Ana içeriğe atla

Ölüme Yaklaşırken Sensizlik

İnsan zamanla unuturmuş en sevdiği hatıraları, bense unutamadım seni aradan o kadar zaman geçse bile.
Aramızda yollar, sıradağlar, aşılmaz uçurumlar olsa bile...

Neden hep "Zaman her şeyin ilacıdır!..." derler? Bana zaman unutturamadı seni. Aksine merhem olması gereken yarama, ısrarla ve inatla tuz basmaya devam etti. O kadar uzun zaman bekledim ki seni. İnsan elindekini kaybedince kıymetini anlarmış, bende anladım. Zor oldu benim için. Hem de çok zor. Aslında yakınımdaydın ama bir o kadar da çok uzakta. Her nefes alışımda senin adını soluyordum ve her geçen salise seni bana bir o kadar uzaklaştırıyor ve beni ölüme bir adım daha yaklaştırıyordu. Zaman zaman aklıma takılan sorulara cevap bulamamak beni içine düştüğüm karanlık kuyunun iyice derinlerine çekiyor ve kurtulmak için her çırpınışım benim daha çok dibe batmama sebep oluyordu. Sana ulaşmanın yollarını arıyor ama çözüm bulamıyordum. Ne yapmalıydım? Aklımdaki binlerce sorudan sadece bir tanesiydi bu. Sensizliğin geçen saniyelerinde hep seni arzuladım.

Ölüm beni düştüğüm girdabın içine ısrarla ve inatla çekmeye devam ederken bense kurtulmak ve sana ulaşmak için bir yol arıyordum.

Ama....

Ne çare ki bulamıyordum. Doktora her gidişimde bana çok az ömrümün kaldığını söylüyor ve beni bir kez daha yıkıyordu. Çırpınışlarım ve hayata inat gülümsemelerim devam ediyordu bu amansız hastalığın pençesinde. Ama kararlıydım. Ne olursa olsun yılmayacaktım. Bu büyük şehirde son nefesime kadar seni aramaya devam edecektim.

Günler geçiyor sevdiğim. Sensizlik ise sanki bir asır gibi bana acı acı koymaya devam ediyor. Gitmenin kaçıncı baharı, kaçıncı yıldönümü bilmiyorum ve artık saymıyorum. Çünkü biliyorum saydığım her gün, takvim yapraklarından kopardığım her sayfa, beni senden uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor ve benim hayatıma son noktayı koymak için sanki sabırsızlanıyor.

Giderek kötüleşiyorum. Benim öldüğüm gün değil benim ölüm tarihim. Benim ölüm tarihim senden uzak kaldığım, sensizlikle mücadele ettiğim ve her şeyden önemlisi de senin kolunda başka bir hemcinsimi gördüğüm zamandır. İşte o an Allah’a dualar edebilirim bu dünyadaki varlığımı öbür tarafa alsın diye.

Yapılacak çok şey vardı hayatımda. Daha görülecek çok yer vardı istediğim. Ama çaresizim. Elimden tutacak bir insan yok. Uçurumda boşlukta sürüklenirken aşağıda duran kayalıklara çakılmamak için kenarda duran bir dal aradığım. Ama sanırım bu gidişle ne o insanı, ne de o dalı bulamayacağım.

İnsan çok şeye katlanıyor hayatta. Ancak sevdiğinde sevdiği o kişi hayatında yoksa işte o zaman hayat anlamını yitiriyor. Asıl o zaman insan dibi görünmeyen karanlık kuyularda buluyor kendini ve her çırpınış yeni bir batışın habercisi oluyor.

Seni hep uzaktan sevmiştim. Senle gizli kapaklı, kaçamak bakışmalarımız vardı. Ben en çok bunu seviyordum. Akşam başımı yastığa koyduğumda, hep senin hayalin vardı aklımda ve sabaha kadar senin gözlerin. Aslında sensizlik müstehak bana biliyorum. Sen benim hayatıma girmek istedikçe ben senden uzaklaşmıştım. Belki daha sonra, daha sonralar vardı hayatımda. Hep yapılacak işler, hep planlar, hep hayata dair. Peki ben kendi hayatımla ilgili neden geç kalmıştım? Neden hep ertelemiştim mutluluğu? Hayatın kendisi zaten bir yarış değil miydi? Ve bu yarışın bir sonu olduğunu hiç düşünmeden hep hayat için yaşamıştım aslında ve hep başkaları için. Ve şimdi hayat bana yarışın sonunu göstermeye başladı. Peki ya kazanan kimdi? Yoksa ben mağlup taraf mı olmuştum?

