Ana içeriğe atla

Ercan Kesal - Nasipse Adayız Kitap Alıntısı

Boşandıktan sonra evden aldığım tek eşya olan kitaplar hâlâ mukavva kutuların içinde. Eve biraz erken gideyim; kitapları çıkartırım kolilerinden, konusuna göre ayırırım falan diye ne kadar kurduysam da gece yarısından önce varamadım.
Neyse, son beş yıla bakarsak yine de erken sayılır. Kapıyı açtım, havada kesif bir şeftali kokusu. Hatice Hanım'ın temizlik günüydü bugün; tamam, anlaşıldı. Nerden bulmuşsa, temizliği bitirdikten sonra şeftalili oda spreyini sıkıp gidiyor. Kuru temizlemeciden gelen lacivert takım elbise, naylona sarılmış askısında, salonun kapı koluna tutunmuş, beni bekliyor. En son Ankara Gençlik Parkı'nın nikâh salonunda giymiştim bu elbiseyi, iyi hatırlıyorum. Takım elbise alana bir gömlek bir kravat da hediye veriyorlardı. Ayakkabılara her zamanki gibi çok para veren Figen'le nikâh öncesi iyi de bir kavga etmiştik. 
"İyi ayakkabı pahalıdır. Sen köylü olduğun için bilmezsin."
"Doğru, sen Isparta kralı Selami'nin kızısın tabii ki! Annen de Antep düşesiydi değil mi?" 
"Tamam, hemen saldır aileme. Çok iyi bilirsin insanları aşağılamayı zaten. En iyi yaptığın iş bu..." 
"Senin yaptığın ne? Kötü bir şey mi köylü olmak?"
"Elbette değil... Ama yaptığın şeye bak. Üstelik hiç de pahalı falan değil, iyi ayakkabı istiyorsan vereceksin bu parayı." 
"Tamam, kendin kazandığında alırsın o zaman. Benim param yetmiyor bu ayakkabıya."
"Yazıklar olsun... Bir ayakkabı konusunu buraya getirdin ya!" 
"Hiçbir yere getirdiğim falan yok. Usandım senin bu hesapsız kitapsız hallerinden. Akşama kadar Allah'ın dağında, günde yüz elli hastanın ağız kokusunu sen çekmiyorsun. Bi tane salak başhekim başımızda. Burnunu uzatsan soruşturma. Yok kravat takmadın, yok törene katılmadın, hadi ver savunmanı! Aldığım üç otuz para. Ben istemez miyim iyi ayakkabı giymeyi, ama sen bilmezsin bunu... Her şeyin bir bedeli var ve bunu ödeyen benim..." 
"Tamam... Götürür iade ederim yarın... Bi daha da karışmam hiçbir şeyine..." 

Ayakkabılarımı çıkartmadan geçtim mutfağa. Hatice Hanım mutlaka bir şeyler hazırlamış, koymuştur dolaba. 

Tahmin ettiğim gibi, tepeleme yaprak sarması tencerede beni bekliyor. Tencere elimde mutfaktan balkona çıktım. Sarmaları teker teker ağzıma atarken, sitenin bahçesinde iyice büyümüş ağaçlara baktım. Enikonu yeşillendi ortalık. İlk geldiğimde cılız fidanları tanker sularıyla ayakta tutmaya çalışıyorlardı, işe aramış. "Beş-on yılda burası ormana döner," demişti Karabüklü bahçıvan, iyi tahmin etmiş. 

Boşandıktan sonra Istanbul'un ortasındaki evimizden kaçarak taşındığım, bu tuhaf uydu kente geleli beş yıl oldu demek. 
Salona geçerken cep telefonum çaldı, baktım Radyocu. 
"Partiye uğradım bugün. Başgan'ın selamı var, Bi  görüşmek istiyor..."
Adamlar tahminimden de hızlılar. Ciddiler galiba. E, görüşelim o zaman. 
"İyi, olur... Ne zaman, nerde buluşacağız peki?" dedim. 
"Belgrad ormanlarında. Yarın Pazar. Başgan müsaitmiş. Başgan'ın danışmanı Betül Hanım da olacak. Sabah erkenden oradayız. Yürüyüş yapacağız hep birlikte. Joking yani." -Gülüyor yine-. "Betül Hanım öyle istemiş. Hem sağlık hem siyaset. Yarın sağlıklı siyasete start veriyoruz yani." -
Alışamadım gitti şu adamın esprilerine. 
   Telefonu kapattım. Bir sigara yaktım önce. İçimde tuhaf bir sıkıntı var ama. Gittim uzanır gibi olurdum kanepeye. Aklıma nedense, Radyocu'nun eliyle yaptığı tünel işareti geldi. 
   Hakikaten, ne demek istiyor olabilir onu yaparken? 

Yorumlar

  1. kesal. bir kitabını okuduydum güzeldi. bunu duydum ama okumadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hiçbir kitabını okumadım henüz ama okumak niyetindeyim. Sırada bekleyenlerde :)

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Kademe Analizi Nedir?

 

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Risk Bildirim Formu

 

Fatih Murat ARSAL - Yalnız Gözlerin İçin

Merhabalar Fatih Murat Arsal ile tanışmam Anlaşma romanına dayanır ancak yorumlamak için öncelikle Yalnız Gözlerin için kitabından başlamak istedim.