Ana içeriğe atla

Sebastian Fitzek - Paket Kitap Alıntısı

Emma gözlerini açtı ve karşısındaki kişinin onu ne kadar zamandır uyurken izlediğini düşündü. Profesör Konrad Luft ellerini karnının önünde birleştirmiş, her zmaan ki koltuğunda oturuyordu, düşünceli bakışları, melankolik bir ciddiyetle Emma'nın yüzüne çevrilmişti.
"Biraz daha iyi misin?" diye sordu adam, başlangıçta en iyi arkadaşının neyi kastettiğini anlamadı ama sonra yatağının yanındaki sehpayı gördü. Üzerinde, hakim kararıyla yatırıldığı psikiyatri kliniğinin kendisine verdiği haplar duruyorduç
Ne olur ne olmaz diye.
Uyandığında ağrısının olması ihtimaline karşı.
Hastane örtüsünün altındaki bacaklarını uzattı ve dirseklerinden destek alarak yatakta doğrulmaya çalıştı. Gücünü toplayamadığı için tekrar yastığa gömüldü ve gözlerini ovuşturdu. 
Nakil sırasında uyumuştu,ona içirdikleri hapların sayısı düşünülünce bu çok da şaşırtıcı değildi. Sadece yan etkileri en güçlü fili bile yıkmaya yeterdi, bunun dışında ona bir de sakinleştirici vermişlerdi.
Uyandıktan sonra çevresini hatırlaması biraz zaman aldı. Son birkaç haftadır hiç ayrılmadığı hastanenin kapalı servisi kadar olmasa da daha önce de sayısız saatler geçirdiği bu oda ona yabancı gelmişti.
Belki de Konrad kısa bir süre önce hukuk bürosunu elden geçirip yenilediği için böyle hissediyordu ama Emme bundan şüpheliydi.
Baştan aşağıya değişen oda değil, kendisiydi. 
Boya ve yeni cilalanmış fındık ağacından parkelerin kokusu hâlâ hissediliyordu, tadilat sırasında bazı mobilyaların yeri değişmiti ama özünde her şey neredeyse on yıl önceki ilk ziyaretinde olduğu gibiydi. O vakit spor ayakkabnılar ve kot pantolon lanepeye yayılmıştı. Bugün ise üzerinde bir gecelikle, neredeyse odanın orta yerinde duran, yüksekliği ayarlanabilir bir sedyenin üzerinde yatıyordu. Sırtı penceye dönük, yüzü Konrad'ın çalışma masasına bakacak şekilde hafif çapraz yerleştirilmişti.
"Tahminimce birona bir sedye üzerine getirilen ilk müvekkilin benim," dedi.
Konrad sevecek bir şekilde gülümsedi. "Daha önce nakli mümkün olmayan birkaç müvekkilim olmuştu. Sadece şimdikinden farklı olarak ben onların yanına gittim. Fakat hastanede her türlü iletişimi reddediyorsun Emma. Doktorlarla konuşmaya dahi yanaşmıyorsun. Bu yüzden ben de mahkemeden yasal bir izin çıkarttırdım."
"Teşekkür ederim," dedi Emma, hayatta minnet duyabileceği hiçbir şey kalmamasına rağmen. Hücresinden çıkmasına izin verilmese bile.

