Selvi Atıcı - Sen

Merhabalar

Selvi Atıcı'nın ilk okuduğum kitabından sonra tüm kitaplarını tek tek almıştım.

Ancak okumam zaman aldı. Bu yıl tüm kitaplarını okuyup bitirme derdindeyim. Kitaplar bekledikçe yazarlara ve kitaplara haksızlık ama kendimi durduramayıp yinede hep yenilerini alıyorum. Engellenemez bir hastalık gibi. Neyse gelelim Sen kitabına.

Süheyla babasının vefatından sonra hayata annesi ve kardeşi ile tutunmuş biridir. Açtığı dövüş sanatları okulunda sözde nişanlısından da kazık yedikten sonra tam toparlanacakken kardeşinin ölüm haberiyle yıkılır. Polis dahil herkes Umur'un intihar ettiğine inanırken, Süheyla asla inanmaz. Bazı bulduğu deliller ile kendisini İstanbul'da Umur'un katillerini ararken bulur. Kardeşinin katillerini ararken hayatını da devam ettirebilmek için annesinin bir tanıdığının moda evinde çalışmaya başlar. Timuçin Bey Süheyla'ya yardımcı olurken aniden rahatsızlanınca ertesi günkü randevularına Süheyla bakmak zorunda kalır. 

Demir Mızrak. Bir davette giyeceği elbisenin provasına gittiğinde görmesi gereken kişinin yerinde tüy yumağı, kabarık saçlı, gözlüklü ve aşırı sinir bozucu bir Süheyla bulmayı beklemiyordu. Hele onun cüzdanında Süheyla'nın ne işi vardı? Demir'in Süheyla ile görünen o ki, çok işi vardı.

Öncelikle şunu söyleyeyim; şu ana kadar okuduğunuz tüm kadın karakterler bir yana Süheyla bir yana. Süheyla tek başına bir orduya yeter. Öyle mızmız bir kadın değil. Hatta şu ana kadar okuduğum en sert kadın karakter. Elinde muşta ile dolanıyor o derece yani. Demir'in canına okudu. Hatta Demir'in abisi Çelik'in bile canına okudu. O derece sağlam. Zaten dövüş sanatları ustası. Daha ne olsun. 

Kitapta Süheyla'yı sevdiğim kadar Demir'i de çok sevdim. Süheyla'ya ve kendi geçmişine rağmen yine de vazgeçmedi. Sonuna kadar aşkının peşinden gitti. Hele ki bu kadar uyumsuz bir çift olmalarına rağmen yine de her an Süheyla'nın yanındaydı. 

Çelik'i ise her an boğabilirdim. Bir insan nasıl bu kadar sinir bozucu olabilir. Hoş kitabın sonuna doğru kendisiyle bir miktar anlaşmış olabilirim. Ama azıcık. 

Süheyla'nın son ana kadar kardeşinin katillerinin peşinden gitmesine, Demir ve Çelik Mızrak kardeşlere kafa tutmasına bayıldım. Kafasına ne koyduysa uygulamakta kararlıydı ve bunu da çok güzel şekilde gösterdi. Kitabı son ana kadar elimden bırakamadım. Kimi yerlerde ikilinin diyalogları fazlasıyla komikti. Hele Süheyla'nın Demir'e yaptıkları. Kitapta son ana kadar aksiyon da hiç düşmedi. Hele kitabın sonundaki katil beklemediğim biri çıkınca ve nedenini öğrenince "Yok artık!..." dedim.

Selvi Atıcı kitaplarını seviyorum ve ne yazsa okurum dediğim yazarlardan. Ağdalı dili yok. Son ana kadar heyecan düşmüyor. Tavsiye ederim. Biz kitabında sevgili Çelik Mızrak efendi bakalım nasıl bir hikaye ile karşımıza çıkacak?

Yeni yazılarımda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın. Aşkla ve kitapla geçen günleriniz olsun.

Hoşçakalın.

Tanıtım Bülteninden

Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarlarda Süheyla isminde bir prenses yaşarmış. Bu prensesin en çok sevdiği şey ailesiymiş. Ancak bir gün Demir diye biri, pervasız gülüşünün ardına sakladığı çelik gibi iradesiyle kalbine sızmayı başarmış ve Süheyla’ya başka birini de sevebileceğini öğretmiş. Süheyla, Demir’i hoş geldin diyerek kabul etmiş hayatına ve birlikte geçirecekleri mutlu bir gelecek hayali kurmaya başlamış.

Eğer bu bir masal olsaydı, Süheyla’nın hikâyesi aynen böyle olurdu. Ama bu bir masal değildi. Bu, ailesini çok seven ve kardeşinin intikamı için her şeyi göz almış bir kadınla, kendi kefaretini ödemeye çalışan bir adamın hikâyesiydi.

Önünde hiçbir şeyin duramadığı bir hikâyeydi. Aşkın bile…

Basım Yılı : 2016

Sayfa Sayısı : 446

Nemesis Yayınları