Ana içeriğe atla

Arzu Uçar - Bir Küçük Delilik Kitap Alıntısı

Korkuyorum.
Pencereler kapalı, evin dış kapısı, odaların kapıları kapalı. Buraya kadar gelemezler, biliyorum. Yine de korkuyorum. Perdeyi açınca göreceğim karartılardan, karanlık, homurdanan, salyalar akıtan yüzlerinden, ileri geri uzattıkları, aniden koştukları bacaklarından, salyaların gerisindeki kocaman dişlerinden.

Korkmak çok garip bir his. Göğüs kafesimde bir yanma hissediyorum önce. Yanma aşağılara doğru inerken koltuk altlarım terliyor. Kendime acımaya başlıyorum; o kadar üzülüyorum ki kendim için, sırtımı sıvazlayıp başımı omzuma yaslamak geliyor içimden. Tüm bunlar olurken, onlar izliyorlar beni. Bacakları üzerinde yaylanarak, kızgın homurtular çıkararak. Bazen birbirlerine sürtünerek ya da birbirlerinin etrafında gezinerek. Ben onların bütün bu davranışlarının bir adım ötesini kafamda canlandırıp duruyorum bu sırada. Birbirlerine sürtünürken gerilimin arttığını, artan gerilimin bana doğru koşmalarını tetiklediğini, bacağıma yaklaşan ağızları, dişleri... Bunları düşünürken koşma isteğiyle doluyorum ama koşma fikrini akıllarına düşürmek istemiyorum. Bu yüzden korkumu belli etmemeye çalışarak, onlara bakmadan ama onları görerek, onların da beni izlediğini bilerek belirli bir hızın üzerine çıkarmamaya çalıştığım adımlarımı sayıyorum; okuldan eve bin dört yüz adım. Adımlar bitip de kapıyı kapattığımda ve kapandığından emin olmak için kilitlediğimde, evin girişindeki holde ucu ıslanmış çoraplarımla göz göze geliyor ve az önceki durumu bir daha yaşamamak için bir şey yapmaya karar veriyorum.

Geçenlerde elektrik saatini okumaya gelen gençten bir çocuk "Abi," dedi, "bunlara dikkat et ha, kuduz muduz olur, Allah korusun." Okuldan Ali Hoca'ya anlattım. "Olur mu hocam, aşılıdır onlar. Belediye aşılayıp, kısırlaştırıp salıyordur onları," dedi. "Onlar da başka yer yokmuş gibi, benim evin aşağısındaki arsada geziniyorlar," dedim. Güldü. "Korkuyor musun yoksa, korkma canım, bir şey yapmazlar." Senin yanındayken korkmuyorum, dedim. İçimden.

Siyah, çirkin suratlı, uzun bacaklı olanı ağababaları gibi dolaşıyor aralarında. Rüyama giriyor. Son günlerde daha sık. Yatağımda sırtüstü uzanıyorum, ayaklarımdan başlıyor yemeye. Acı falan yok, kan bile akmıyor. Vücudum kemiksiz sanki, yumuşak bir sakız gibiyim. Sakin sakin yiyor beni, gittikçe ılıklaşıp eriyorum. Birden aklıma bu durumdan korkmam gerektiği geliyor, çişim gelerek uyanıyorum. Korku, endişeyle birleşip tavandan dönerek iniyor bana doğru, rahatlamak için aldığım her derin nefeste ağzımdan burnumdan girip göğüs kafesime yerleşiyor. Kara bir duman gibi hayal ediyorum onu, korkuyu. Yanlarından geçerken, her nefes alıp verişimde soğuk havayla birleşip çıkıyor ağzımdan. Ağzımdan çıkan dumanın korku olduğunu anlayacaklar diye ödüm kopuyor. Onlar anlarmış.

Yorumlar

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Piyasalarda Bugün: 22 Ocak 2025

 

Nerede O Eski Kartpostallar?

Merhabalar Çocukluğumda yeni bir yılın gelmesini en çok kartpostal atabilmek adına severdim.

Deeptone Röportajı

Merhabalar Bloğumda bugün çok tatlı bir konuğum var ve kendisiyle yaptığım röportajla bu haftayı selamlıyoruz.

2019 Yılı Hedeflerim ve Hayaller - Mim

Merhabalar 2018 yılı bitip 2019 yılına sayılı günler kalmışken sizlerle güzel bir mim etkinliği yapmalım.

Emek Hırsızlığında Son Nokta

Merhabalar Nasıl sinirliyim anlatamam. Beyda'nın Kitaplığı topluluğunda az önce karşılaştığım durum fazlasıyla sinirlerimi yerinden oynatmaya yetti.

Kara Cuma (Black Friday) ve Alışveriş Çılgınlığı

Merhabalar Bugün kara cuma. Amerikalıların deyimiyle de black friday.

Közlenmiş Kapya Biber Çekirdeği Nasıl Çıkar?

Keşfedilen Bloglar 5

Herkese merhaba Ben Hayata Genç Bakış. Annemin bloğunda yazmaya başladığımda blog keşif etkinliği düzenlemiştim.

Bir Sebzelik Hikayesi

  Merhabalar Fotoğrafını gördüğünüz sebzeliğin hikayesini anlatacağım bugün sizlere.

Yollardan Manzaralar

Merhabalar Oldum olası yollarda fotoğraf çekmeyi çok severim.