Merhabalar
Yazar röportajlarımız yine son sürat devam ediyor.
Her hafta yeni bir yazar bloğuma konuk olurken, bizlerde yeni birini daha tanımanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu hafta yine çok hoş sohbet olan bir konuğum var. Sevgili Fırtına Hamide. Güzel röportajımızda keyifli zaman geçirmeniz dileklerimle.
Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hafta sizlerle olsun.
Hoşçakalın.
Hamide Hanım öncelikle
bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim.
Dilersiniz sorularımıza geçelim.
Düşünüp,
davet ettiğin için ben teşekkür ederim.
* Kısaca kendinizden
bahseder misiniz?
Vira
Bismillah…
Yirmili yaşlarının ortasında, daima kendini geliştirmek için çabalayan, koyu
kırmızı gül sever. Sen baharı ve şiiri de sever, de. Süreyya Berfe’ye selâm
olsun.
* Yazmaya ne zaman
başladınız?
Yazma
serüvenim 2011 Yılının sonlarında başladı.
* Kitap yada genel olarak
yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü?
Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı
gelişir?
Damdan
düşer gibi yazamam, muhakkak kaba bir taslak oluştururum. Detayları ince eleyip
sık dokurum ve yazarken de kalemimden akan birkaç güzel sahne olur. Plansız
yazmak çok tehlikeli benim için, çünkü tıkanma olasılığım çok yüksek. En iyisi
düşünmek ve düşünmeden yazmamak.
* Kimsenin okumayacağını
bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz?
Evet,
kesinlikle. Çünkü yazmak bir bağımlılık oldu artık. İstesem de bırakamıyorum.
* İlk kitabınızı çıkarmaya
nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Karar
vermedim, bak bu damdan düşer gibi oldu işte. Benlik değil bu damdan
düşmeler, bunu anladım. Pişmanlık sezeceksindir sen şimdi bu sözlerden, ama tam
olarak pişman değilim. Yani kitap çıkarttığım için değil de erken davrandığım
için pişmanım. Kesinlikle demlenmem gerekirdi ama gaza geldim, herkes yaptı,
ben niye yapmayayım kafasıyla atladım o damdan ben. Yine de çok güzel bir
duyguydu emeğini elinde tutmak, bunu asla inkâr edemem.
* İnsanların çoğu
"hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi?
Yazmak bir yetenek midir?
Herkes
yazabilir ama herkes hissettiremez bence. Hani nasıl herkes şarkı söylüyor ama
azı hissettirebiliyorsa bu da öyle bir şey. Bir ışık varsa ve üstüne gidilirse
çok güzel şeyler çıkabilir. Aynı zamanda paslanmak da var. Yazmak, daima pratik
isteyen bir iş. Kopmamak lazım.
* Yazma ritüelinizden
bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve
nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz?
Öncelikle
masam dağınık olacak. Derli topluysa yazamıyorum, illa o notlar bir masaya
saçılacak, ortalık karışacak, bir kaos olacak o masada. Sonra mümkünse çıt
çıkmasın, nefes bile alınmasın. Müzikle yazamam ama güzel hayal kurarım. Ve
odamdan başka yerde yazamıyorum.
* Yazmak isteyen ancak
nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı?
Duygularını
yazmaya başlasınlar. Çünkü kilit nokta orası. Duyguları birebir geçirdiğin
hiçbir hikaye seni yarı yolda bırakmaz.
* Bir gün kurgu olmayan
bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorum.
Birebir aynı olan şeyleri yazmaktan ziyade gerçek ile hayali harmanlamak daha
kolayıma geliyor.
* Bir yazar olarak
okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Canım
Şükrü Erbaş’ın kalemini tek geçerim. Böyle bir anlatım yok, dedirten cinsten
yazıyor. Sonra Tarık Tufan, Didem Madak, Stefan Zweig, Emma Chase, Karen
Hawkins, Eloisa James, Julie Garwood, Fatma Erdek, Sabahattin Ali, Nazan
Bekiroğlu vs.
Wattpad’e de bakmak isteyen olursa; Nurhayat Turna, İlknur Birdal, Aslıhan
Akagöz, Özge Erkin.
* En son hangi kitabı
okudunuz?
Erich
Fromm Sevme Sanatı.
* Yayımlanan iki kitabınız
var. Son kitabınızın yayımının üstünden bayağı zamanda geçmiş. Yakında yeni
kitap veya yeni projeler var mı?
İstek
var ama cesaret yok. Daha doğrusu bir bilinçlenme var diyelim. Bir çoğu bu
cesaretsizliğe anlam veremese bile insan kendini bilir, kalemini bilir,
yazdıklarını bilir. Sanki biraz daha olgunluk istiyor kalemim, ben böyle
düşünüyorum.
Ama projeleri internette yayınlamak kısmına gelirsek, şu an Wattpad de devam
ettiğim Tutsak var. Psikolojik şiddetin ne kadar büyük hasarlar bıraktığını
anlatan bir hikaye. O bitince de inşallah diğerlerine yöneleceğim.
* Yazmak sizin için hayat
boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Bırakamıyorum,
sevgili Beyda olmuyor. Ara veriyorum, vermek zorunda kalıyorum çünkü bazen
hayat şartları maalesef yazmaya bile izin vermiyor ama çok özlüyorum.
