Ana içeriğe atla

Bir Yaprak Sarması Meselesi

Herkese Merhaba,

En son ki yazımda size Bir Pazı Sarması Meselesinden bahsetmiştim. Bu pazı sarmasından sonra olaylar bayağı farklı yerlere evrildi. Hadi gelin size bunun çıkış noktasını ve sonuçlarını anlatayım.

Son beş senedir lahana, kara lahana ve pazıyı istisnasız sarabiliyorum. Bunun ana nedenlerinden biride ince olmaması ve çok da düzen gerektirmemesi sanırım. Ancak size şu yaşıma gelipte yapamadığım bir şeyden ve bunun nedenlerinden de bahsetmem gerek sanırım. 

Bundan tam on beş yıl öncesinde Kahramanmaraş'a kız kardeşime gitmiştim. Oğlumun en sevdiği şeylerdendir yaprak sarması. Bizden yaprak sarması istediğinde ömrü hayatımda yaprak sarmamış olan ben, kardeşimle birlikte yaprak sarmaya karar verdik. Ancak benden bir şey beklenmemesi gerektiğini kendisine söyledim. Çalışma hayatının getirilerinden biri de her ne kadar yemek yapmayı sevsem de, ince işçilik gerektiren yemeklerle çok aram olamadı ne yazık ki. Neyse biz kardeşimle birlikte yaprak sarmaya başladık ancak benim ilk denemem resmen iple bağlasan ancak duracak durumdaydı. Kardeşim benimle o kadar dalga geçti ki, ilk sarmadan sonra elime ne yaprak aldım, ne de bu olaydan sonra on beş senedir asma yaprağı sarmak için uğraştım. Oğlum sarma istediğinde ben içini hazırlıyordum babaannesi sarıyordu ya da babaannesi hazırlayıp sararak bize getiriyordu. Böylelikle oğlumda sarma yemiş oluyordu. 

Pazar günü köye gittik. Yemeklerden konu açıldığında anneme bana bir ara asma yaprağı toplamasını, sarma sarmayı deneyeceğimi söyledim. Sonuçta lahana ve pazı sarabildiğime göre, en azından asma yaprağını da deneyebilir, çok ince olmasa da oğlumun canı istediğinde sarabilirim diye düşündüm. Annem de sağolsun hazır toplanmışı var diyerekten, bir gün önce topladığı yaprakları elime tutuşturdu. Eve gediğimizde aslında o gün için yaprak sarması denemeye ne gönlüm, ne de iştahım vardı ancak bir anda gelen gıfım ile ben kendimi gerekli şartları sağlamış, yaprak sararken buldum.

Eşim bana her ne kadar dememiş olsa da, benim o günkü halimden olsa gerek, sarmayacağımı düşünmüş. Ben bir sıra yaprak sardıktan sonra eşimi çağırıp, yaptıklarımı gösterdiğimde hayretler içinde kaldı. Ben gayet ince, görünüş olarak çok güzel sarmalar yapmıştım. Hem ben, hem eşim bu durumdan çok memnunduk. Ben resmen havalarda geziyordum ki bu benim için inanılmaz bir olay. Abarttığımı düşünebilirsiniz belki ama ilk sardığım zamankini görseydiniz, kesin eğitim aldığımı düşünürdünüz. Neyse bu sarma işinden asıl memnun olan ise sarmaların fotoğraflarını gönderdiğim oğlumdu. Antalya'dan Eskişehir'e uzanan bir sevinç çığlıkları ise paha biçilemezdi. Söylediği şey ise "Bundan sonra istediğim zaman yaprak sarması yiyebileceğim!..." oldu.

Hayatımda ilk kez sarma saran ben, o hızla iki tencere sarma sarmış, sonrasında fırında pişirerek annemlere "Bayramlık sarma siparişi alınır!..." diyerek fotoğraflarını gönderdiğimde annemde boynuzun kulağı geçtiğini söylemişti.  Sarma sarmak ise bana terapi gibi gelmişti. Ben bunu daha önce neden denememiştim ki?

Bazı şeylerin vakti vardır. İnsanın kendini hazır hissetmesi gerekir. Doğru zamanı bulması gerekir. Demek ki benim de sarma sarmak için doğru zamanım, on beş sene sonrasıymış. Neyse, ne yapalım. Geç olsun da, güç olmasın. Bundan sonra dondurucumun ana malzemesi belli oldu. Yaprak sarmaları. 

Hepinize hayırlı geceler. Allah'ıma emanet olun.

Hoşçakalın.

Yorumlar

  1. Bazen insanın kendini aşması gerekiyor. Güvenerek, emekle, çaba harcayarak. Ve bunun hiç de zor olmadığını anlıyor.
    Taze yaprak sarması en sevdiğim yemeklerdendir. Bir ara semt pazarlarında pratik sarma araçları satılıyordu. Satıcının çok çabuk ve aynı boyutta sarmalar hazırlaması farklıydı.
    Sevdiklerimizi mutlu etmek güzeldir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makbule Abalı;
      Ben o makinelerle hayatta saramam. Sıkılırım. Pazarlarda bende görmüştüm ama oraya yerleştirmek bile bir iş olduğundan denemedim bile.
      Evet gerçekten bazen insanın kendini aşması lazım ama bunun da sanırım bazen zamanı oluyor ve o zaman gelmeden ne yazık ki olmuyor. Sevgilerimle :)

      Sil
  2. Merhaba...
    Sarmalar enfes görünüyor. Azmin zaferidir sizin yaptığınız. Afiyetle tüketin. Ellerinize sağlık olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazlı!'nın Gezi Dünyası;
      Kesinlikle azmin elinden bir şey kurtulamaz. Çok teşekkürler. Sevgilerimle :)

      Sil
  3. İçten paylaşımlarınız için teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Ryunosuke Akutagava - Raşomon

 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Düşünmemiz Lazım

Bugün sosyal medyada denk geldiğim bir paylaşımı bende sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dün Seni Gördüm Rüyamda

 

Ryunosuke Akutagava - Tuhaf Bir Hikaye

 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Safiye Çetinkaya - Eylül Vurgunu

Merhabalar Geçtiğimiz hafta pazar günü ailemle birlikte Uludağ gezisine gitmeye karar vermiştik. Malum bir kitap kurdu olarak da yanıma kitap almaktan geri kalmadım. Okumakta olduğum kitap kalınlığı itibariyle taşımada sıkıntı yaratacağından incelerden elime geçen ilk kitabı çantama tıkıştırdım. Bu da A101 kitap alışverişlerinden kütüphaneme kazandırdığım Safiye Çetinkaya'nın Eylül Vurgunu isimli kitabıymış.