Ana içeriğe atla

Şebnem İşigüzel - Ağaçtaki Kız Kitap Alıntısı

Sen Buralarda Yokken
Bu bir özgürlük ve aşk hikâyesidir. İki hasta gencin hikâyesi. Birisi benim.
O gece, bundan böyle üzerinde yaşayacağım ağaca bir solukta tırmandım. Bu bir mucize sayılabilirdi. Mucize dediğim şey ağaçta yaşamam değil, ağaca kolayca tırmanmamdı. Sanki güçlü kuvvetli bir rüzgâr beni itmiş, ağacın tepesine savrulmuş gibiydim. Arkamdan kovalayan varmış, birilerinden kaçarmışım gibi. Aslında öyleydi. Birilerinden kaçıyordum. Ama kimden? Kimlerden? Hayatın ta kendisinden diyeceğim ama benim gibi bir kızın hayat tecrübesine güler geçersiniz diye böyle söylemiyorum.

Yakında on sekiz olacaktım. Kendimi bir ağacın tepesinde bulduğum o gece Cihangir’den Gülhane Parkı’na koşarak geldim. İçinde pek az eşyamın olduğu sırt çantam bile hızımı kesmedi. Niye yanıma aldıysam... Ağaçlardan birine tırmanıp orada kalmak gibi bir düşüncem yoktu. Kendiliğinden oldu bu. Sadece ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Acı içinde. Delirmiş gibi diyeceğim ama delirsem huzur bulurdum. Aklım başımdaydı sizin anlayacağınız.

İnsan bir başkasının hikâyesidir. En çok da anne ve babasının. Genetiği geçtim, bu ruhen böyledir. Hiç istemezken onlar gibi olursunuz. Özünde yani. Evet, tıpkı nefeslerim gibi kesik kesik düşünüyorum. Ama anlatacaklarım öyle değil. Bir bütün. Yani en azından kafamda öyle.

Nerede olduğumu bilmek, ağaçtaki kız olduğumu bilmek kafanızı karıştırmış olabilir. Sıkıntı yok. Karışsın. Biraz da sizin kafanız karışsın. Çünkü benim kafam hep karışık. Hayatın kendisi karışık. Robert Pattinson bile, vampir olan, “Kesinlikle kafam çok karışık,” demiş. Desin. Odamda bir posteri vardı. Giderayak göz göze geldik.
“Dur, nereye böyle?” der gibi bir hâli yoktu. Aksine, “Siktir git!” der gibi bakıyordu.
Bu, gecelerden bir gece kendisini bir ağacın tepesinde bulan on yedi yaşında bir genç kızın hikâyesi. Ama daha oraya var. Bir resmi iyi görebilmek için yaklaşmak değil uzaklaşmak gerekir. Anlatmaya güzel günlerden başlamak lazım. Sözgelimi 23 Temmuz 2011 gecesinden. Aslında o gece de güzel bir gece değildi. Çünkü Amy Winehouse ölmüştü. Kederli şaşkın yüzü telefonumun duvar kâğıdıydı. Bilgisayarımdaysa Robert ve Kristen vardı. Kristen sonradan vampir oldu. Ağaç tepesinde olmamı vampir edebiyatına bağlamayın sakın. Bununla ilgisi yok. Üstelik Robert’tan da o ergen vampir edebiyatından da çoktan koptum. Ben isyan ettiğim için buradayım. Onlar da modası geçmiş posterlerini sökmediğim için oradalar. Vampirler isyan etmez, kan emerler.
Amy’nin yeri başka. Hep başka olacak. Çünkü o isyan etti ve öldü.
Ben ölmeden ölmek istediğim için buradayım. Söylemişimdir ama bir kez daha söyleyebilirim çünkü kafam çok karışık: Buraya çıkmam bir mucize.

Yorumlar

  1. Ağaca çıkıp orada yaşamaya mı başlıyor gerçekten? Yemek, içmek, banyo, tuvalet nasıl yapıyor? Merak ettim bayağı. İlk kez duyduğum bir yazar. Eline sağlık Beyda'cığım, yine hoş bir tanıtı olmuş....:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Ablam;
      Okuyamadım. Okuyunca sana ayrıca söylerim :) Sevgiler :)

      Sil
  2. İlGİNÇ BİR KİTABA BENZİYOR. TEŞEKKÜRLER BEYDA :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldız;
      Henüz okumadım ama okumak istediklerim arasında :)

      Sil
  3. okumuştum bu kitabı. yazarın ideolojisini desteklemekle birlikte kurguyu karmakarışık ve saçma buldum. sevemedim. her ideolojisini sevdiğimiz romanı övemeyiz değil mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaptan Filme;
      Herkes her şeyi beğenseydi zaten herkesin ayrı kişiliği olmazdı :) Teşekkürler.

      Sil
  4. Güzel bir alıntı olmuş, kitap konusunda merak uyandırıyor. tanıtım için teşekkürler, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Son zamanlarda cok adini duyuyorum bu yazarin 😊

    YanıtlaSil
  6. heey bu yazarla tanışmıştıım. bir yayınevini yönetiyoduuu :) varlık galpağ :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Yeşil Yol

 

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Uğruna İnsanların İntihar Ettiği İran Şahının En Sevdiği Karısı Anis-el Doleh

Merhabalar Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla karşılaştığım bir haber, aslında güzellik kavramımızı sorgulamama neden oldu.

Fatih Murat ARSAL - Yalnız Gözlerin İçin

Merhabalar Fatih Murat Arsal ile tanışmam Anlaşma romanına dayanır ancak yorumlamak için öncelikle Yalnız Gözlerin için kitabından başlamak istedim.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?