Ana içeriğe atla

Yekta Kopan - Sıradan Bir Gün Kitap Alıntısı

“Bunu bir tiyatro oyunu olarak düşün,” demişti İrem. “Sen metin yazarısın. Hem yazar hem de yönetmen. Tek kişilik bir oyun yazıyorsun. Belli konulara yoğunlaşmış biri olarak düşün kendini. Ama her seferinde istediğin gibi sahneliyorsun oyununu. İstediğin dekorda, istediğin ışıkla. Şöyle bir ses düzeni istiyorum diyorsun, ânında oluyor. Kostüm böyle olsa daha iyi olur diyorsun, pat diye halloluyor. Bu konuda hiçbir bütçe sıkıntının olmadığını düşün.”
Heyecanlanmıştı. Arada ayağa kalkıyor, arada oturuyor, soluklanmak için şarabından iri bir yudum alıyor. Sonrada elleriyle havada daireler çizerek anlatmaya devam ediyordu.
“Ben bu oyunun yapımcısıyım. Sen bana şunu istiyorum diyorsun, ben hemen hallediyorum. Sahneyi bulmak, seyircileri ayarlamak, paranın peşinde koşmak falan hep benim işim. Elimizde harika bir oyun var, benim sorumluluğum da bunu doğru yerlere satmak. İşin orasına sen hiç karışmayacaksın.”
Ne yalan söyleyeyim, öylesine büyük bir coşkuyla anlatıyordu ki, izlerken büyülenmiştim. Tiyatro oyunu benzetmesiyle beni ânında avucuna almıştı. Sedat ayağa kalkana kadar İrem’in sözlerinin hiçbir noktasını sorgulamamıştım.
“Bu oyuna bir de oyuncu gerekiyor,” derken abartılı bir hareketle kollarını iki yana açmıştı Sedat. “O noktada da devreye ben giriyorum. Sahne, ışık, hareket, replikler ve perde…” İrem’in alkışları arasanda selamını verip gururla bana bakmıştı.
Sedat’ın şaklabanlığıyla kendime gelmiştim. “Bu dediklerinizde ciddi değilsiniz değil mi? Böyle anlatınca oldukça eğlenceli ama gerçek hayatta karşılığı yok bu oyunun.”
“Ben gayet ciddiyim,” demişti İrem, “denemekten ne çıkar? Sedo’dan bir kişisel gelişim uzmanı yaratabiliriz. Sen yazarsın, ben pazarlarım. Sahneye ondan daha çok yakışacak birini düşünebiliyor musun?”
“Saçmalama İrem. Ben ne anlarım kişisel gelişimden? Hem kim inanır Sedat’ın anlattıklarına?”
“Bütün gün bana anlattıklarını yazsan yeter. İnsanların kendilerini iyi hissettirecek hikâyelere ihtiyacı var."

Yorumlar

  1. kurgularına alışamadım, kurgu dışı yazılarını seviyorum :)

    YanıtlaSil
  2. İnsanların kendilerini iyi hissettirecek hikayelere ihtiyacı var. Çok doğru. Hatta bu o kadar ileri bir boyuta geldi ki olumsuz bir söz duymak bile istemiyorlar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Ryunosuke Akutagava - Raşomon

 

Düşünmemiz Lazım

Bugün sosyal medyada denk geldiğim bir paylaşımı bende sizlerle paylaşmak istiyorum.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Dün Seni Gördüm Rüyamda

 

Ryunosuke Akutagava - Tuhaf Bir Hikaye

 

Osamu Dazai - Son Yıllar

 

Atık Pil Nedir? Nasıl Muhafaza Edilmelidir?

  Merhabalar Oğlumla geçen gün biten saatin pilini değiştirirken oğlumu denemek için elimdeki atık pili çöpe atmasını söyledim.