Ana içeriğe atla

İrem Mumcu Röportajı

Merhabalar

Pazartesi günlerimizin vazgeçilmezi yazar röportajlarımızla bu haftayı açalım.
Bu soğuk kış günlerinde, bu haftaki konuğum Sevgili İrem Mumcu. Kendisiyle çok güzel bir sohbet yaptık. Sizleri de bu sıcacık sohbete bekliyoruz.

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, herkese mutlu, sağlıklı ve güzel bir hafta dilerim.

Hoşçakalın.

İrem Hanım öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim.

* Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Tabii. Ağustos 1993 doğumluyum. Karabük’te yaşıyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Yönetimi Lisans Bölümü mezunuyum. Yazmaktan, okumaktan, dizi/film izlemekten, voleybol oynamaktan ve sevdiğim insanlarla vakit geçirmekten keyif alıyorum. Sevgi, saygı ve dürüstlük benim için çok önemlidir. Bu üçü olduğunda karşımdaki insana tüm güzellikleri serebilirim. Kendimi övmesinden hiç hoşlanmam, övülmekten de hoşlanmam, sadece yaptığım bir işi takdir ettiklerinde mutlu olurum. En küçük şeylerden mutlu olabilen bir insanım. İyi bir insan olduğumu dile getirirler, karşımdaki insan bana iyi davranırsa ben ona çok daha iyi davranırım, ama tam tersi kötü davranırsa onun hak ettiği gibi en kötüsü olabilirim. Bazı zamanlar, burcumdan dolayı tam bir aslan olabiliyorum, ama genel de kediden farkımın olmadığını da söylemek istiyorum. Kısaca dediniz, ama ben konuşmaya başlayınca yine kendimi tutamadım, bu da diğer bir özelliğim, kusura bakmayın lütfen. :)

* Yazmaya ne zaman başladınız? 
Yazmaya, ilk bilgisayarım olduğu zaman başladım. Babamın arkadaşı vermişti, 12 yaşındaydım. Sonrasında internetim olduğunda Harry Potter serüveniyle yazma serüvenim başladı diyebilirim. 

* Kitap ya da genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir? 
Yazmaya başlamadan önce genelde kurguyu önceden belirlerim, evet. Neler olacak, nasıl ilerleyecek, şu karakterin durumu nereye varacak, kurguyu nasıl etkileyecek diye düşünürüm, ama yazmaya oturduğumda bazı bölümler doğaçlama ve olması gerektiği gibi gidiyor. Bazen farkında olmadan kurgu kendi kendini yazdırabiliyor, bazen de en küçük bir detayı dahi yazamayabiliyorsunuz. Tamamen ruh hali olduğunu düşünüyorum. 

* Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz? 
Kesinlikle devam ederim, bunu öylesine söylemiyorum gerçekten devam ederim. Yazmanın, çok garip bir duygu olduğunu düşünüyorum. Bir dünya oluşturmak, iyisiyle kötüsüyle o dünyayı ilerletmek, hareket ettirmek, hepsi sizin hayal gücünüzde, hepsi sizin parmaklarınızın ucunda, gerçekten, bazen düşündüğümde bunu gerçekleştiriyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Ayrıca, kimse okumasa bile şu şekilde düşünüldüğünde, yazdığınız eseri kendiniz okuyorsunuz. Bu yüzden sadece kendiniz için yazmalısınız, daha sonrasında güzel şeyler kendisini zaman içerisinde gösterecektir. Ben böyle inanıyorum. Bir ev, tek bir tuğla koymadan kendi kendine oluşmuyor öyle değil mi? :)

* İlk kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? 
Yazmaya hep devam ettim, ama aklımın ucundan hiçbir zaman kitap olacağı geçmedi. Neden bilmiyorum. Bir gün sosyal medyada, bir arkadaşımın kitabını bastırdığını gördüm, o anda her şey yerli yerine oturdu sanki. Bazı şeylerin zamanının geldiğini düşündüm. Ben neden yapmayayım diye bir soru oluştu zihnimde ve bir anda olaylar gelişmeye başladı. Uzun arayışımdan sonra Herdem Kitap yayınevini buldum ve mutluyum. 

* İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 
Evet, herkes aynı şeyi söyler, ama çoğu nasıl yazılacağını pek bilemez. Ben de, hala nasıl yazılacağını öğrenme aşamasındayım ve bu aşamanın bitmesini istemiyorum. Okudukça, yazdıkça yeni şeyler öğreniyorum ve bu hayatımın bir parçası olmaya devam ediyor. Ben, herkesin içerisinde bir yazar olduğunu düşünüyorum. Benim ailemde de hiç yok mesela, ama ben yazabiliyorum. Önemli olan, insanın kendisinin bunu keşfedebilmesi ve üzerinde yoğunlaşabilmesi diye düşünüyorum. Doğuştan gelen bir yetenek mi yoksa genetik mi bilmiyorum, sadece insanın kendi içerisinde o ışığı görmesi gerektiğine inanıyorum. 

* Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle, hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz? 
Yazma ortamım tamamen ruh halime bağlı. İnanın bana, yazmak istediğimde her an her yerde yazabiliyorum. Çoğu insan sadece odasında yazar, çoğu da kafelerde, ama ben yazmak istediğimde her yerde yazarım. Ruh halime bağlı dediğim de, müziklerle alakalı. Bazen müziksiz yazıyorum, bazen müzikle, hiç fark etmiyor. Diz üstü bilgisayarımla, Word aracılığıyla yazıyorum. Ayrıca yazma konusunda tek bir şartım var, o da, ben yazarken birinin beni izlemiyor olması. Eğer birisinin beni izlediğini hissedersem ne yazık ki odaklanma problemi çekiyorum ve yazarken çekiniyorum. Ayrıca çekinme konusuna değinmişken, yanımda yazdıklarımın sesli okunmasından da pek hoşlanmıyorum, azıcık utanıyorum. :’)

* Yazmak isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için tavsiyeleriniz var mı? 
Henüz bu tavsiyeleri verebilecek bir kişi olduğumu düşünmüyorum, ama arkadaşlarımın bana sordukları doğrultusunda cevap vermem gerekirse; herkesin söylediği, bildiği, ama asla uygulamadığı şey, gerçekten çok fazla okunması gerektiğine dair. İnsan ne kadar çok okursa, o kadar çok gelişiyor ve bu gelişme farkında olmadan oluyor. Zaman içerisinde gerçekten de oluyor. Ben bazen, yazarken, o an bu düşünce nereden aklıma geldi diye düşünüyorum ve sonradan fark ediyorum ki onu bir yerde okumuşum ve bir şekilde bilinçaltıma yerleşmiş, zamanı geldiğinde de uygun kelimelerle, olması gerektiği yere sığıvermiş. :)

* Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?
Kurgu olmayan bir şey yazabileceğimi pek sanmıyorum. Hayal gücü, bir şeyler yaratmak benim için her şey. Kurgu olmayan şeylerde ne yalan söyleyeyim, bazen biraz sıkılıyorum, yazabileceğimi de sanmıyorum. Onları akademisyenlere bırakmak lazım. :)

* Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimler?
Ben her yazarı beğeniyorum, her şeyi de okumaya çalışıyorum ve bir sürü var. Şuan aklıma gelenleri ve aynı zamanda okuduklarımı söylemem gerekirse; J.K. Rowling başta favorim diyebilirim. Bir Potterhead olarak Harry Potter benim her şeyim. Stephen King, her eseriyle efsane. Paulo Coelho, Stefan Zweig, Oscar Wilde, Franz Kafka, Dan Brown, Sabahattin Ali, Oğuz Atay, Akilah Azra Kohen. Daha birçok var, ama şuan aklıma gelenler bunlar. Bu saydıklarım gerçekten de benim hayatımı, bakış açımı değişten insanlar ve kitapları da kesinlikle muazzam, tekrar tekrar okunmalılar diye düşünüyorum. 

* En son hangi kitabı okudunuz?
Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna (Bu soru için zamanla gerçekten de çok güzel. :) 

* Yayımlanan tek kitabınız var. Bol okurlu olsun inşallah. Yine de yakında yeni kitap veya yeni projeler var mı? 
Yazmaya devam ediyorum. Evet, ilk kitabım Esinti’nin ikinci baskısı, yeni kapağıyla basıldı. Ayrıca bitirmiş olduğum 2 kitap dosyam var, bir tanesi seri olacak inşallah. Bu aralar yazmaya pek zamanım olmuyor, ama her zaman aklımda. Zaman içerisinde kitap sayfalarıyla buluşacağını düşünüyorum. 

