Ana içeriğe atla

Gonca Çiftçioğulları Röportajı

Merhabalar

Şubat ayını bitirdiğimiz şu günlerde Şubat ayının son röportajı için bu haftaki konuğum Sevgili Gonca Çiftçioğulları.
Kendisiyle yine çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Umarım keyifle okursunuz.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Hoşçakalın.

Gonca Hanım öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Kayseri  doğumluyum. İlkokulu Kayseri’de, Orta ve Lise öğrenimimi de Ankara Bahçelievler ortaokulu ve Deneme Lisesi’nde tamamladım. Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunuyum. Emekli öğretmenim. Evliyim iki oğlum var.

* Yazmaya ne zaman başladınız?
Yazmaya kırk yaşından sonra başladım. Nasıl okumanın yaşı yoksa yazmanın da yoktur. Ani gelen bir hevesle yazma yolculuğum başladı. Kitaplarımı tutkuyla ve büyük bir şevkle yazdım.

* Kitap ya da genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir? 
Bu konu biraz karışık diyebilirim. Şöyle ki, kurgu aniden gelir bana. Gelen kurguya göre olaylar zincirini bağlarım ve bu olaylarla örtüşecek karakterlerimi belirlerim. Önceden her şeyi kafamda kurarak başlarım yazmaya. Fakat buna rağmen ilerlerken bazı şeyler değişebiliyor ve rotadan sapabiliyorum. Bunda karakterlerimin etkisi çok oluyor. Çünkü onların hikayeleri zaman zaman kafamdaki kurgudan çok daha farklı yönlerde ilerleyebiliyor. Ben hep derim kahramanlarım hikayelerini kendileri yazıyor ve ben onlara sadece kalem oluyorum diye. Aynen öyle gibi sanki. Yani kitap bitinceye kadar gelişen olaylar kurgu dışına sapabiliyor ve bu durum bana da sürpriz oluyor.

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 
İlk romanımı yazmaya başladığımda basılır herkes okur gibi bir düşüncede değildim. Basılıp basılmayacağını bile bilmiyordum. Sadece yazmak istediğim için yazmıştım ve ben yazdıkça çevremdeki dostlarım da okumuştu. Onların okuması bile beni çok mutlu etmişti. Açıkçası yazma isteğimi kaybetmediğim sürece yazmak isterim.

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
İlk yazdığım kitap bitince haliyle bastırmayı arzu ettim. Çünkü çevremdeki dostlarım benim yazma aşamamda sayfa sayfa yazdıklarımı okumuş ve beni bastırmam konusunda cesaretlendirmeye başlamışlardı. Ben de madem o kadar emek verdim yazarak, o zaman bunu okumak isteyenlerle de paylaşayım dedim ve bu kararla yazarlık serüvenim de başlamış oldu.

Her yazar için ilk kitabını çıkarmak gerçekten sancılı bir süreçtir. Çünkü kitabınızın satılıp satılmayacağınızın garantisi yoktur. Bu yüzden yayınevleri genelde ilk kitapları pek basma taraftarı olmazlar. Ama tanınan biriyseniz o istisna tabi. Her yazar haliyle ilk kitabını belli bir meblağ karşılığı bastırır. Ben de bu şekilde bastırdım. Bu Gece Gelen Ölüm isminde polisiye bir kitaptı. Fakat ilk yazdığım kitap olan Öyle Bir Bedel ki kitabım ondan sonra basıldı ve iyi bir satış grafiği çizdi. Zorlu bir süreçten sonra kitaplarım okurlarla buluştu. İyi ki yazdım demediğim gün yok. Çünkü ben yazma işini tutkuyla yapıyorum.

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
Ben genelde gece yazıyorum. Çünkü dikkati çabuk dağılan birisiyim. Gece sessizliğinde mutfaktaki masamda çayımı yudumlayarak ve kahramanlarımla sohbet eşliğinde yazmayı seviyorum. Gündüz saatlerinde yazmaya odaklanamıyorum. Yazmak için sessiz ortamları tercih ediyorum.

* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Bunu şimdiye kadar düşünmedim ama neden olmasın. Güzel bir hikaye yakalarsam tabiî ki yazabilirim.

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Ben çok yönlü bir insanım. Çok fazla ilgi duyduğum alan var. Kitap okumak da bunlardan birisi. Hemen her tür kitabı okurum. Polisiye, aşk fantastik tarihi kurgular oldukça ilgimi çekiyor. İskender Pala, Zülfü Livaneli, Nermin Bezmen, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Doruk Ateş, Başak Sayan, Ayla Koca, Jean Christophe Grange, Chris Carter, Stephen King, Glenn Meade, Mıchael Connelly şu an için en beğendiğim yazarlar.

* En son hangi kitabı okudunuz?
Çağatay Yaşmut / Doktor Ceyda’yı kim Öldürdü?

* Yayımlanan altı kitabınız var. Son kitabınızın yayımının üstünden biraz zamanda geçmiş. Yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 
Şu an için yeni bir çalışmam yok ne yazık ki. Ben ilgi alanı yoğun bir insanım. Çok farklı hobi alanlarım var. Bu ara onlara yoğunlaşmış durumdayım. Buna bir çeşit zihnimi dinlendirme zamanı diyorum ben. Kısa bir süre sonra dingin zihinle yeni projeler üzerinde çalışmalarım olacak sanırım.

* Asıl mesleğiniz nedir?
Emekli ilkokul öğretmeniyim.

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Şu ara farklı alanlara yöneldiğim için biraz uzak kaldım yazmaktan. Zaman zaman acaba tekrar yazar mıyım diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Yazmayı çok seviyorum ama diğer meşgalelerimle de ilgilenmekten çok zevk alıyorum. Bu ara çini ve takı çalışmalarıyla ilgileniyorum. Yazmayı da zamana bıraktım. O zaman gelince kağıdı kalemi yine elime alacağımı biliyorum. Onun rahatlığı var şimdi üzerimde.

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkcası çok olumlu bakamıyorum bu sosyal medya ortamında geçen zamana. Çünkü bizler gençliğimizde  gerçek sosyal ortam içindeydik ve çok güzel ve sağlıklı insani ilişkiler kurabiliyorduk. Gelişen teknoloji insanları bireyselleştirip yalnızlaştırdı. Herkes sosyal medyada takılmaya başladıkça gerçek hayattaki sosyal ortamdan kopmalar oldu. Bu da bireyi asosyal yapmaya başladı. Şimdi gençleri bu şekilde görüyorum. Bıraksınlar bence net ortamını ve dışarı çıksınlar, ciğerlerine bol oksijenli hava çekip, arkadaşlarıyla bir bisiklet turu yapsınlar. Emin olun bundan daha çok zevk alacaklardır.

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
İnsanları ve hayvanları sevmelerini isterim.
Sosyal ilişkiler kurmalarını isterim.
Mutlu olmalarını isterim.

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım ya da şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
İlk kitabımı yazarken bittiğinde eminim yazdığım ya da yazmadığım birçok şeyden pişmanlık duyarım diye düşünmüştüm. Fakat hiç de öyle olmadı. Galiba yazdığım dönmelerde her şeyi yerli yerinde yazıyorum ki aksi bir düşünceye sahip olmuyorum. Bugüne kadar keşke şurayı şöyle yazsaydım demedim. Olması gerektiği gibi olmuş dedim. Eğer aksini düşünürsek hiçbir kitabımız bize tat vermez. Bence yazılırken en güzel ve olması gereken haliyle yazılıyor kitaplarımız.

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Yazmadığım zamanlar da hayatım dolu dolu geçer benim. Dostlarıma zaman ayırmayı severim. Genelde sosyal ortam içinde olmaya özen gösteririm. Gittiğim çeşitli kurslar var. Onlar çok keyif veriyor bana. Bunun dışında kitap okurum ve film izlerim. Eşim ve çocuklarımla zaman geçirmeye özen gösteririm. Zaman yetmiyor bana inanın.

