Ana içeriğe atla

Virginia Woolf - Granit ve Gökkuşağı Kitap Alıntısı

Öğrenmeyi seven adam ile okumayı seven adam arasındaki eski karmaşayı ortadan kaldırmakla ve her ikisi arasında herhangi bir bağlantı olmadığına işaret etmekle başlayalım. Bilgili adam bunu kalpten isteyerek kitapları bir gerçek kırıntısı keşfetmek için araştıran sabit, konsantre olmuş, yalnız ve şevkli kimsedir. Eğer okuma arzusu daha fazla galip gelirse, kazanımları gitgide azalır ve parmakları arasında yok olur. Diğer yandan iyi bir okuyucu, öncelikle öğrenme isteğini kontrol etmelidir; eğer bilgi ona iyice yapışırsa, bunu devam ettirmek için gayret edip sistemli bir şekilde okumaya başlayarak bir uzman ya da yetkili bir kişi olması, bizlerin sadece ve yalnızca okuma isteği olarak gördüğümüz insancıl isteği öldürebilir. Buna rağmen, okumaya düşkün kimsenin işine gelen ve kendi adına gülümsemesine olanak sağlayan bir resmi rahatlıkla anımsayabiliriz. Kurgular arasında kaybolmuş, ocaktan demliği kaldıramayan, kızarmadan bir hanımefendiyle konuşamayan, günlük gelişmelerden habersiz robdöşambrı içinde soluk ve ince bir figür tasavvur ederiz. Ancak yine aynı figür, günün büyük kısmını ikinci el kitap satıcılarının karanlık köşelerinde harcayan ve bu satıcıların kataloglarını iyi bilen -kendi darmadağınık sadeliği içerisinde hiç kuşkusuz ki hoş bir karakter-ama dikkatimizi yönelttiğimiz diğer karaktere hiç benzemeyen bir figürdür. Gerçek okuyucu aslında gençtir. Oldukça meraklı, fikir sahibi, açık görüşlü ve iletişim becerisi olan bir kişidir; bu kişi için okumak, kuytu köşelerde çalışmak yerine açık havada yapılan canlı bir egzersizdir. Anayolda yorgun argın yürür; atmosferin nefes alınamayacak kadar inceldiği noktaya kadar tepeler üzerinde daha da yükseklere tırmanır; onun için okumak hiç de sabit bir eylem değildir. Genel ifadelerin haricinde, okumanın en iyi zamanının on sekiz ve yirmi dört yaşları arası olduğunu birçok gerçek kanıtlar. O yaşlarda okunan kitapların listesi, daha yaşlı okuyucunun kalbini kederle doldurur. Sorun sadece çok kitap okumak değil, okunması gereken birçok kitap olmasıdır. Hafızamızı tazelemek gerekirse, hepimizin bir zamanlar sahip olduğu ve kullanmayı çok istediğimiz şu eski defterlerden birini alalım. Sayfaların çoğunun boş olduğu doğrudur; ancak en başlarda dikkat çekici bir şekilde okunaklı bir el yazısıyla doldurulmuş birkaç sayfa buluruz. Defterin bir yerinde, büyük yazarların isimlerini meziyetlerine göre sıralamışızdır; diğerinde klasiklerden güzel pasajlar alıntılamışızdır, başka bir yerde okunacak kitapların listesi vardır; en ilginci ise, okuyucunun kırmızı bir mürekkeple altını çizdiği gençlik kibrini doğruladığı üzere o zamana kadar okunan kitapların bir listesi vardır. Yirmi yaşında bir okuyucunun geçmiş ocak aylarından birinde okuduğu kitapların, büyük ihtimalle bu kitaplar ilk kez okunmuştur, listesini alıntılıyoruz. 1. Rhoda Fleming, 2. The Shaving of Shagpot, 3. Tom jones, 4. The Laodicean, 5. Dewey's Psychology, 6. The Booh of job, 7. Webbe’s Discourse of Poesie, 8. The Duchess of Malfi, 9. The Revenger's Tragedy. Bu tür listelerde olduğu gibi aylar ayları kovalarken birdenbire liste haziran ayında kalır. Okuyucunun geçen aylarını dikkatle izlersek, okumaktan başka hiçbir şey yapmadığını anlarız. Elizabeth Dönemi edebiyatının neredeyse tamamını, Webster’dan, Browning’den, Shelley’den, Spenser’dan ve Cangreve’den oldukça fazla eser okumuştur. Peacock’u baştan sona bitirmiştir; Jane Austen’in çoğu romanını iki ya da üç kez okumuştur. Meredith’in ve lbsen’in tüm eserlerini, Bernard Shaw’un eserlerinden birkaçını okumuştur. Okumakla geçirmediği zamanını, sabahlara kadar yapılan Antik Yunanlıların modernlerle, romantizmin realizmle, Racine’in Shakespeare ile karşılaştırıldığı birtakım etkileyici tartışmalar yaparak geçirdiği tamamen doğrudur. Eski listeler bizi gülümsetmeye ve iç çektirmeye yarar; ancak bu okuma çılgınlığına neden olan ruh halini anımsatmasını nasıl da isteriz. Neyse ki bu okuyucu bir dahi değilmiş ve biraz uğraşarak en azından bu okuma çılgınlığına kapıldığımız zamanları çoğumuz hatırlarız. Çocukken erişilmez olması gereken bir raftan yürüterek okuduğumuz kitaplarda, ev ahalisi uyurken sessiz toprakların üzerine doğan günün çalınmış bir görünümü gibi bazı gerçek dışılıklar ve korkunçluklar vardır. Perdelerin arasından bakarken, tüm yaşamımız boyunca belki de hatırlayacak olmamıza rağmen -zira çocukların gelecekle ilgili garip bir önsezisi vardır, zar zor farkına vardığımız, belli belirsiz ağaçların garip şekillerini görürüz. Yukarıdaki listenin bir örneği olduğu daha sonraki yaşlardaki okumalar ise başka bir konudur. Belki de ilk kez, tüm kısıtlamalar ortadan kalkmıştır; ne istersek okuyabiliriz, kütüphaneler kapılarını bize sonuna kadar açmıştır; en iyisi ise kendilerini bizimle aynı durumda bulan arkadaşlarımızın olmasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Yeni Bir Yıla Merhaba Derken....

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Naime Özeren - 23 Nisan

Bir Yaprak Sarması Meselesi