* Asıl mesleğiniz nedir?
Asıl mesleğimin yazarlık olması hayalindeyim, ne zaman olur bilmiyorum, ama inşallah olur. :) Şuan ise özel bir şirkette yönetici asistanlığı yapıyorum. 

* Yazmak sizin için hayat boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Yazmayı asla bırakmayacağım. Allah izin verdiği sürece hep devam etmek istiyorum. Bir üstteki soruda da söylediğim gibi, ilerleyen zamanlarda yazarlığı hayatımın merkezi haline getirmeyi düşünüyorum, bakalım. :) 

* Günümüzde gençlerin sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda bir şey diyemiyorum, ben de bazen çok vakit geçirerek bir şeyler yapmadığım oluyor, ama kendi kendimi mümkün olduğunca kısıtlamaya çalışıyorum. Sosyal medyaya bakmak yerine okumak gibi, bir şeyler yazmak gibi daha güzel aktivitelere ayırabiliyorum. Sosyal medya bazen insanın psikolojisini bozabiliyor. Takip edilen insanların yaşadıkları hayatlar insanın gözünde fazla büyüyor ve onlara sahip olamayan kişiler ciddi problemler yaşayabiliyorlar. Bu yüzden, yeteri kadar bakılırsa daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Onun yerine sevdiğin insanla beraber olmak her şeyden çok daha keyifli. 

* Günümüz gençliğine üç tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Bir tavsiye verecek kadar yüceldiğimi düşünmüyorum, o yüzden sadece okuyun, okuyun, okuyun demek istiyorum. Güzel şeyler okuyun, illa bir günde bir kitap bitecek değil ya, günlük 20-25 sayfa okunsa dahi o günün ihtiyacı giderilebiliyor, yeter ki okumaya zaman yaratılsın. Keşke okumaya çok daha erken yaşta başlasaydım diye pişman olmadan da edemiyorum.

* Kitaplarınızda yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım ya da şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Evet oldu, hatta ikinci baskısında bunu telafi edebildim, en azından bunu yazmasaydım dediğim küçük kısımları silip değiştirdim. :)

* Yazmadığınız zaman ne yaparsınız?
Değişiyor. Bazen tüm gün okuyorum, bazen tüm gün bir şeyler izliyorum, bazen de tüm gün hiçbir şey yapmayarak sevdiklerimle vakit geçiriyorum. Tamamen ruh halime bağlı yaşıyorum. Gerçi, çalıştığım için bazen pek olmuyor, ama üstesinden geliyorum. :)

* Kitap fuarlarıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Kitap fuarlarını çok seviyorum, ama ne yazık ki zamanım olmadığı için ve fuarlara uzak bir yerde yaşadığım için gidemiyorum. İlk fuarıma üç sene önce kendi kitabımı imzalarken katılmıştım. 2016 yılında, benim içi gerçekten de özeldi. 

* Hayatınız boyunca yaşadığınız pişmanlık var mı?
Böyle ağır bir pişmanlığım yok Allah’a şükür. Yaşanılan bazı şeylerin olması gerektiği için yaşandığını düşünüyorum ve pişmanlıklarımın olmaması için yaşamaya çalışıyorum. Sadece bazen kendi ruhumda bazı şeylere karşı duvar ördüğümü ve oradan çıkmaya cesaret edemediğimi hissediyorum. Bu da bazı şeylere karşı beni çekingen yapıyor ve uzaklaştırıyor. Bu yüzden daha özgüvenli olmam gerektiğini düşünüyorum. İleride, yaşayamadığım bazı şeylere karşı pişman olmamak için. 

