Ana içeriğe atla

Rukiye Kayaarslan - Güz Delisi

Merhabalar

Kütüphanenin tozlu raflarında gördüğüm ve çıktığından bu yana al beni oku diyen bir kapağa sahip Rukiye Kayaarslan'ın Güz Delisi kitabına kavuşup sonunda okuyabildim.
Kapak tasarımı ilk günden beri çok hoşuma gitti. Kitaptaki Loya karakterini de ayrıca yansıttığını da düşünüyorum.


Loya kendisini pastanesine adamış genç bir kızdır. Babası onun kendi şirketlerinin başına geçmesini ne kadar istese de o kimseyi dinlememiş, kendi pastanesini açarak hayatına devam etme kararı almıştır.

Kutay hayatını işine adamış, kendisine kalın duvarlar örmüş, bu duvarları kimsenin yıkmasına izin vermeyen işkolik bir adamdır. Hayatında sevdiği kadını kaybetmiş, bir çocukla yalnız kalmıştır. Herkes kendi hayatını bir şekilde sürdürürken kaderin kimler için ne ağlar ördüğünü kim bilebilirdi ki?

Loya ve Kutay'ın yolları bir restaurantta kesişir. Loya arkadaşı ve kardeşi gibi olan Derin'e artık annesinin evlendirme ve damat adayı bulma baskılarından bıktığını, kendisine kalıcı çözümler bulması gerektiğini anlatırken; yan masalarında oturan Kutay konuya kulak misafiri olur. Loya'nın anlattığı her şeyi kendi hayatına uyarlamaya, kendisinin de içinden çıkılmaz annesinin evlenme baskısına çözüm bulması gerektiğini düşünmektedir. O an da aklına gelen ilk şey kaderlerinin ortak olduğudur. İkisinin de birbirlerine yardımcı olabileceğini düşünür.

Kutay Loya anlattıkça kızın sesinin büyüsüne kapılır. Sonunda dayanamaz kararını verir. Loya'ya gider ve onunla evlenmesini söyleyerek kartını uzatır. Loya başta durumu idrak edemez. Kutay'a deli misiniz? diye sorar hatta onun deli yada psikopat olduğunu dahi düşünür. Kutay bir şey söylemeden oradan ayrılır. Loya ise kartı yırtıp atar. 

Ailesini ziyarete giden Loya için bundan sonrası çok daha zordur. Loya'ya bulunan kısmetler ve annesi Yıldız Hanım'ın katı tavırları Loya'ya evlenmekten başka seçenek bırakmamaktadır. Ayrıca evlenmesine birkaç gün kala onu terk eden nişanlısı yüzünden de işleri acayip zorlaşmıştır. Loya ilk kez o kartı yırtıp attığı için pişman olur. Derin'e bu durumu anlattığında kartın kendisinde olduğunu, isterse Kutay'ı arayıp teklifinin geçerli olup olmadığını sormasını ister.

Ertesi günü Loya kararını vermiştir. Kutay'ı arar. Kutay başta onun kim olduğunu anladığı halde, tanımamış gibi yapar. Fakat Loya'nın telefonu kapatmak istemesiyle oyununa son verir, buluşmaya karar verirler.

Anlaşmaya varan ikili bir yıl gibi bir süre evli kalacak ve sonrasında da boşanacaklardır. Kutay ve Loya bu süre içinde normal karı koca olmayacaklar, sadece anlaşmalı olarak birbirlerine katlanacaklar, her ikisi de ailelerinin istediği evliliği gerçekleştirecek ve bir süre sonra ayrıldıklarında herkes kendi özgürlüğüne geri dönecektir. Böylelikle de aileler evliliklerinin olumlu olmadığını gördüklerinden artık bu konuda baskı yapmayı bırakacaklardır. Tabii evdeki hesap çarşıya uyarsa, Loya ve Kutay ateşle barut misali birbirlerine çekilmezlerse.