Kelimeleri, karakterlerimi, dünyadan kopmayı, hikaye sohbetlerini… Bu bataklığa
düşen bir daha çıkamıyor. Keşke her bataklık böyle güzel olsa, güzel şeyler
kazandırsa insana…
* Günümüzde gençlerin
sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dikkatli
olmaları gerektiklerini düşünüyorum, çünkü kıyas yapmaya başlıyorlar, bu da bir
çoğunu mutsuzluğa sürüklüyor. Bu büyüklerde bile varken gençlere pek bir şey
diyemiyorum aslında. Bir
de sosyal medya mafyaları var ki, insanın okuduğundan tutup yediğine kadar
karışıyorlar. Bu tayfa her şeyi çok iyi biliyor, cahilliği de… Sosyal medya dikkat
edilmediğinde gerçekten ciddi zararlar doğurabilecek güce sahip, çünkü insan…
Ah insan.
Uzun lafın kısası, sosyal medyayı fazla ciddiye almasınlar, çünkü oradaki
mükemmel hayatlar sadece bir ‘makyaj’.
* Günümüz gençliğine üç
tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Sevmek,
saymak, okumak. Çünkü; Seversen sayarsın, okursan anlarsın.
* Kitaplarınızda
yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Olmaz
mı hiç. Kendime karşı çok acımasızımdır.
* Yazmadığınız zaman ne
yaparsınız?
Kitap
okurum, dizi izlerim, arkadaşlarımla vakit geçiririm, ailemle sohbet ederim…
* Kitap fuarlarıyla ilgili
düşünceleriniz nelerdir?
Bir
nasip olmadı, biliyor musun? Dolayısıyla bir şey düşünemiyorum, güzeldir
herhalde. Kitapların olduğu ortam kötü olamaz ki. Ama bu sene inşallah
Frankfurt Kitap Fuarı’na katılacağım ve çoook heyecanlıyım.
* Hayatınız boyunca
yaşadığınız pişmanlık var mı?
Yok
dersem bir şey yaşamamış sayılırım. Var, yığınla var hem de ama pişmanlıklar da
büyümenin, olgunlaşmanın bir parçası, yapacak bir şey yok.
* En büyük korkunuz nedir?
Her
insan gibi bir sürü korkum var ama konumuzla ilgili soracak olursan, bir gün
yazamamaktan çok korkuyorum. Kalemim tükenecek diye ödüm patlıyor.
* Aşk sizce nedir? İlk
görüşte aşk var mıdır?
Aşk,
özlemektir! Aksini
tartışırım ama fikrim değişmez. Aşk var ya, deli gibi özlemek ama hiçbir şey
yapamamaktır.
* Okurlarınızla aranızda
nasıl bir bağ var?
Kimisi
ile dostane, kimisi ile çılgınca, kimisi ile de bol tartışmalı. Hepsini de
ayrı seviyorum, çünkü güzel dostlar kazandım, çılgınlık olmazsa olmazım ve
fikir tartışmayı seviyorum. Bundan kastım elbette kavga etmek değil, ama farklı
bakış açısı insana daima bir şeyler katar, diye düşünüyorum. Farklı düşünen
insanlarla konuşmayı seviyorum, çünkü insanın ufkunu genişlettiğine, bambaşka
bir bakış açısı kazandırdığına inanıyorum.
* Ulaşamadığınız biri ile
sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Aamir
Khan. Koyu
bir Bollywood fanıyım. Binlerce Hint filmi izledim, Bollywood oyuncularını da Türk oyuncuları tanıdığım gibi tanıyorum ama bu adamın filmleri, dünyaya ve
olaylara bakış açısı çok başka. İdolüm desem yeri var. Adamım ya.
* Hayatta en çok kıymet
verdiğiniz kişi?
Kişi
değil, kişiler -ki buna çok şükür çoğul cevap verebiliyorum- elbette ailem.
* Son olarak eklemek
istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Şöyle
bir şey geçiyor içimden; Güzel insanlar biriktirelim ama en önemlisi güzel
insanlardan olalım.
Ve
okurlarım…Yoldaşlarım. Hep yanımda oldukları için, yazdıklarımı benden daha çok sahiplendikleri için
anlatamayacağım kadar çok minnettarım hepsine. İyi ki. Kocaman sevgiler. Fakat en kocaman teşekkür, hesap sorar gibi bölüm sormayan, saygıyı hiçbir
zaman yitirmeyen genç okurlarıma göndermek istiyorum. Böyle bana mesaj
attıklarında o kadar dikkat ediyorlar ki beni üzmemek, yanlış bir şey
söylememek için, işte bu ince düşünceye her zaman hayranım.
Hamide Hanım keyifli bir
sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim.
Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık,
okurunuz bol olsun.
Tatlı
Beyda, asıl ben çok teşekkür ederim. Sorulara keyifle yanıt verdim. İnşallah
ileride bir daha sohbet etme şansımız olur. Senin de yolun daima açık olsun.
Sevgiler.
Bu güzel sohbet sayesinde yazarımızı da tanımış olduk, teşekkürler. :)
YanıtlaSilTuğçe;
SilRica ederim canım::)