Ana içeriğe atla

Kısa Süren Türk Sanat Müziği Serüvenim

Merhabalar

Uzun zaman önce başladığım Türk Sanat Müziği kursunu maalesef bırakmak zorunda kaldım. Aslında sizlere başlama yazısı yazmak isterken bırakma yazıyla gelmiş bulunuyorum. Peki sebepleri neler? hep beraber bakalım.
Eylül ayı başlarında Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin Türk Sanat Müziği korosuna kayıt oldum. Şef Ata Sevin önderliğinde koro çalışmaları yapıyorsunuz. İlk gün gittim. Tabii ki bana göre ilk günmüş. Korodakilerin üçüncü gelişleriymiş. Gittiğimde iki kişi birde ben seçmeler için bekliyorduk. Bir erkek ile ben koroya seçildik. İşimiz yoksa koroyla birlikte devam etmemiz istendi ki bende heyecan, heves tavan. Ben usulü bilmiyorum ki; geçtim en öne oturdum. Sıra sıra insanlar gelmeye başladı. Öncelikle erkeklerin tarafındaymışım. Bana dediler bayanlar tarafına geçer misiniz? Tamam deyip diğer tarafa geçtim. Normal koşullarda böyle bir yerde ilk giden istediği yere oturur değil mi? Hayır efendim. Maalesef öyle değilmiş. Gelen diyor orası benim yerim.Burası benim yerim. Kaldım en arkaya. Arkada oturmaktan gocunmuyorum ama söyleme üsluplarını, yeni gelene değişik bakmalarını da anlayamadım. Neyse ilk gün söyledik, iyi güzel, hoş. Saedece ilk gün iki bayan çok iyi davrandı. Onlarda sonradan öğrendim ki diğerlerine göre daha çömez olduklarından durumumu anlamışlar. Zaten bir tek o ikisiyle anlaştım. Hakkını yemeyeyim birde ismini vermek istemediğim bir abla vardı. Sağolsun çok sıcak kanlıydı. Geri kalan koro kısmı burnu yere düşse almayacaklar. Ha birde erkeklerde bu sorunu yaşamadım. Hepsi gayet beyefendi kişiliğe sahiplerdi.

Bu koroya devam ederken aynı zamanda Halk Eğitim Merkezinin korosu için kayıt yaptırdım. Sonuçta Halk Eğitim Merkezinde de Türk Sanat Müziğinin TRT Sanatçısı Hüseyin ERBAY tarafından eğitim göreceksiniz. Ben iki koroya gidebileceğimi düşünüyorum ve havalara uçuyorum. Bir yandan da Halk Eğitimin seçmelerine katıldım. Sesim altoymuş bunu öğrendim. Altoda mükemmel okuyormuşum ve asıl bomba geliyor. Çok iyi bir kulağım varmış ki en önemlisi de buymuş. Neredeyse sıfır hata ile kulak sınavını da verdim ve Halk Eğitimin korosuna merhaba dedim ama bana göre. Çünkü Hüseyin ERBAY dedi ki; "başka koro yok. Eğer olursa eğitim alırsınız ama benim koromda çıkamazsınız. " El mecbur  ve üzülerek Büyükşehir Belediyesi'nin korosunu bıraktım. Eğitimini aldığım TRT sanatçısı bir hocanın korosunda çıkmak çok önemliydi.

Seçmelerden sonraki ilk derse gittim. O gün her sezon yapıldığı gibi fotoğraf ve video çekimleri varmış. Bende bu süreçten geçip ilk dersi aldım o gün ve son  gün oldu.

Derste benimle birlikte seçilen arkadaşı yanıma oturttular. Kız neredeyse ağladı ağlayacak. "Ne oldu?" diye sorduğumda koroda yer alan biri demiş ki; yeni başlayanlarla (bu arada biz 1.sınıf oluyoruz) yan yana oturamazmış. Onun bir sınıfı varmış. Klasını bozamazmış. Yanında eğitimi olmayan bir sesle şarkısını icra edemezmiş. Bunu da yanındaki diğer koro arkadaşına, bu laf soktuğu kızı yok sayarcasına anlatmış. Dedim ki; "neden bozmadın?" ses yok. Sanırım ilk günden korodan atılmaktan korktu.

