Cep telefonlarının, tabletlerin olmadığı, sanal âlemin gerçek hayatın önüne henüz geçmediği, çocukların evlere tıkılmak yerine sokaklarda türlü türlü oyunlar oynayarak vakit geçirdiği, hasret çekenlerin mektuplaştığı, aşkların gizli gizli yaşandığı yıllar…
Televizyonun, telefonun, kaloriferin, araba sahibi olmanın lüks sayıldığı yıllar…
O güzel yılların tadını alıp da, geçmişe özlem duymayanımız var mıdır aramızda?
Münevver Sevin Akbaş, 1970’lerden günümüze uzanan kişisel anılarını aktardığı kitabında, okurlara o “huzurlu” zamanları hatırlatıyor. İnsanoğlunun teknolojinin esiri olmadığı, her şeyin daha gerçek, daha içten, daha samimi olduğu zamanları gözümüzün önüne getirip, bize şimdiki zamanı sorgulatıyor.
Keşke Bir Kaplumbağa mı Olsaydık?, o zamanları yaşamış olanların geçmişi yad edip kendi benzer anılarını hatırlayacakları; yaşamamış olanlarınsa o yılların nasıl olduğuna dair fikir edinebilecekleri bir anı kitabı.
Basım Yılı : 2019
Sayfa Sayısı : 104
Potkal Kitap Yayınları
ne güzel yaa aklımda olsun :) son yazımdaki yazarı sakın kaçırmaa
YanıtlaSilsevinç çokum, o da seksenleri annatmış. ne edebiyat amaa :)
Deep;
SilEvet gördüm. Bu sıra kitapları Zuzu seçiyor ama güzel seçimler yapıyor sağolsun. Benim durumlar karışık bu ara. Pek bloğa bakamıyorum :(
evet anlamıştım yaa. iyisin ama di mi. sadece yoğunluktan de miii :)
SilBiraz sağlık, biraz iş. Hayırlısı inşallah.
Silgeçmiş olsun yaa.
SilKitap kapağı maziye götürdü şimdi.Kaydırak,sek sek ,çizgi derdik o oyuna.Sadece kızlar oynardık.Ne zevkli bir oyundu :))
YanıtlaSilCamgüzeli;
SilAy evet sek sek ne güzeldi. Şimdiki çocuklar bilmiyor maalesef:(
İlkay Özgür;
YanıtlaSilBende okumayı düşünüyorum canım. Sana da keyifli okumalar :)