Ana içeriğe atla

Zaven Biberyan - Yalnızlar Kitap Alıntısı

Bağdat Caddesi’nin pazar akşamı gürültüsü ve hareketi canlandırdı Ali’yi. Gelen geçene gerçeği haykırmak imkânı olsa… Bunca insan, binlerce insan, önemsiz insanlar, önemsiz bir hayatta yuvarlanıp gidiyorlardı. Bunca insan, binlerce insan, kendisinden dehşet duyabilirlerdi. Bilselerdi eğer! Bilmelerini istiyordu. Kendisinden kaçmalarını istiyordu. Gurur gibi bir şey duydu. Bir hafifleme. Kemeraltı’ndaki evlerden çıkarken duyduğu gibi. Bir kuvvet, kudret, önemlilik hissi. Hayatında büyük, pek büyük bir iş görmüştü işte. Sıvaslı Kara Ali’ye yakışır bir iş. Bütün bakkallar, dükkânlar kapalıydı. Her kepengin önünde biraz daha sinirlendi. ister istemez Caddebostan gazinosuna kadar uzandı, köşedeki tütüncüden sigara aldı –dört paket birden. Fakat keyfi yine kaçmıştı. Plaj ve gazinonun yolları yine kalabalıktan geçilmiyordu. Bunca neşeli insan vardı. Şamata ediyorlardı. Kendisine dikkat eden bile yoktu. Kimse kendisiyle ilgilenmiyor, kimse kendisine bakmıyordu. Oysa, hepsinden daha önemli birisiydi. Hem şu şortlu kızlardan daha kaçını kesebilirdi. O kızlar varlığından haberdar bile değillerdi. Şayet onlara laf atsa, mutlaka Gülgün’ün yaptığı gibi küçümsemeyle süzeceklerdi. Hayır, yaptığına pişman değildi. Yalnız, Gülgün’ü görmek istiyordu. Halini görmek istiyordu. Öldüğünü tespit etmek. Adımlarının gayri ihtiyarı oraya gittiğini, ancak Osman Beygilin sokağının köşesine varınca fark etti. Panik halinde kaçtı, plaja dönüp kalabalığa karıştı. Kendini yeniden güvende hissetti. Fakat aklı oradaydı, her zamanki gibi tenha, sakin, sessiz o sokakta, tertemiz asfaltta, için için nefret ettiği ve bunca kanın lekeleyemediği o vücutta. Bununla birlikte bu tenhalık ve sessizlik sürpriz olmuştu. Osman Bey’in villasının önünde, birikmiş kalabalık, polis kordonu, bağrışmalar, dehşet, telaş beklediğini şimdi anlıyordu. Oysa sokak olsun, binalar olsun, öyle bir sükûta gömülüydü ki uzaktaki uğultu bile onu bozamıyordu. Arkadaşlarıyla birlikte iskeleden o tarafa doğru gelen Erol’u görünce, sokağın halini doğal buldu. Demek henüz eve dönen olmamıştı. Sandviççinin önünde biriken kalabalığı siper ederek Erol’u izledi. Yanlarında kız yoktu. Oysa sandalda kız görmüştü. Altı oğlandılar. Hepsini tanırdı. Grup ayaküstü bir konuşmadan sonra gazinoya girince ferahladı. Birdenbire birkaç hemşerisiyle kol kola Hurşit’i görünce telaşla oradan ayrıldı. Köyden uzaklaşmalıydı. Ama yapamıyordu. Yaptığı işi görmek istiyordu. Ne olursa olsun, bir kere görmek. Bu defa kararlı adımlarla girdi sokağa. Çatlayacakmış gibi çarpan kalbine, yine titreyen dizlerine, vücudunu perişan eden dermansızlığa kulak asmadı. Gün ışığı sönmeye başlamıştı. Pencereler ağır ağır kararıyordu. Bakışını yıldırım hızıyla villanın cephesine çevirip çılgınca bir heyecana kapıldı. Geniş çıplak camlardan bir tek şey gördü: aydınlık bir duvar fonu üzerinde kristal avizeyi. Geçti. Gülgün’ün, kanlar içinde kalkıp, olanları anlatmak üzere karakola gittiğini düşündü. Sokaktan kaçmak için farkına varmadan adımlarını hızlandırdı ve Yeranik’in bahçe kapısının dibindeki telaş dikkatini çekmedi. Misafirler yolcuydu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Naime Özeren - 23 Nisan

Megalodon Köpek Balığı Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhabalar Bugün sizlere Megalodon hakkında bilgi vereceğim.

Bir Yaprak Sarması Meselesi