Ana içeriğe atla

Sevim Burak - Yanık Saraylar Kitap Alıntısı

Pencere 
İki gündür karşı apartmandaki kadının intihar etmesini bekliyorum.

Belki de etmez;
Ne düşündüğünü bilmiyorum onun.
Gizli kapaklı bir amacı olabilir.
İki gün oldu tam.
Bir pencere bitince öbürküne geçiyorum, pencere önlerinde durmaktan bir vazgeçsem kurtulacağım. Bütün pencereleri dolaşıyorum;
Kadın da o yüksek terasta çabuk, kaygan adımlarla yürüyor.
Terasın tehlikeli uçlarına gidiyor.
Duvara çıkıp ipleri, çamaşırları geriyor.
Gene de güvenim yok. "Benim kendisini penceremden gözetlediğimi bildiği için bu oyuna mahsus kalktı," diye geçiriyorum kafamdan.
Sık sık yarı belinden tramvay caddesine sarkıp aşağıya bakıyor, iki kez art arda "hayır" gibisine başını geri sallıyor.
Bundan onun ölmek istemediği anlamını çıkarıyorum.
Gene de kesin değil.
Yıllardır umutlanmadım.
Yeni bir anı defterime başlarmışçasına ara sıra başımı kaldırıp kadına bakıyorum.
O da bana bakıyor.
İçimden geçeni okuyor.
Bu yüzden kırık bana.
Çok kaygılı.
İkimiz de iyi değiliz.

Kendini kaldırıp atmak için ufak bir işaretçik bekliyor benden; benim elimden çıkmış bir insanmışçasına istediklerimi yapıyor,
buna karşılık onun ölümünü göreyim istiyor. Oysa, kırmızı güllü perdemin ardında, hiçbir şeyi yönetmiyorum, içimden kadının işine karışmak gelmiyor.
Önlemek, kurtarmak istemiyorum...

Ne görebilirsem - ne alabilirsem - YAŞAMINDAN - yetiniyorum bununla; beni görmemesi için perdemin ortasına küçücük bir delik açıp O'nu gözetliyorum. Ayağının biri baştan başa beyaz sargılı; sargının birden al bir renge gireceğini düşünüyorum. Cesedinin pat diye tramvay caddesine düştüğünü - bütün caddeyi kaplayıp aştığını - gelen geçeni durdurttuğunu - sihirli bir iki saniyede cesedin kutsallaşıp büyüdüğünü - her şeyin değişip mutlu bir sona bağlandığını - düşünüyorum.
O da aynı şeyleri düşünüyor.
Tramvay caddesine bakıp gülümsüyor. 

Bu gülümseme, ağzının çevresinde yumuşayıp dağılıyor; içine çevrik bir gülümsemenin bu denli büyüyebileceğini görüyorum ilk kez. İnsanın kendi ölümünü düşündüğü zaman böyle gülebileceğini -kadının da yerde uzanıp yatan kendi ölüsüne sevgi gösterdiğini- kuruyorum. Kendisini terastan ya da pencereden aşağıya atmasında hiçbir sakınca görmüyorum. Tam tersine, bu bana gerçek bir davranışmış gibi geliyor. Birazdan başını kolunu koparıp dostlarına: Bilemediniz, bakın, neyim ben diyecek... Saklı kapalı yerlerini açarak başına toplanıp kendisini izleyenlere -yüz, el, diz- parçalarını kösnüyle titretecek can çekişirken. Bu anlamda bir açıklamaya koşacak herkes, birkaç dakika dayanabilecekler, unutamayacaklar bir daha da... 

Tramvay caddesinden bomboş geçip giden otobüslere başka bir gözle bakıyorum, bomboş geçip gidiyorlar, boşken dolaşmalarının bir nedeni olmalı diye kurmaya başlıyorum. Onların önüne tanıdıklarımı çıkarıp koyuyorum bir bir -hiç tanımadığım bir adamı itiyorum otobüsün önüne- ayak bileklerine kadar inen siyah paltosuyla bir sağa bir sola bakıyor -boyu uzayıp kısalıyor- sonra berberden yeni çıkmış koyun başlı bir kadını -keçi, inek, tilki başlı bir sürü insanı itiyorum otobüslerin önüne- hepsi de şaşırıyorlar, yapmacıklaşıyorlar; düşünmemişler böyle bir son kendilerine besbelli... Binlerce ayak olup kaçıyorlar. Kedi ayakları, tavşan ayakları, horoz ayakları, kendi ayaklarım... 

Beyaz sargılı bir bacak görüyorum sonunda, dizine dek kapalı. Sargıların açılıp çözülüvereceğini, altından bunca aradığım bir gerçeği göstereceğinden kuşkulanıyorum. İyileşmemiş bir yaradaki titrek pembe etler, birleşmemiş kemikler bütünlüğümü sarsıyor, kendi vücudumun her parçasında kemiklerimin ayrı ayrı gelip bana dayandıklarını ve sağlam bir düzen kurduklarını düşünüyorum. 