Konrad'la akıl hastanesinde görüşmeyi gerçekten de reddetmişti. Hiç kimse onu öyle görmemeliydi. Bu denli hasta ve yıkılmış. Bir hayvan gibi kapatılmış. Böylesi bir aşağılanmayı kaldıramazdı. 
"Gururundan bir şey kaybetmemişsiin, sevgili Emma." Konrad başını salladı ancak bakışlarında en ufak bir ayıplama yoktu. "Seni ziyaret etmeme izin vermektense hapse girmeyi tercih edersin. Üstelik şu anda yardımıma hiç olmadığı kadar çok ihtiyacın var."
Emma başıyla onayladı.
"Her şey avukatınızla yapacağınız görüşmenin nasıl geçeceğine bağlı," demişlerdi ona. Onu geri götürmek için hiç şüphesiz bekleme odasında bekleyen psikaytr ve polisler.
Avukat.
Tuhaf bir sözcük. Kökeninin eki İngilizce "onweald" yani "güç" sözcüğünden geldiğini çok insan bilir.
Konrad, kaderini değiştirebilecek güce gerçektyen sahip miydi? Yaşlı dostu, gerçi elli sekiz yaşında, sportif, hatta neredeyse atletik denebilecek bir adamı "yaşlı" olarak tanımlamak hiç şüphesiz yanlış olurdu. Emma onunla üniversitede tıp eğitimi gördüğü sırada, birinci yarı yılda tanışmıştı, adam kendini tanıttığındai ismi ona tuhaf biçimde tanıdık gelmişti. Nedenini ancak sonra hatırlamıştı. Emma'nın babası ve Konrad Luft meslektaşlarla ve Emma'nın gazetede okuduğu kadarıyla birçok davada birlikte çalışmışlardı.
İkincisini o dönemde bir araya getiren dava ise basında yer almamıştı.
Emma'nın eski sevgilisi, Benedict Tannhaus, içkiyi fazla kaçırıp onu üniversitenin yakınındaki bir kafede rahatsız etmişti. Akşam yemeklerini düzenli olarak orada yiyen Konrad, herifin ona dokunduğunu görmüş ve sert bir biçimde araya girmişti. Ardından, şayet hukuki desteğe ihtiyacı olursa diye Emma'ya kartını vermişti ve gerçekten de öyle olmuştu çünkü eski sevgilisi onu rahatsız etmeyi sürdürmüştü. 
Emma hiç şüphesiz babasından da yardım isteyebilirdi fakat bu durumda kolera yerine vebayı tercih etmiş olacaktı. Gerçi babası hiçbir zaman Benedict gibi kaba kuvvete başvurmamıştı. Buna karşılık asabiyeti ve buna bağlı olan kontrolsüz öfke patlamaları yıllar geçtikçe daha da kötüye gitmişti ve Emma evden ayrılıp öğrenci evine taşındığından beri onunla yüz yüze görüşmediği için mutluydu. Annesinin, babasıyla aynı çatı altında yaşamaya nasıl dayanabildiğini hâlâ anlamış değildi.
Konrad'ın Benedict aleyhine başlattığı bitmek bilmeyen hukuki süreç sırasında arkadaş oldular. Emma başlangıçta Konrad'ın ilgisinin arkasında yatan sebebi farklı şekilde yorumladı. Muazzam yaş farkına rağmen babacan tavrı ona kesinlikle çekici geliyordu. O zamanlar da tıpkı bugün olduğu gibi belirgin çenesini, muazzam kesilmiş bir sakalın altına gizlemiş ve ölçülerine göre yaptırdığı lacivert, kareli bir takımın altına klasik, deri ayakkabılar giymişti. Kıvırcık saçları şimdi biraz daha kısa olsa da hâlâ geniş alnının üzerine dökülüyordu ve Emma, hali vakti yerinde, olgun kadınların, ceza avukatlarıyla neden sık sık irtibata geçmeye çalıştıklarını çok iyi anlıyordu. Sonuçta kadınları seviyor olsa da erotik hayallerini süslemediklerini bilmeleri mümkün değildi. Konrad'ın eşcinselliği, arkadaş olmalarından bu yana Emma'yla ikisinin paylaştığı bir sırdı.
Konrad'ın hemcinslerine olan eğiliminden Philipp'e dahi söz etmemişti, itiraf etmeliydi ki bunu tamamen bencilce nedenlerden dolayı yapmıştı. Dış dörünüşü ve dikkat çekici tavırları nedeniyle Philipp'e sık kur yapılıyordu, o kadar ki bunları artık fark etmiyordu bile, örneğin sevimli farson kız ona restorandaki en iyi yeri gösterdiğinde ya da süpermarketin kasasında sıra beklerken içten bir gülümsemeyle karşılaştığında.
Bu nedenle Konrad onu birlikte kahvaltı etmek için aradığında kocasının da zaman kıskançlık hissetmesi Emma'ya iyi geliyordu. Varsın Philipp, onun da hayranlarının olduğunu düşünsündü.
Konrad ise bu sırrı, sert mizaçlı, maço avukat imajına zarar vermemek için gizli tutuyordu. Onun yerine resmi davetlerde her zaman karşı cinsten hukuk öğrencileriyle boy gösterirdi. "Bağlanma sorunu olan nüzmin bir bekâr olmak, mahkeme salonundaki ibne olmaktan iyidir," diye açıklaşmıştı Emma'ya, gizlenmesinin ardındaki nedeni.
Macera arayan bakımlı dullar için Konrad'ın boşanma davalarıyla değil de sadece ceza hukukuyla ilgili konularla ilgilendiğini, özellikle de ses getiren, çoğunlukla umutsuz olarak nirelendirilen davalara baktığını öğrenmek tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı.
Emma'nın davası gibi.
"Bana yardım etmek istediğin için teşekkür ederim," dedi Emma. Sözcükler laf olsun diye söylenmiş olsa da işlevini yerine getirip sessizliği bozmuştu. 
"Yine."
Tacizci davasından sonra ikinci kez onun müvekkili olmuştu. Oteldeki o geceden sonra. Bir kaçığın kurbanı olduğu o gece. Kendisinden önce başka üç kadına daha otel odalarında pusu kuran ve elektrikli bir tıraş makinesi yardımıyla saçlarını tamamen kazıyan bir seri katilin kurbanı.
...Onlara vahşice tecavüz ettikten sonra...
Aslına bakılırsa sonrasında hastanede geçirdiği saatler Emma için tecavüzden daha az acı verici olmamıştı. Henüz bilinci bile tam olarak yerine gelmemişken mahrem yerleri yeniden yabancı bir elin işgaline uğramıştı. Vajinasında yeniden lateks eldivenli parmaklar ve örnek almak için kullanılan araçları hissetti. Ama en kötüsü, yüzünde hiçbir ifade olmayan, kır saçlı bir kadın polisin sorduğu sorulardı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Yeni Bir Yıla Merhaba Derken....

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Naime Özeren - 23 Nisan

Bir Yaprak Sarması Meselesi