Ana içeriğe atla

Kemal Varol - Âşıklar Bayramı Kitap Alıntısı

Sabahları aynanın karşısına kurulup bitkinin yüzünü seyrederken, dalgın saçlarını tararken, tarağın ucundaki dökülmüş saçlarına bakarken, serçeparmağını bir yere vurup hüngür hüngür ağlarken, montunu giyip botlarının bağcıklarını bağlarken, kapıyı kilitleyip kilitlemediğini hatırlamadığın için kendine kızarak yeniden üst kata doğru yürürken, soğuktan korunmak için atkını burnuna kadar çekerken, bir türlü gelmeyen otobüsün kızgınlığıyla ayaklarından birini olduğun yerde sabırsızca yere vururken, duraktaki yolcularla göz göze gelmemek için sürekli gözlerini kaçırırken, her sabah tiksindiğin o metalik sesi işitip otobüste boş bir yer ararken, kimseyi duymamak için kulaklıklarını takıp çoktan buğulanmış bir cam kenarında dışarıdaki hengâmeyi izlerken, camda şişmiş gözaltlarına kederle bakarken , bazen dalgınlıkla ucu kesik eldiveninin içindeki işaret parmağını uzatarak o buğuya adımı yazmaya niyetlenip sonra vazgeçerken, aşağı inmek için diğer yolculardan izin isterken, seni her sabah işe götürecek bir asansörün önünde derin derin nefes alırken belki de bir adım arkandaydım hep ama sana dokunamaz, bir rüyadan çıkıp sana dönemezdim, affet!

Sessizce yanından geçtiğin birtakım günaydınlardan, açılsın diye beklenen bir bilgisayar ekranından, belirli aralıklarla masana bırakılıp kaldırılan bitki çaylarından; biri indirilip biri tekrar rafa kaldırılan mavi kapaklı dosyalardan, masanın her yanını kaplayan küçük, renkli, yapışkan notlardan, sana hep keder veren delgeçlerden, balkondaki sigara molasından döndüğünde yazıcıdan üşümüş parmaklarınla çekip aldığın sıcacık kâğıtlardan, çalan telefonlardan, nazikçe açılan kapılardan; öğle aralarından, yemek molalarından, birtakım dedikodulardan, rüya yorumlarından, kahve fallarından; uzatılıp alınan evraklardan, arada bir sırtını geriye yaslayıp belini dinlendirmeye çalıştığın küçük ve telaşlı boşluklardan, ikide bir baktığın saatlerden; tek başına eve dönmeni hep acıyarak izledikleri için iş çıkışı bir planın olup olmadığını soran, ''Bize gelsene akşam, Metin de sevinir hem,'' diyen iş arkadaşlarından; türlü bahanelerle kaçtığın davetlerden, yeni yıl kutlamalarından, doğum günlerinden, iş yemeklerinden; çantana sıkı sıkı sarılıp tek başına yürüdüğün sokaklardan, sadece bir süreliğine ısınmak ya da şöyle bir bakınmak için girdiğin halde daha kasada okuttuğun an içine bir pişmanlıkla oturan krem, şampuan ve parfümlerden, birini çıkıp birini indiğin merdivenlerden ya da bacaklarına değen bir poşetin hışırtısından sızıp aklına gelirdim belki bazen. Aklına gelen, benden sana bir yutkunma olarak kalan, ağır bir yük gibi belki de başka kalplere taşıdığın her şey için affet beni!

İşte o zaman her gün çıktıktan sonra durup soluklandığın, ayaklarını yere sertçe vurarak botlarındaki karı silkelediğin, bazen bir sigara yaktığın o üstgeçidin üzerinde durup geri döndüğümü, seni izlediğimi, uzaktan uzağa kolladığımı anlamış gibi aniden arkana bakardın. Sırtını üstgeçidin soğuk demirlerine yaslayıp aşağıda geçen otobüslere, iş çıkışı sıkışan trafiğe; tıkış tıkış oturdukları koltuklarda türlü şaklabanlıklar yapan, yanlarından geçen arabalara dil çıkaran servisteki okul sonrası çocuklarına, duran trafikte hafif aralık camdan sigarasının dumanını dışarı savurup bir yandan da radyodaki şarkıya parmaklarıyla ritim tutan sürücülere, yol kenarında karanfil, çay, su ya da kandil simidi satan seyyar satıcılara, üstgeçitten inip çıkan iş yorgunu insanların arasında, İstanbul'da olup olmadığıma bakardın. Oradaydım şüphesiz. Birkaç adım ötende durup seni izlerdim. Soğuk havaya doğru savurduğun sıcacık soluğuna, hâlâ inip kalkan göğsüne, terleyen alnına, ucu kesik eldivenlerinin içindeki üşümüş parmak uçlarınla tuttuğun, arada bir ağzına götürüp getirdiğin sigarana bakardım gizli gizli. Ama bir rüyadaydım, yanına gelemezdim, beni affet!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Sait Faik Abasıyanık - Karlı Hava

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

22 Nisan 2024 Pazartesi Altın Fiyatları

 

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Bugün 23 Nisan, Hep Neşeyle Doluyor İnsan

 

Şermin Yaşar, İlber Ortaylı - Cumhuriyet'in İlk Sabahı Kitap Alıntısı

 

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.