* En büyük korkunuz nedir?
En büyük korkum örümcekler… Düşünün, yazarken bile tüylerim diken diken oldu…

* Aşk sizce nedir? İlk görüşte aşk var mıdır?
Ah, bu soruyu bana sordunuz ya, şuan konuya nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Bence bunun yerine Esinti’yi tavsiye edebilirim. Çünkü benim için aşkı, kitabımda sayfalarca yazdım. Burada, bunu anlatmam çok uzun sürer, ama yine de kısa da olsa anlatacağım. İlk görüşte aşka kesinlikle inanıyorum. Birbirini tanıyan, birbirinin aynısı iki kalbin, doğru zamanda ve doğru yerde karşılaştıklarında, ne olursa olsun, birbirini tanıyacağını biliyorum. Bu, öyle garip bir duygu ki, bazen tarif etmesi çok zor oluyor, kelimeler anlamını yitiriyor, sadece hissediyorsunuz. Sizin için atan diğer bir kalbi, kendi kalbinizin üzerinde hissediyorsunuz. Garip, korkunç ve bir o kadar harika bir duygu. Aşkınızı bulduğunuzda, hayat, o zamandan sonra çok farklı akmaya başlıyor. Âşık olan insanların, doğa, evren ve hissettikleri hakkında kesinlikle yalan söylemediğini düşünüyorum. Bazı insanların o güzel satırları, bilerek yazdığını düşünüyorum. Önceden olan sıradan şeyler, âşık olduğunuzda, o aynı şey olsa da, size artık sıradan gelmiyor, çok daha anlamlı ve güzel gelmeye başlıyor. Bilmiyorum, güzel bir duygu. Yeni yıl dileği olarak da belirtmem gerekirse eğer, hazır 2020’ye az kaldı. Herkesin, aşkı ve sevgiyi güzel bir şekilde tatmasını diliyorum buradan. :)

* Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Herkese iyi, güzel ve anlayışlı davranmaya özen gösteriyorum. Şimdiye kadar kimseyle bir münasebetim olmadı, okurlarımı da aşırı seviyorum. 

* Ulaşamadığınız biri ile sohbet etme şansınız olsaydı bu kim olurdu? Neden?
Ulaşamadığım biri var, teyzem; vefat etti… Şansım olsaydı eğer, o gittiğinden beri yaşadığım iyi kötü her şeyi anlatırdım, ona daha çok sarılırdım, onu daha çok sevdiğimi söylerdim. Bazen, ona yeterince sevgi veremediğimi düşünüyorum. Keşke zamanında daha fazlasını verebilseydim… Ama işte hayat, insanı zamanla olgunlaştırıyor. 

* Hayatta en çok kıymet verdiğiniz kişi?
Hayatta en çok kıymet verdiğim tek bir kişi yok. Sevdiğim herkese, elimden geldiğince çok değer vermeye çalışırım.  

* Son olarak eklemek istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Çok güzel bir sohbetti, çok teşekkür ederim. Cevaplarken keyifle cevapladım. Size de ayrıca teşekkür etmek istiyorum Beyda Hanım, beni, bu güzel sorulara cevaplamayı uygun gördüğünüz için. Elimden geldiğince güzel ve içten cevaplamaya çalıştım. Ne denir; sürçü lisan ettiysek affola. :) Okurlarıma sadece teşekkür ederim, elimden başka hiçbir şey gelmez. Hayal gücüme dâhil oldukları için, güzel yorumları ve tavsiyeleri için çok teşekkür ederim, sizler olmasaydınız burada olamazdım.

İrem Hanım keyifli bir sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim. Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık, okurunuz bol olsun.

Yorumlar

  1. Çok güzel ve samimi bir röportaj olmuş. Okuması çok keyifliydi. Emeklerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Çok genç bir yazar arkadaşımız.Yolu açık olsun.
    Örümcek korkusunu da isterse yenebiliriz,zor değil yani :)

    YanıtlaSil
  3. Yazarımız çok gençmiş. :) Başarılar diliyorum kendisine. ^-^

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Kul Plan Yaparken, Kader Gülermiş!... 1. Bölüm

 

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Naime Özeren - 23 Nisan

Piyasalarda Bugün: 26 Nisan 2024

 

Radyo Tiyatrosu - Kaplumbağa Sever misiniz?

 

Megalodon Köpek Balığı Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhabalar Bugün sizlere Megalodon hakkında bilgi vereceğim.

Bedelli Sermaye Artırımı Nedir?

 

Bir Yaprak Sarması Meselesi