Merhabalar
Günün adı Pazartesi olmuşsa demek ki röportaj vardır ve bugün röportajın yine çok keyif aldığım bir yazarla karşınızdayım. Sevgili Fazile Aşar Aydınalp. Buyurun o zaman röportajımıza. Herkese keyifli okumalar.
Fazile Hanım öncelikle bloğuma hoşgeldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden
teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza
geçelim.
* Kısaca kendinizden
bahseder misiniz?
Ben Fazile Aşar Aydınalp. Âzâde ve Heyhat kitaplarının yazarı ve Mardinsöz Gazetesi köşe yazarıyım. 1989 yılı
Mardin/Merkez doğumluyum. AÖF Türk Dili Ve Edebiyatı öğrencisiyim. Evli ve iki
çocuk annesiyim.
* Yazmaya
ne zaman başladınız?
Kendimi bildim bileli konuşmaktan çok yazmayı tercih ediyorum.
Kendi kendime karaladığım şiirlerin ve tuttuğum günlüklerin bir gün bana yol
olup kitap yazmaya kadar ilerleteceğini düşünmemiştim doğrusu.
* Kitap
yada genel olarak yazma konusunu nasıl seçiyorsunuz? Etkileşim var mı? Yoksa
tamamen tesadüf mü? Yani kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay
örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?
Yazacaklarım beni seçiyor desem daha yerinde bir anlatım olur
sanırım. Hayat, her gün bize faklı şeyler yaşatıyor, duygularımız da bu yönde
şekilleniyor tabii. Yaşanılan her an, her olay ve edinilen her tecrübe size
bir şeyler katıyor ve artarak ilerliyorsunuz. Sizi etkileyen, geliştiren,
yenileştiren ve ferasetinize farklı ışıklar yaktıran tüm bu olay ve duyguları
paylaşma gereği duyuyorsunuz. Bu noktadan sonra bunları kitaplaştırmak için de
devreye kurgu giriyor. Yazdıkça şekilleniyor bir şeyler ve kitap da bu şekilde
meydana geliyor.
*
Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazmaya devam eder miydiniz?
Kesinlikle yazmaya devam ederdim. Çünkü yazmak; duygumla,
düşüncemle, hayata bakış açımla, inandıklarımla, avunduklarım ve
savunduklarımla buradayım demektir. İnsan; sevilmekten ziyâde anlaşılmak
isteyen bir varlıktır.
* İlk
kitabınızı çıkarmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Nisan 2016' da Âzâde kitabını kaleme
almaya başladım. Açıkçası yıllar sürer ve bitiremem diye korkuyordum. Ama öyle
inanılmaz gelişti ki öyle zannediyorum kırk beş gün gibi kısa bir sürede bitti.
Ondan yaklaşık bir dört veya beş ay sonra, kitabın finali ile ilgili bir kaç
değişiklik yaptıktan sonra basıma gönderdim.
*
İnsanların çoğu "hayatımı yazsam roman olur" der. Sizce herkes kitap
yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?
Herkesin olmasa da insanlığın yüzde
yetmiş beş'inin hayatı roman olur kanaatimce. Fakat herkes kitap yazabilir mi? bilemiyorum. Ama istenirse de başarılabileceği kanaatindeyim.
* Yazma
ritüelinizden bahseder misiniz? Mesela hangi ortamda, hangi metaryallerle,
hangi müzikle ve nasıl bir coğrafya da yazmayı tercih edersiniz?
Ben hiç oturup ne yazsam acaba diye düşünmedim. Bazen bir
müzik dinlerken, şiir okurken, film izlerden, yolda yürürken, ya da gece yalnız
otururken bir anda nasıl olduğunu nereden geldiğini anlamadığım cümleler
dökülüyor içime ve öyle yazıyorum. Sanırım buna ilhâm deniyor.
* Yazmak
isteyen ancak nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için
tavsiyeleriniz var mı?
Yazmak kendini ifade etme biçimidir. Bir
insan yazmayı düşünüyorsa işe kendini tanımakla başlamalı. Kendi ruhunu
tanımalı, varoluş sebebini ve ne istediğini bilmeli, kitap okumalı ve müzik
dinlemeli diye düşünüyorum.
* En son hangi kitabı
okudunuz?
Son okuduğum kitap.İskender Pala; Babilde Ölüm İstanbulda Aşk.
* Yayımlanan iki kitabınız
var. Son kitabınız çıkalı da çok uzun bir zaman olmamış ama yeni kitap veya
yeni projeler var mı?
Evet üçüncü kitabın taslağını oluşturdum bile. Fakat ne zaman
biter ve ne zaman basıma veririm bilmiyorum. Bunu zaman gösterecek.
* Asıl mesleğiniz nedir?
Ben lise mezunuyum. Şu anda AÖF Türk Dili
Ve Edebiyatı öğrencisiyim. Tıbbi dökümantasyon ve sekreterlik, aile
eğitimi, bilgisayar işletmenliği, toprak analiz laboratuvarı yardımcı teknik
elemanlığı, çay ve temizlik elemanı, Avukat asistanlığı da dahil aklınıza
gelebilecek her türden işte çalıştım. Yazarlık dışında net bir mesleğim yok
sanırım. Ve galiba okulu bitirip öğretmen olacağım güne kadar da olmayacak.
* Yazmak sizin için hayat
boyu sürecek serüven mi? Yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?