Kadın bu bacakla terasın duvarına çıkıp yürümeye başlıyor, adımlarını attığı noktadan duvarın bitimine dek olan yol epeyce uzun görünüyor bana. Bir şeyin olup bitmesinden önce hep böyle uzadığını, yavaşladığını düşünüyorum.
Birini kaldırıyor ayağının.
Bir taş düşecek aşağıya.
Kadınla ilgisi yok.
Önemsiz bir iş yaparmış gibi atacak kadın kendini aşağıya.
Tek ayağının üstünde sallanıyor.
Bu sıra beklenmedik biri -kocaman urunu taşıyan bir adam geliyor sokağın başından- koşarak yetişiyor giriyor son dakikaya - bugünkü günde bu kadar hepsi diyorum, "ağır ve yabancı kişiler olacak yarınkiler."
Kadın kollarını açıyor uçmak istermişçesine
Sol gözünü görüyorum. 

Tam perdedeki deliğin yuvarlağı kadar "Bu işi sen yapsan nasıl olur," diyor. Düşmancasına bakıyor. "Ya cayarsa diyorum atlamaktan? Ya düş ise diyorum, kurduğum bunca şeyler, düzenliğim bozulur yıkılırım."
Kadın gururla pencereme bakıp, "Ben varım," diyor.
Sargılı bacağının üstünde hopluyor.
Geri çekilip tos vuracakmış gibi pencereme koşuyor, alay ediyor benimle, ayaklarının bastığı duvarın çökmesini diliyorum. Büyük bir güç gösteriyor duvar kadının ayaklarını tutmak için.

Yorumlar

  1. gozleme dayalı içerik gördüm.. okumalıyım..teşekkürler editor

    YanıtlaSil
  2. listeme ekliyeyim mi tam bilemedim sıkılırım gibi geldi emin olamadım....

    YanıtlaSil
  3. ne tür bir öykü çıkartamadım?🤔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul;
      Okumadım ama anladığım kadarıyla karamsarlık var fakat bakış açısını da değiştiriyor gibi.

      Sil
  4. O dikizci kadın var ya tam bir psikopat bence kendi intihar etmek istiyor yanına yoldaş arıyor gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sessiz Haykırış;
      Sesli güldüm. Çok yaşayın :)

      Sil
    2. siz de öyle ama sırf o kadının ruh halini merak ettiğim için bile okurum saygılar.

      Sil
    3. Bende bazen bu durumlar cinayet romanı okurken oluyor. Aklım kayıyor. Sen öldürdün pislik, başkasının üstüne atıyorsun değil mi diye kendi kendime söyleniyorum. Sonrasında Beyda sakinnnn diyorum. Sonunu bekle. Sonra kadını ya da erkeği gömersin diyorum :)

      Sil
    4. Bende çok yorumlar yapıyorum ama bazen hiç ummadığın biri saçma sapan sebeplerden öldürmüş olabiliyor .

      Sil
  5. sevim burak. çok severim. bütün kitaplarını okudum yaa. bir de, öyle güzel bir kadın ki, gençken, tam artist :) leyla erbil, tezer özlü, en iyilerden ooo :) çok denişik yazıyooo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep;
      Okumadım ama okumak isterim. Diğer yazdıklarını da aynı şekilde okuyacağım inşallah :)

      Sil
  6. Faydalı yazılar için çok teşekkürler. Çok verimli çalışıyorsunuz.

    YanıtlaSil
  7. Okumalıyım diye düşündürttü beni.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aşkın Nur Karataş - Karga

 

Nerede O Eski Kartpostallar?

Merhabalar Çocukluğumda yeni bir yılın gelmesini en çok kartpostal atabilmek adına severdim.

Böbrek Ağrısı

Merhabalar Son günlerde maalesef bloğumla çok fazla ilgilenemedim.

52 Yazar 52 Kitap Okuma Etkinliği

Merhabalar 2018 yılında okuma hedeflerimi maalesef ki gerçekleştirememiştim.

Gebze Center 9.Kitap Fuarı 19 - 28 Ocak 2019

Merhabalar Sizleri bu sıra kitap fuarı haberleriyle boğmaya karar verdim.

Çista Yasrebi - Postacının Hikayesi Kitap Alıntısı

“Babacığım bir şey sorabilir miyim sana? Sen aşık oldun mu?”

Cem Şahin Röportajı

Merhabalar "Kasımda Aşk Başkadır" derler ama bence kasımda röportajda başkadır.

Seksenli Ve Doksanlı Yıllarda Genç Kız Olmak

Merhabalar 80'li ve 90'lı yıllara yaşamış bir çocuk olarak sizlere çok güzel bir yazı paylaşmak istedim.

2019 Ekim Ayında Okuduklarım

Merhabalar Kasım ayı geldi.