Ana içeriğe atla

J. L. Carr - Taşrada Bir Ay Kitap Alıntısı

Orada kaldığım haftalar boyunca yalnızca iki geceyi kötü geçirdim. İlkinde, rüyamda kulenin devrildiğini gördüm. İkincisindeyse mitralyözle üzerime mermi yağdırılıyordu ve kaçabileceğim herhangi bir siper çukuru da yoktu; çamurda sürüne sürüne sefil bir ölüme doğru ilerlerken uyandım. Çığlıklarım gece hayvanlarının seslerine karışmıştı. Doğrusu istenirse, çok sonraları ve tümüyle başka bir nedenden uykusuz bir gece daha geçirecektim. Her neyse, ilk sabahımda battaniyeme sarındım ve çan ipine değmemeye dikkat ederek güney penceresine yöneldim. Gece yağmurun içeri girmesini önlemek üzere astığım pardösümü aldım. Ağırlığımı taşıyacak sağlamlıkta, basit bir tirizle ayrılan, sade, iki göz bir pencereydi; elbette vitraylanmamıştı. Yağmur dinmiş, mezarlıktaki çimenlerin üzerini çiy kaplamıştı; incecik örümcek ağları esen yelle havada salınırken, penceremden görebildiğim dişbudak ağaçlarından birinde ötmekte olan ardıç kuşuna kulak kabarttım. Ağaçların ardında, istasyondan yürürken gördüğüm çayır (dere kenarına kurulmuş tentipi bir çadırla birlikte) uzanıyordu. Ve devamında tarlalar tepelerin koyu yeşil eteklerine doğru uzayıp gidiyordu. Gün ağrırken, engin ve büyüleyici manzara görkemini kuşanmakla meşguldü. Ziyadesiyle tatmin olmuş bir şekilde gözlerimi yeniden içeri çevirdim. Çay, margarin, kakao, pirinç ve bir somun ekmekten oluşan erzak çantamı boşaltırken, gıdaların havayla temasını önlemek için kapaklarını sıkı sıkıya kapatacağım birkaç kavanoz aşırmam gerek diye düşündüm. Metle sobayı tutuşturduktan sonra birkaç dilim domuz pastırması kızartıp irice bir sandviç hazırladım. Bir kalasın üzerine oturup sırtımı duvara, yüzümü pencereye vermekle gönendim; devasa deniz canlılarının sırtını andıran tepeleri, her iki yandan vadiye inen sık ve koyu ormanı oturduğum yerden görebiliyordum. 
Derken, Tanrı şahidim olsun ki, daha ilk sabahımda, ilk sabahımın ilk dakikalarında bu yabancı kuzey taşrasının insanı kucaklayan bir yöre olduğunu hissettim; asıl zor kısmı geride bıraktığımı ve ilk yapraklar yere düşene kadar yakmaya devam edecek olan o sarı sıcak 1920 yazının lütufkâr bir mevsim, kutlu bir dönem olacağını hissettim.
Kendi kendime söz verdim: İşim ne kadar sürerse sürsün dert etmeyecektim. Temmuzun kalan günleri, ağustos, eylül, hatta ekime kadar sürebilirdi. Ne gam! Mutlu mesut, sade bir hayat sürecektim; ihtiyaçlarım gaz yağı, ekmek ve sebzeyle sınırlı olacaktı. Ve tabii biraz dana eti hiç fena olmazdı. Haftada bir, birkaç litre sütü de karşılayabilirdim sonuçta. Ama bu mevsimde uzun süre dayanmazdı süt, o yüzden bir buçuk litreyle yetinmeliydim; sütlü yulaf lapası fevkalade doyurucu bir öğündür ve günün ikinci öğünü olarak sadece tekrar ısıtmak yeterlidir. Dolayısıyla, kira gibi bir derdim de olmadığına göre, kaba hesapla on beş şilinle bir haftayı gönlümce geçirebilirdim; hatta belki on, bilemedin on iki şilinle. Özetle, ödemeyi kabul ettikleri yirmi beş pound, soğuk havalar beni Londra’daki kışlağıma sürene kadar haydi haydi yeter gibi duruyordu.
Sığınacak sakin bir liman bulmuştum ve bütün yaz boyunca işim gücüm, aklımı meşgul eden tek bir konu dahi olmaksızın, duvar resminin üzerindeki sıvayı kaldırmak olacaktı. Ve sonra, yepyeni bir başlangıç yapabilecektim belki de. Savaşın ve Vinny ile mektuplaşmalarımızın izleri silinecek, hayat bıraktığım yerden yeniden filizlenecekti.
İhtiyacım olan şey bu diye düşündüm: Yeni bir başlangıç.
Savaş zayiatından ibaret olmayacaktım artık.
Eh, nihayetinde umuttur bizi yaşatan.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Yeni Bir Yıla Merhaba Derken....

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Naime Özeren - 23 Nisan

Bir Yaprak Sarması Meselesi