Ana içeriğe atla

Ağaç Ev Sohbetleri #123


Herkese Merhaba

Ağaç ev sohbetlerine katılmayı çok istememe rağmen vakitsizlikten bir türlü fırsat bulup dahil olamadım. Sohbetin ilk bölümünü yazmışım ve sonnrasında da bırakmışım. Büyük utanç. Neyse bundan sonra dahil olmaya çalışacağım inşallah. Belki vaktim olursa geçmiş bölümler içinde yazabilirim. Hoş o kadar çok projem var ki, hangisine de yetişeceğimi bilemiyorum. Neyse gelelim bu sohbetin konusuna. Konuyu sevgili Deep bulmuş. Teşekkürler Deep. Gecikmeli de olsa bu başlıkla ilgili bir anım var. Onu sizlerle paylaşmak istedim. O zaman başlayalım.

"Yeni yıla girmekle ilgili düşünceleriniz, duygularınız nelerdir? Heyecan duyuyor musunuz? Beklentileriniz var mı? Eskiden girdiğiniz yeni yıllarla ilgili, yeni yıl gecesi ile ilgili anılarınız var mı? Hazırlık yapacak mısınız? Yoksa herhangi bir gece mi sizin için? Yani bu konularda istediğinizi yazabilirsiniz? Herhangi bir soruya cevap verebilirsiniz. Aklıma gelmeyen konu da olabilir."

Yeni yıl demek benim için eskiden kartpostallar demekti. Aklıma gelen herkese paramın son damlasına kadar kullanıp, yeni yıl kartı atardım. Hele şu simli olanlar ise favorimdi. Onların fiyatları daha pahalı olduğundan onu en yakın gördüklerime göndermeyi tercih ederdim. Yeni yıl akşamları ailecek TRT ekranlarına kilitlenir, sevdiğimiz sanatçıların çıkmasını beklerdik. Hatta öyle bir şey olurdu ki, sevdiğimiz sanatçı çıkacak diye özür dileyerek söylüyorum tuvalate bile gitmek istemezdik. Çünkü eskiden öyle yeniden izleme şansımız yoktu. O sanatçıyı dinlemek bizim için paha biçilemez bir mutluluktu.

İlkokul beşinci sınıfa gidiyorum. Hiç unutmadığım bir anım bu. Yılbaşı öncesi de olabilir sonrası da, çok da emin değilim. Eskiden öyle aman aman alım gücü olmadığı için malum herkes birbirinin küçülenleri giyer. Teyze kızlarımdan gelen bir bot vardı. Dolgu topuklu ve bana rahat iki numara büyük. Fakat o zamanki koşullarda artık alamadılar mı, yoksa o anda mı giymem gerekiyordu bilmiyorum tüm itirazlarıma rağmen beni okula o botlarla gönderdiler. 

Eskişehir'de o zamanlar ciddi kış oluyor. Yerler buzdan görünmüyor. Karın yerden kalkması nisan ayını rahat buluyor. Neyse okula geldim. Yerler buz ve eskiler bilirler; buzun üstünde iki arkadaşın arasına girip ellerinden tutmak suretiyle kayarsınız. İki kişi sizi çeker, ortadaki yere çömelir ve kaymanın keyfi paha biçilemez. Hah tamda bu durumda benim içinde paha biçilemez bir şey oldu. Hayatımda ilk kez arkadaşlarımı kıramadım ve kaymak istedim. En son iki arkadaşımın ortasında yere çömelmiş şekilde oturduğumu ve kaydığımı hatırlıyorum. Sonrası yok. Gözümü açtığımda bir hastane odasındaydım. Yanımda halam vardı ve kafamda müthiş bir ağrı. Ne olduğunu halama sorduğumda okulda kayarken düştüğümü söyledi. Tabii aynı zamanda deli gibi korkuyorum, zira bana defalarca kaymamam gerektiğini söylemişlerdi. Zaten bende ilk kez denemek istemiştim ve sonuç hastane odası. Hani defalarca tembih etmişlerdi sanki içlerine doğmuş gibi. Sanki kayıp bir yerime bir şey olacağını hissetmişler gibi. 

Hastanede bir gece kaldım ve deli gibi uykum olmasına rağmen ne yazık ki yirmi dört saat boyunca gözümü kırpamadım. Neymiş iç kanama olabilirmiş, beyin sarsıntısı olabilirmiş vs.vs. Yanımda halamla birlikte sabahı sabah ettim. Ertesi günü taburcu olduğumda ilk işimiz eve gitmeden sürekli alışveriş yaptığımız yerden babamın bana bir bot alması oldu. Sanırım bana iki numara büyük gelen botlardan kendime bir zarar vermemden korktular ve bot aldılar. 

Hayatımda ilk kez sınırların dışına çıkmayı hastane odasında gözümü açarak ödedim. Yine olsa yine yapar mıydım? Muhtemelen denemek isterdim ama arkadaşlarımın erkek olmasını isterdim. Zira kızlar elimi düzgün tutmamışlar ve beni hastanelik etmişlerdi. Sonradan duyduğuma göre elimi tutan arkadaşlarım ailelerinden sağlam bir fırça yemişlerdi. 

Öğretmenler bizi o kadar uyarmasına rağmen, onların görmediği yerlerde kaymaya devam ederdik. Ancak ben hastanelik olduktan sonra kimse bir daha okul bahçesinde o şekilde kaymaya cesaret edemedi. Sanırım benim düşmem, kayma devrinin sonu oldu. Biz o sene mezun olduk. Biden sonrakiler kaydı mı? bilemiyorum.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize iyi bakın. Evde ve sağlıkla kalın.

Yorumlar

  1. eski ağaç ev yazılarını siliyorum yaa. ama bak hepsi "kaplan diary" blogunda var, o bütün ağaç evlere katıldı, hepsi duruyor onun blogunda, yani eski konuları ordan bulabilirsin, bunun dışında o bütün sohbet konularını da tek bir yazıda topladı, orda da var yani konular :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Naime Özeren - 23 Nisan

Piyasalarda Bugün: 26 Nisan 2024

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Bedelli Sermaye Artırımı Nedir?

 

Bir Yaprak Sarması Meselesi

26 Nisan 2024 Cuma Altın Fiyatları