Yazmak; nefes almak gibi bir şey benim için. Her yazdığım
şeyi kitaplaştırabilir miyim bilmiyorum? Fakat şundan eminim ki son nefesimi
verene kadar yazmaktan, duygularımı, hayallerimi, hayata bakış açımı, yaşayış
amacımı ve kalbimi yazmaktan vazgeçmeyeceğim.
* Günümüzde gençlerin
sosyal medya sitelerinde çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ailelerin ihmali diye düşünüyorum. Gençlerin sosyal medya sitelerinde
çok vakit geçirmesi, hazır düşünceleri kabul, düşünme ve mukayese yetisini kaybetme, sosyal ve ruhsal anlamda ciddi hasar ve gerilemeye sebep olur. Hatta
kendi varlığının dahi dünyaya gönderilme sebebini unutturacak kadar zarar verir.
Bilinçli kullanım ve eğitim şart.
* Günümüz gençliğine üç
tavsiye verecek olsaydınız bunlar ne olurdu?
Yaratılış sebeplerini araştırsınlar. Her düşünce ve öneriyi kabul etmesinler. Okusunlar ve en önemlisi adil olsunlar.
* Kitaplarınızda
yayımlandıktan sonra şunu yazsaydım yada şunu yazmasaydım dediğiniz oldu mu?
Hayır olmadı, fakat Heyhat kitabını
yolladıktan son yazdığım yeni şiirleri ekleyemediğim için üzüldüm biraz.
* Yazmadığınız zaman ne
yaparsınız?
Yazmadığım zamanlarda kitap okurum. Yapılması gereken işleri yaparım. Çocuklarıma evime vakit ayırırım. Müzik
dinlerim.
* Kitap fuarlarıyla ilgili
düşünceleriniz nelerdir?
Fuarlar yazar-okuyucu ilişkilerini
pekiştirir. insanların duygu ve düşünce ortamını analiz etmemizi sağlar.
İnsansız his, hissiz yaşam ve dolayısıyla yazıya dökülecek hikâye, roman ve
şiir oluşturmak mümkün değildir.
* Hayatınız boyunca
yaşadığınız pişmanlık var mı?
Herkesin hayatında pişmanlıkları vardır.
Fakat benim yaşadığım en büyük pişmanlığım şartların kötülüğü nedeniyle
okumaktan vazgeçmektir. Şartlar ve toplum istekleri ne olursa olsun vazgeçmemeliydim.
* En büyük korkunuz nedir?
Hayattaki en büyük korkum insanlığa
faydalı olamamak ve başka birine maddi, manevi her anlamda muhtaç olmak.
* Aşk sizce nedir? İlk
görüşte aşk var mıdır?
Aşk ruhunuza dokunacak, kalbinizi
tanımanıza sebep olacak kişiyi, bir nevi kendinizi bulmaktır. Aşk;
"O" olabilmektir. İlk bakışta aşk yoktur. Gönül görürse göz sever,
güzelliğe hayranlık vardır sadece fakat aşk çok farklı bir boyuttur. Onunla
cesedi aşar, ruha vasıl olursunuz. OLURSUNUZ!
* Okurlarınızla aranızda
nasıl bir bağ var?
Bana sosyal medya üzerinden ulaşan
okuyucularımla aram gayet muhabbetlidir. İlgi ve sevgilerine minnettarım. Çünkü
bana olumlu veya olumsuz dönüşleri, bunu benimle konuşmaları, anlamadıkları
şeyleri sormaları ya da duygularına dokunan şeyler ile ilgili muhabbet
etmeleri, biraz da olsa bu işin ya da emeğin tuttuğu anlamına geliyor. bu da
bizi mutlu ediyor hâliyle.
* Ulaşamadığınız biri ile
sohbet etme şansınız olsaydı. Bu kim olurdu? Neden?
Ulaşamadığın biriyle ne konuşmak ister ki
insan. Düşünsenize o kişi ile aranızda çok mesafe var ki ulaşamadığınız
diyorsunuz. Söyleyeceğim dağı aşacak kadar çok olsa yine de konuşmam. Kalbi ile
dinlemez çünkü.
* Hayatta en çok kıymet
verdiğiniz kişi?
Hayatta en çok anneme kıymet veririm. Çünkü sadece onun
sevgisinden emin olabilirim.
* Son olarak eklemek
istedikleriniz var mı ya da okurlarınıza mesajınız var mı?
Son olarak şunları söylemek isterim, hayat çok ince
bir çizgi üzerine kuruldu ve çizginin adı muhabbet. Ne şartlar altında olursak
olalım tüm kainatın ve insanlığın muhabbet sonucunda yaratıldığını unutmayalım.
İnişler çıkışlar, yanılgılar yenilgiler, sevaplar günahlar ve daha niceleri
bize imtihan olarak verildi. Hiç bir gönlü kırmayalım, suizanda bulunmayalım,
can olalım, canan olalım, can yakmayalım. Âdem olalım. Röportaj için
teşekkürler. muhabbetle kalın...
Fazile Hanım keyifli bir
sohbet oldu. Umarım ilerleyen zamanlarda sizi yine bloğumda konuk edebilirim.
Zaman ayırıp röportaj yaptığınız için tekrar teşekkür ederim. Yolunuz açık,
okurunuz bol olsun.
heey bak ne güzeeeel bir dolu iş yapmış yaaaa biçok ünlü yazarın yaptığı gibiiii :)
YanıtlaSilDeep;
SilBende çok beğendim. Yolu açık olsun :)
Gençlere verdiği tavsiye de çok hoştu :) Yolu açık olsun :)
YanıtlaSilYurdagül;
SilAmin inşallah :)