Rukiye Kayaarslan'ın kalemini beğendim fakat hikaye bana Fatih Murat Arsal'ın Anlaşma kitabını çağrıştırmadı değil. Tamam son zamanlarda bu şekilde anlaşmalı evlilik yada nişanlılıkla ilgili olarak bir çok kitap yazıldı ancak ilk başlangıçtaki restaurant kısmı Fatih Hocam'ın anlaşma kitabındaki kafede yaşanan karşılaşmaya çok benziyor. 

Güz Delisini okurken duygusal zamanıma mı denk geldi?  Ağlamak için bahane mi arıyordum ? bilemiyorum ancak bazı bölümlerde salya sümük ağladım resmen. Hatta bazı yerlerde içim sökülüyordu. Bazı bölümlerde de resmen içim şişti. Hikayeyi Loya'nın ağzından dinledikten sonra arkadaşlarına anlatırken yeniden aynı şeyleri okumak gerçekten zaman kaybıydı. Sonuçta biz zaten Loya'nın duyguları okuduğumuzdan, bunların yinelenmesi anlamsız olmuş. Hikaye akıcı giderken başa dönmeye benziyor bu tür durumlar. Ayrıca Kutay'ın da bir türlü açılamaması, Loya'nın sürekli onun sözünü kesmesi ve araya giren olumsuzlukların uzaması da sıkılmama neden oldu. Her şey tadında kalınca güzeldir. İlk kitap olması nedeniyle bu tür şeylerin olması da gayet doğal. Umarım sevgili yazarımız diğer kitaplarında yineleme yapmamaya gayret göstermiştir.

Rukiye Kayaarslan'ın genel anlamda kalemini sevdim. Güz Delisinden sonra çıkan diğer kitaplarını da okumayı istiyorum. Çıktığı bu yolda yazara başarılar diliyorum.

Keyifli Okumalar.

Tanıtım Bülteninden

“Leyla öldü. Onun ölümünü kabullen artık. Bunun için kendini cezalandırmayı bırak. Kimse hiçbir şeyde suçlu değildi. Her şey olması gerektiği için oldu. Bunu artık anla. Hem senin bir çocuğun var. Onunda bir anneye ihtiyacı... Yoksa oğlun yakında bir leyleğe anne demeye başlayacak. Evlenmen lazım Kutay. Beni anlıyor musun? Ev-len-me-li-sin.” 


Hayat, insanları bazen hazırlıksız yakalar ve hazırlıksız yakalanan insanlar, zırhlarını kuşanamadan karşılarındakilere gerçek halleriyle görünürler… Böyle anlarda, bazen öyle güçlü sevdalar ortaya çıkar ki, Ferhat’ın Şirin’ini, Kerem’in Aslı’sını, Mecnun’un Leyla’sını kıskandıracak aşklara ev sahipliği yapar dünya. 

Loya ve Kutay…

İşte böylesine bir karşılaşmışlığın bir araya getirdiği iki âşık. Oyun olarak başlayan ve sonrasında gerçeğe dönüşen düşler, hisler ve sevgiler… 

Hem kendilerine hem çevrelerine inanılmaz güzellikte anlar yaşatıp, masal aşklarını kıskandıracak bir mutluluğa ev sahipliği yaparak, sizleri de bu anlara ortak edecekler. Mutluluk ve sevgi adına… 

Yalın ve hesapsızca yaşanan hayatlara…


Basım Yılı : 2014

Sayfa Sayısı : 720

Parola Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.

Asalet Salgınoğlu Röportajı

Merhabalar Baharı yavaş yavaş hissettiğimiz şu günlerde Nisan ayına geldik bile.

Saç Bakım Ampulleri

Merhabalar Saçıma boya sürmediğim eski zamanlarda, hatta doğru dürüst şampuan bile kullanmazken (o zamanlar yeşil Kafoğlu sabun vardı ve kesinlikle candı.) saçlarımın bakımı ihmal etmemeye çalışırdım. Kendimi bildim bileli saç bakımına özen gösteririm. 

Öğretmenler Günü İkram Sorunsalı

Merhabalar Geçtiğimiz haftalarda  Öğretmenler Günü Hediye Sorunsalı  ile ilgili bir yazı yazmışım.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

James Joyce - Finn’in Oteli

 

Tarihte Bugün 18 Kasım