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Kitaplarla ilgili en güzel aktivitelerden biri kitap fuarları bence. Zaten çok okuyan bir toplum değiliz. Bir de kitaba ulaşmak zor olsa hiç okumayacağız sanırım. Fuarlar okuru çekmesi yanında okur ile yazarı buluşturması açısından da çok faydalı bence. Günümüzde artık bırakın şehirleri ilçelerde bile kitap fuarları açılıyor. Hiç kitapla ilgisi olmayan biri bile o kapıdan içeri girdiği anda kendisini kitapları karıştırırken bulabiliyor. Bence fuarlar okuyan bir toplum olma yolunda güzel bir adım.

* Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Okurlarımla aramda güzel bir bağ olduğu düşüncesindeyim. Bana ulaşmaya çalışan okurlarımla iletişim kurmaktan yana bir sorun yaşamıyoruz. Kimi zamanlar kitaplar hakkında sohbet edebiliyoruz. Kimi zaman da karakterlerimizi çekiştiriyoruz. Kurgu hakkında konuştuğumuz da oluyor. Daha çok genç okurlarımla abla kardeş  ilişkimiz var ve ben abla olmayı seviyorum.

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Dünya bir yana eşim ve çocuklarım bir yana. Aileme çok değer veririm.

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Okur ile yazar bir elmanın yarısı gibidir. Bizler birbirimizden ayrılmaz parçalarız. Bu yüzden diğer yarıma diyorum ki beni takip etmeye devam edin ve çok güzel yeni projelerle bu keyif dolu maceralarımıza hep birlikte devam edelim yine. Hepinizi seviyorum ve iyi ki varsınız. Hepiniz cansınız.

Gonca Hanım keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.

Yorumlar

  1. Kendisi takip ettiğim bir yazar, fakat okuyan bir toplum olmadığımızı ifade etmesi biraz gerçek dışı olmuş... Türkiye de coğu insan okul hayatıyla okuma yoluna adım atıyor ve okullarda hikaye kitapları artık moda sanırım artık okullardan haberi yok gibi görünüyor çelişkili bir cevap olmuş. Biz röportaj için teşekkür eder yazarada bol şans dileriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ersince;
      Kendisi öğretmen olduğu için gözlemlediklerini söylemiş olabilir.

      Sil
  2. Demekki 40 yaşında bile yaziliyormus.
    Allah yolunu açık etsin.
    Tesekkurler Beyda..
    Yazmanın okumanın yaşı yok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sibel;
      Okumanın ve yazmanın bence de yaşı yok canım. Rica ederim :)

      Sil
  3. Gonca Çiftçioğulları röportajınızı çok beğendim. Gerçi sizin bütün röportajlarınız çok harika teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. Gonca Çiftçioglu'nun röportajı çok başarılı olmuş,emeğinize sağlık.Yazarımızın okuru çok olsun😊

    YanıtlaSil
  5. Takip ettiğim ve duyduğum bir yazar değildi. Sâyenizde haberim oldu. Ben yazarın bahsettiği okumayan güruhtan oluyorum sanırım. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rehitu;
      İnşallah kitaplarını da okuyabilirsiniz. Çok teşekkürler :)

      Sil
  6. tanımıyodum ama ne tatliş birisi yaa. kahramanları ile konuşarak yazması da çok tatlııı :)

    YanıtlaSil
  7. En sevdiğim bölümlerden biri bu.6 kitabı olan bir yazarla bizi buluşturdun yine :) Teşekkürler şeker :)

    YanıtlaSil
  8. Toprağa düşen 1 tohum gibidir kitaplar.
    Üretenlere saygılarımla...www.kitapkeyfim.com.tr. Ailesi

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Gabriel Garcia Marquez - Ağustosta Görüşürüz

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.