzel, sağlıklı, mutlu ve kitapla dolu bir hafta sizlerle olsun.

Hoşçakalın.

Ramazan Bey öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1971 Manisa doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Manisa Yetiştirme Yurdunda kaldığım yıllarda tamamladım. 1995 Yılında İzmir'de polis olarak memuriyet hayatıma başladım. Burada görev yapmakta iken AÖF İktisat Fakültesini de bitirdim. 4 Yıl İzmir, 1 yıl da Bingöl'de  polis memuru olarak görev yaptıktan sonra naklen Aile Bakanlığına geçiş yaptım. Şu an memuriyet hayatımın 24. yılındayım ve görevime Akhisar Huzurevinde müdür yardımcısı olarak devam etmekteyim. Yazarlık kariyerime katkı sağlaması amacıyla ikinci üniversite olarak AÖF Edebiyat Fakültesi 3. sınıfa devam ediyorum. Evliyim ve iki kızım var. 

* Yazmaya ne zaman başladınız? 

Yazmaya yaklaşık dört yıl önce başladım.

* Kitap yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir? 

Önce konuyu seçerim sonra kurgu kafamın içinde uzunca bir zaman içinde gelişir, şekillenir. Yazarken bazı yerlerde fikrimin değiştiği de çok olur. Yazma işi bitince defalarca üzerinden geçer, değişiklikler yaparım. Olay örgüsü de yerine göre değişebilir.

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 

Evet, yazmaya devam ederdim. Bu işi biraz da kendi kendimi terapiye almak gibi görüyorum.

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? 

İlk kitabımı çıkarmaya hayat hikayemin detaylarını dinleyen bir kaç yakın arkadaşımın ısrarı ve teşvikiyle karar verdim. Yaklaşık beş yıl önce.

* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 

Evet, bu doğru bir tespit. Bir çok insan sıra dışı bir hayatı olduğunu ve bir romana konu olabileceğini düşünmekte haklı olabilir.  Zor, bir o kadar da renkli bir coğrafyada yaşıyoruz ne de olsa. Herkesin kitap yazıp yazmaması konusunda net bir şey söyleyemem. Kuralların dışına çıkmadan herkes istediğini yapmakta özgürdür. İsteyen yazarak edebi hünerini göstermek, oltasını denize atıp nasibini beklemek hakkına sahiptir. Bu konuda yeteneği olup olmadığına okurlar karar verir şüphesiz.

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 

Kesinlikle sessiz ve sakin bir ortam olmalı. Kafamı meşgul eden bir sorun da yoksa harika olur. İmkanım olsa bir su kenarındaki görkemli bir ağacın dallarına kurulmuş şirin bir ağaç evde yazmayı da çok isterdim tabii. Yazarken müzik dinlemem ya da başka bir şeyle meşgul olmam. Sadece yazmaya odaklanırım. Müzik dinlemek yazmaya ara verdiğimde olur.

* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 

Kısa da olsa bir eğitim almaları iyi olur. Eğitici kısa videoları izlemelerini ve bazı yazarların önerilerini okumalarını öneririm. Bir kaç cümleyle de olsa yazmaya başlasınlar. Başlamak önemli bence. Devamının geldiğini göreceklerdir. Ben edebi bir kaygı gütmeden önce taslak olarak yazıyor, yani içimdekileri öncelikle satırlara döküyor daha sonra da üzerinden defalarca geçiyorum. Tabii bu benim yöntemim. Herkes kendine kolay gelen başka yöntemler de geliştirebilir.  

* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?

Olabilir, deneyebilirim.

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?

Öncelikle bütün klasik eserler. Özellikle de yabancı klasikleri okumaya çalışıyorum. Klasikleri okuma nedenim daha çok kendimi geliştirmek içindir. Okurken büyük keyif aldığım ve kendime alan olarak seçtiğim tür ise bilim kurgu ve fantastiktir. Bir kaç yazar adı vereyim: Balzac (Vadideki Zambak), Victor Hugo (Notre Dame'ın Kamburu), (Dan Brown (Da Vinci Şifresi-Melekler ve Şeytanlar), Stephenie Meyer (Alacakaranlık), Suzanna Colins (Açlık Oyunları), Thomas Harris (Kuzuların Sessizliği) Biraz da yerli: Sabahattin Ali (Kürk Mantolu Madonna), Tarık Buğra (Küçük Ağa), bunlar ilk aklıma gelenler.

* En son hangi kitabı okudunuz?

Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

* Yayımlanan iki kitabınız var. Son kitabınızın yayımının üstünden bayağı zamanda geçmiş. Yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 

Kafamın içinde dönüp duran ve büyük ölçüde tamamlanmış üç kitabım var. Biri çocuk kitabı, biri kısa hikaye biçiminde, üçüncüsü de oldukça hacimli olacağını düşündüğüm bir roman. Fakat biraz bu yılki derslerimin yoğunluğundan biraz da aceleye getirmek istemediğimden erteliyorum.

* Asıl mesleğiniz nedir?

Devlet memuruyum.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Yazmak benim için sağlığım elverdiği ölçüde sürecek olan bir serüven. Bu yüzden kırklı yaşlarımdan sonra edebiyat fakültesinde okumaya başladım. Emeklilik yıllarımda da yapabileceğim mükemmel bir iş olarak görüyorum yazmayı.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Üzerinde ciddiyetle durulması gereken önemli bir konu. İki genç kızım var ve onların sosyal medya sitelerinde gereğinden fazla zaman geçirmemeleri için ben de, anneleri de çok uğraş veriyoruz. Belli sınırlar koyuyor ve elimizden geldiğince onları takip ediyoruz. İlgililerin ve yetkililerin bu sorunun çözümü için kafa yormaları ve mesai harcamaları şart.   

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?

Aile, sağlık, huzur gibi sahip oldukları zenginliklerin değerini bilmek, çok çalışmak ve okumak.

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?

Evet, az da olsa oldu. O yüzden bundan sonra yazacağım kitaplarda aceleci davranmak istemiyorum.

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?

Okurum, müzik dinlerim, film izlerim ve bol bol yürürüm.

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Daha ilgi çekici hale getirmek için farklı etkinlikler yapılabilir. Devlet büyükleri fuarlarda daha fazla boy göstermeli bence. Bunun için seferber olmalılar.

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?

Evet, pişmanlıklarım var ama neler olduğu bana kalsın.

* En büyük korkunuz nedir?

İnsanların nefret ettiği kötü biri olmak.  

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?

Çooook derin bir konu. İlk görüşte olan şey mecazi aşktır ancak.

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?

Bana bu fırsatı ve değeri verdiğiniz için çok teşekkür ederim.  

Ramazan Bey keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.