Ana içeriğe atla

Paul Auster - Sunset Park Kitap Alıntısı

Yoksul bir mahallede, ufak bir apartman dairesinde oturduğu için kirası az ve hayati gereksinimlere harcadığı para dışında tek lüksü kitap almak, ciltsiz kitaplar, çoğunlukla da roman, Amerikan romanları, İngiliz romanları, yabancı romanların çevirileri; ama sonuçta kitaplar lüks değil, hayati gereksinimlerden biri ve okumak da iyileşmeyi hiç istemediği bir bağımlılığı. Kız olmasa, ayın sonu gelmeden çeker giderdi. İstediği her yere gidebilecek kadar para biriktirdi, üstelik Florida güneşinden de gına gelmişti – epeyce araştırıp inceledikten sonra o güneşin ruha yarardan çok zararının dokunduğuna inanıyor. Ona göre, bu Makyavelist bir güneş, ikiyüzlü bir güneş, yaydığı ışıkla çevreyi aydınlatmıyor, tam tersine –o değişmez, aşırı parlak ışığıyla gözlerinizi kamaştırarak, yarattığı aşırı nem darbeleriyle sizi sersemleterek, serabı andıran yansımaları ve parıltılı hiçlik dalgalarıyla dengenizi bozarak– çevreyi görmenizi engelliyor. Bu güneş parıltılı ve baş döndürücü ama insana elle tutulur bir şey sağlamıyor, huzur vermiyor, nefes payı bırakmıyor. Ama öte yandan kızı da ilk kez bu güneşin altında gördü ve kızdan vazgeçmeyi göze alamadığı için de güneşle bir arada yaşamaya devam ediyor ve onunla barış yapmaya çalışıyor.
Kızın adı Pilar Sanchez, onunla altı ay önce bir parkta karşılaştı, mayıs ortalarında bir cumartesi akşamüstü tamamen rastlantısal bir karşılaşma oldu bu, olmayacak karşılaşmaların en olmazıydı. Kız çimenlere oturmuş kitap okuyordu, o da üç metre ileride çimenlere oturmuş, kızın okuduğu kitabın eşini okuyordu; ikisi de Muhteşem Gatsby’nin ciltsiz karton kapaklı baskılarıydı. Miles’ın, on altı yaşındayken babasının armağan ettiği kitabı üçüncü okuyuşuydu bu. Oraya geleli yirmi otuz dakika olmuştu ve kendini kitaba kaptırıp çevresinden soyutlandığı sırada birinin güldüğünü duydu. Başını o tarafa çevirdi ve kızın orada oturmuş kitabın başlığını işaret ederek kendisine gülümsediğini gördüğü o ölümcül ilk bakışta, onun daha on altısında bile olmadığını tahmin etti; gerçekten de daha çocuk denecek görünümde, paçaları kesilmiş kısa, dar şortu, sandaleti, boyundan askılı bluzu, yani güneşte yanan Florida’nın güney bölgelerindeki az buçuk çekiciliği olan her kızın sırtındaki kıyafetiyle ufak tefek, yeniyetme bir kızdı. Kendi kendine, bu daha çocuk, dedi; ama kız o duru tenli, çıplak bacakları ve kollarıyla, dikkatli, gülümseyen yüzüyle orada oturuyordu işte, insanlara da nesnelere de pek ender gülümsediği halde kızın koyu renk, cıvıl cıvıl gözlerinin içine bakarak o da kıza gülümsedi.
Altı ay geçtiği halde kız hâlâ reşit değil. Ehliyeti on yedi yaşında olduğunu, ancak mayısta on sekizine basacağını gösteriyor; o yüzden toplum içinde kıza karşı çok dikkatli davranması, bir şehvet düşkünü olduğu izlenimini uyandıracak herhangi bir şeyden ne pahasına olursa olsun kaçınması gerekiyor; yoksa tepesi atan bir işgüzar, polisi aradığı anda kodesi boylaması işten bile değil. Hafta sonu ya da bayram tatili olmayan her sabah arabasıyla kızı John F. Kennedy Lisesi’ne götürüyor; kız son sınıfta, üniversiteye gitmek ve gelecekte devlet diplomalı bir hemşire olmak arzusuyla iyi okuyor; ama kızı arabadan okulun önünde indirmiyor. Bunu yapmak çok tehlikeli olabilir. Bir öğretmen ya da okulun bir görevlisi onları arabada birlikte görebilir ve kıyameti koparır, o nedenle arabayı Kennedy’ye üç dört blok kala durdurup kızı indiriyor. 

Yorumlar

  1. Merhaba. öncelikle bloğun gerçekten çok güzel. sakıncası yoksa bir kaç soru sormak istiyorum.
    1-) Ne zamandır blog paylaşıyorsun?
    2-) Reklam vermeye ne zaman başladın?
    3-) Bloğuma gelen ziyaretçileri nasıl arttırabilirim?

    Şimdiden teşekkür ederim. benim blogumu da inceleyip neyi beğendiğini ve neyi beğenmediğini yorum olarak yazar mısın?

    Blog URL= https://ookuryazarr.blogspot.com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Ryunosuke Akutagava - Raşomon

 

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Düşünmemiz Lazım

Bugün sosyal medyada denk geldiğim bir paylaşımı bende sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ryunosuke Akutagava - Tuhaf Bir Hikaye

 

Fatih Murat Arsal - Ödünç Aşk

Merhabalar Fatih Murat Arsal'ın kalemini sevdiğimi bilmeyen kalmadı sanırım.

Dün Seni Gördüm Rüyamda

 

Safiye Çetinkaya - Eylül Vurgunu

Merhabalar Geçtiğimiz hafta pazar günü ailemle birlikte Uludağ gezisine gitmeye karar vermiştik. Malum bir kitap kurdu olarak da yanıma kitap almaktan geri kalmadım. Okumakta olduğum kitap kalınlığı itibariyle taşımada sıkıntı yaratacağından incelerden elime geçen ilk kitabı çantama tıkıştırdım. Bu da A101 kitap alışverişlerinden kütüphaneme kazandırdığım Safiye Çetinkaya'nın Eylül Vurgunu isimli kitabıymış.