Ana içeriğe atla

Deniz Gezgin - Ahraz

 

Deniz Gezgin Ahraz

Öğlene doğru geri gelen rüzgârla birlikte, bulutlar tamamen dağılmış, pür bir mavilik göğü kaplamıştı. İçeriyi ısıtan parlak güneş ışığı yerdeki suyu ağır ağır buharlaştırıyordu. Gözlerini açtığında oda neredeyse rüyasındakiyle eş bir aydınlıktaydı; bakışları karşı duvardaki çerçevesi yamulmuş, kırık bir camın ardındaki eski bir fotoğrafa takılıp kaldı. Siyah beyaz renklerinin yıllar içerisinde sararıp solmasına ve kenarlarındaki küf beneklerine rağmen gözleri fotoğraftaki genç kadının yanaklarındaki pembe ışıltıyı hüzünle seçebiliyordu yine de. Bir vakitler ahşap cilaları parlayan, taş duvarları olanca heybetiyle koca bir aileyi kucaklayan, odaları sıcak kahkahalarla yankılanan bu yaşlı evde çekilmiş bir fotoğraftı bu ve şimdi tıpkı asıldığı duvar gibi terk edilmişliğin acısını eskiyerek çekiyordu. Peki ya kendisi, o da eskiyor muydu, bir hatırası ya da içinde yaşattığı var mıydı çekip giden? Varlığını bir türlü bu dünyaya sığdıramamıştı ki içine eğilip baksın. Ondan hep tiksintiyle uzaklaştılar ve o hiçbirini durdurup soramadı: 

“Neden yüzüme bakmıyorsunuz? Benden niçin korkuyor ve bana neden İfrit Adile deyip duruyorsunuz?”

Adile, bu kasabada bir balıkçı teknesinde dünyaya gelmişti. Tek bildiği annesinin onu doğurduktan sonra sırra kadem bastığıydı. Ondan geriye bir damla süt tadı dahi yoktu ağzında. Tek yakını günün her saati başında dumanlar tüten babasıydı. Yatıp kalktıkları yer yedi metre, bayrak kırmızı boyaları pul pul dökülmüş, kıç kısmında beyaz harflerle Gerence yazılı virane bir balıkçı teknesiydi; Adile’nin dünyaya gözünü açtığı deniz üstü bir yuvaydı.

Bu her daim yosun kokan yerde, bir deniz kabuklusu gibi büyüyordu Adile. İhtiyaçlarının neredeyse tamamını denizde gideriyor; denizde yıkanıyor, denize dışkılıyor ve yine aynı denizde karnını doyuruyordu. Gece ayazı, gündüz keskin gün ışığı, denizin tuzu ve iyot kokulu Gerence rüzgârı Adile’nin yumuşakçasını çevreleyen kabukları gitgide sertleştiriyordu. Öyle ki daha onlu yaşlarına geldiğinde kasabada bir teknede yaşayan baba kız değil, iki deniz hayvanı konuşuluyordu herkesçe. Adile büyüyor, babası kocuyordu ve her geçen gün biraz daha birbirlerine benziyorlardı. Terk edilmiş bir kabuğun içine yuvalamış iki yengeç gibi ahtapotları kollayarak ve o içine sığdıkları kabuktan fazla büyümemeye çabalayarak yaşıyorlardı. Ne var ki Adile büyüyor, kabuk daralıyordu; günden güne gelişen uzuvları kabuktan dışarıya sarkıyor, suya karışan teri gece kuytularda devriye gezen ahtapotların iştahını kabartıyordu.

Dışarı çıksa bir dert, içeri sokulsa başka bir dert; büyümek göze batmaktı sadece.

Geceleri kalın naylon muşambanın altındaki keskin sirke kokusu, Adile’nin genzini dağlardı, babasının gri gözbebeklerini kırmızıya çekimleyen yegâne güçtü oysa bu koku. Kim bilir ne zamandan beri etine yapışan vantuzları duymasın diye ekşi üzümü çaresiz yutuyordu ciğerlerine, diline bulaşan kekremsi bir balçık, babasının girdabına katıyordu onu da; sonrasında eriyordu söz, yutkundukça parçalanıyordu kelimeler.

Denizde gece her şeyi örtendir, belki sinsi bir suç ortağı ya da sağlam bir sırdaş; ne olup bittiğini kimse bilmez kör saatlerde. Suların canavarları gece çıkar gezintiye, avların büyüğü gece düşer tuzağa. Gece ağırdır; masuma uyku, sarhoşa cesaret verir, diptekileri çağırır; biçimleri, şeyleri, yaşı ve kuruyu, erkeni ve ışığı tersyüz eder. Bilmeyenler bilmezler, sabahın kokusu gecenin ardının buhurudur, kimseler uyanmadan uçar gider.

Yorumlar

  1. Çok sevdiğim dostum hediye etmişti, çok sevdiğim kitaplardan. Çok mistik bir dili var yazarın💙

    YanıtlaSil
  2. Her gün hiç aksatmadan "Bir Yudum Kitap" kanalıyla çeşitli yayınevlerinin kitap baskılarından pasajlar geliyor. Çok severek okuyorum. "Fabula" ya abone ol ifadesi de zaman zaman yer alıyor.
    Doğrusu Fabula'yı daha önce incelememiştim. İnternette araştırdım, Henüz kararsızım.
    "Ahraz" çok etkileyici, sürükleyici biçimde kaleme alınmış.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makbule Abalı;
      Ben yazarı okumadım henüz. Ancak kitaplarının iyi olduğunu biliyorum. Sevgilerimle:)

      Sil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatih Murat Arsal Tüm Kitap Yorumları

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Turgut Uyar - Yaralı Olduğunu Sanan Birisinin Hüznüne Gazel

 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Mimlendim ve Mimledim 34 - Sorularım Ve Ben

Merhabalar Bu sıralar mimler birikti. Sağolsun sevgili blog arkadaşlarım beni mimliyorlar ancak yoğunluğumdan bakamadım.

Delicia Black - Önyargı

Merhabalar Temmuz ayı hediyeleşme etkinliğindeki kitap kardeşime giden kitaptı Delicia Black Önyargı. Her zaman olduğu gibi kitabı okuduktan sonra gönderdim.

Candan Erçetin - Yalan

 

Radha Agrawal - Aidiyet

 

Közlenmiş Kapya Biber Çekirdeği Nasıl Çıkar?

28 Gün Meydan Okuma 19.Gün

Merhabalar Meydan okumamızda bugün bizden blog maceramızı anlatmamız istenmiş.