Peki ben bu kursları koroları neden bıraktım? İlk olarak oğlumun hafta sonu kurs saatleri ile benim kurslarımın saatleri çakışıyordu. Bir şekilde bunu da ayarlayabilirdim belki ama istemedim. Çünkü gözlemlediğim iki koronun ikisinde de elit görünmeye çalışan ama elit olmayan insanlar var. Bunu da geçtim. Kaç yaşına gelmiş insanlar yer için birbirleriyle anaokulu çocuğu gibi kavga ediyorlar ve bununla ilgili yapılan düzenleme de son gelen en arkaya otursun. Orada hocaların değil ama eskilerden birkaç kişinin dediği şu; " Arkaya oturmazsanız, birisi kalkıp laf söyler. Üzülürsünüz." Ne demek laf söylerler. Bir kere hoca olarak orada bulunanlar kusura bakmayın ama düzeni sağlamak zorundasınız. Tartışma ortamına çevrilmesi de bana göre sizin suçunuz. Kazık kadar insanların yer için kavga etmesi, sandalyeleri sahiplenmesi ise trajikomik. Tedavi edilmesi gereken bir durum. 

Bir diğer mesele de solo verilmesiyle ilgili. Özellikle yeni gelenlere solo veriliyorsa acayip olay oluyor. Eskiler bozuluyor ve kavgalar çıkıyor. Koroda şef neye karar verdiyse o olur. İstediğini çıkarır. İstemediğini çıkarmaz. Buna müdahale bile şefe hakarettir. Ama bunu bile anlamayan insanlar var.

Sonuncu ve bana göre en önemlisi ise; Türk Sanat Müziği nezakettir. Yeni ortama girmiş birine doğru dürüst hoşgeldin demeyen, kendilerini Kaf dağında gören insanlarla aynı ortamdaki oksijeni kullanmak yersizdi. Kimse kusura bakmasın ama sen senelerini bu işe vermeden önce yani benim gibi ilk geldiğinde sesin eğitilmemişti. Notalardan bihaberdin. Eğitimini aldın diye ne oldu? İnsanlığını mı kaybettin? Maalesef bu tarz insanlarla Türk Sanat Müziğini ne kadar sevmiş olsam da, aynı ortamda kalamazdım. Benim için önemli olan hiçbir zaman soloya çıkmak olmadı. Koroya gideyim. O sahnede bulunayım istedim ama nasip değilmiş. Ama şu var ki; o ortamı gördüm. Birkaç hafta da olsa o çalışmaların içinde yer aldım ya, ölsem de gam yemem. Hatta oğlumu bile çalışmalardan birine götürdüm. O bile bu konuda yazısını yazdı. (Tabii ki onun bakış açısı çok daha masum ve güzel) Okumak isterseniz yazısı BURADA.

Maalesef her şey dışarıdan göründüğü gibi değil. Bizim konserlerini dinlediğimiz koroların perde arkaları da varmış. Öğrenmiş olduk. Yalnız bundan sonra konserlerde aklım hep bu çatışmalara kayacak. Eminim. 

Her şeye, herkese rağmen kısa sürse de; yine güzel bir deneyim, farklı heyecan oldu benim için. Türk Sanat Müziği tutkumu seneler sonra bir şekilde gerçekleştirme fırsatı bulduğum için çok mutluyum. 

Yeni yazımda görüşene dek, hayallerinizden vazgeçmeyin. Seneler sonra da olsa ben bir hayalimi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. 

Bu arada son bir not: Koroda çalıştığımız eserler cidden çok çalışma ve emek gerektiren eserler. Haftalarca çalışmanın sonucunda ortaya çıkıyor. Hocanın verdiği notaları boş bulduğumuz her an tekrar ediyorduk. Zira konserde o zor eserleri akıldan, yanlışsız icra etmek gerekiyor ve bu da ciddi emek istiyor.

Hoşçakalın.

Yorumlar

  1. Benim de böyle serüvenim oldu..TRT'nin yıllar önce açmış olduğu THM yarışmasına katılmıştım bi ara ama işte elenmiştik o zaman..🤔 Siznki de talihsizlik olmalı herhalde..Umarım yeniden katılırsınız TSM'ye..Kolay gelsin..✔🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım;
      Yok artık yeniden gitmem. Ben alacağımı aldım. Fazlasına da gerek yok. Bu saatten sonra ego çekemem.

      Sil
  2. Sanat adı altında insanların bu kadar kibirli davranmasını normal bulmuyorum.İnsan olduklarını unutuyorlar sanırım.Değişik bir deneyim olmuş yine de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yurdagül;
      Maalesef ki bence de hastalıklı bir durum bu tür şeyler. Bu nedenle de hevesimi aldım. Bir daha da bu tür ortamlarda bulunmam. Vaktimi kendim için daha faydalı şeylerde geçirmek, aileme zaman ayırmak daha önemli.

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Kadir İnanır Kimdir?

 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Kolay Kredi Veren Bankalar

 

Ege Soley - Pazartesi Mektupları Kitap Alıntısı

 

25 Mart 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Aşkın Nur Yengi - Haberci

 

6 Mantı

 

Borsada Kredili İşlem Nedir?