Beni ölüme yaklaştıran bu sahte hayat, bir gün seni çıkardı karşıma. Ama ne kadar değişmiştin sen tahmin bile edemezsin. Sana benim gözlerimle bakmalıydın. Saçlarına, o güzelim saçlarına bembeyaz karlar yağmıştı. Üstelik artık uçuk kaçık da değildin eskisi gibi. Oysaki ben senin o deli halini çok sevmiştim. Gülüşündü beni hayata bağlayan. Yıllar boyu hayalimde beni yaşatan. Sensizlikle oluşmuş bir hastalık vardı içimde. Bu amansız hastalıktan daha kötüydü. Beni içten içe kemiren, benim yıkılmama sebep olan bir hastalıktı. Tıbbın mucizeleri belki beni iyileştirebilirdi, ya sensizliğin ilacı ve mucizesi neydi ki?

Sen miydin? Ya da benim seni içten içe sevmem miydi? Acaba....

Allah’a her seslenişimde seni bana göndermesi için dualar ettim. Ama ne çare ki seni bana değil bir başkasına göndermişti.. Seni gördüğüm gün yanında biri olursa öleyim diye dua edecektim. 

Peki ya şimdi her şeye rağmen hayatta kalmak için mi? yoksa ölmek için mi dua etmeliyim? İşte bunun cevabını bende bilmiyorum...

Yorumlar

  1. ÇOK DUYGULANDIM AMA ŞUNU DA SÖYLEMELİYİM: İYİ Kİ, AYRI KALMIŞSIN ONUNLA YOKSA BÖYLE GÜZEL DUYGULAR YAŞAYAMAZDIN. EĞER SEVDİĞİNE KAVUŞSAYDIN İNAN Kİ YÜZÜNE BİLE BAKMAZDIN.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatih Bey;
      Bunlar benim yaşadığım değil, çevremde gördüklerimden yazdığım hikayeler. Belki yirmi sene önce yazmışım. Hatırlarsanız evi taşıdım. Geçtiğimiz günlerde tesadüfen evi yerleştirirken elime bu yazı cd.si geçti. Ki ben kaybettiğimi sanıyordum. Bu yazıları bulunca çok sevindim ve bloğa yazmak istedim. Birazı çevreden etkileşim, birazı hayal gücü ve ortaya böyle bir yazı çıktı. Çok teşekkürler:)

      Sil
  2. Müfred;
    Maalesef ki öyle. Çoğu kişi konuşmadığı için belki de mutlu olacağı kişiyi elinden kaçırıyor. Ya da hayallerinde yüceltiyor. Belki de o kişi onun için hiç hayırlı değil. Ama ulaşılamayınca aşk oluyor.

    YanıtlaSil
  3. Çok duygusal ne diyeceğimi bilemedim. Keşke bütün sevgiler hak ettiği karşılığı bulabilse. Ama hayat gibi sevgi ve aşk da tuhaf bi şey. karşılık beklemeden sevmek bence en güzeli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sessizgemi;
      bazen insanlar ellerindekileri hep kafeste kuş olarak görüyor. Ama hiçbir şey sonsuza dek sürmez.

      Sil
  4. ay ne bu ki öykü mü, hüzünlü çok. böyle yazmıyodun sen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep;
      Belki 20 sene önce yazdığım yazılardan. Bulunca yayımlamak istedim.

      Sil
  5. Bunu benle bilmiyorum ile biten söz çok güzelmiş bayıldım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. JDSezer;
      Bazen istediklerimizin ne olduğunu bilirken, gerçekten bunu istiyor muyuz diye kendimize soruyoruz. O konuda da kafamız karışık.

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Smilodon (Kılıç Dişli Kaplan) Hakkında Bilinmeyenler

Herkese Merhaba  Bugün sizlere Smilodon'dan (Kılıç Dişli Kaplan) bahsedeceğim. 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Samed Behrengi - Bir Şeftali Bin Şeftali

Herkese merhaba Kısa zaman önce bitirdiğim bir kitap Bir Şeftali,Bin Şeftali. Bir gün annesinin dalında büyümekte olan bir şeftalinin hikayesi bu. Bu şeftali büyüyünce sahibi tarafından köye satılmaya götürülür.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Borsada Short Pozisyon

 

Gabriel Garcia Marquez - Ağustosta Görüşürüz