Ana içeriğe atla

Arthur Koestler - Gün Ortasında Karanlık Kitap Alıntısı

Tek umut: Uyumak ve gelecek kuşaklar onlara haklarını verene dek beklemek... 
Bu taş kafalı, taş yürekli Neandertal adama ne cevap verebilirdi? Her dediğinin doğru olduğunu ama bir tek temel hata yaptığını mı? O, karşısında oturan adamın eski Rubashov olduğunu sanıyordu, oysa yalnızca gölgesini görmekteydi. Eninde sonunda gerçek şuydu ki kendisini işlediği suçlar yüzünden değil, işlemeyi savsakladığı suçlar yüzünden cezalandıracaklardı. “İnsan yalnızca kendi inançları yüzünden çarmıha gerilir,” demişti rahat Herr von Z. 
İfadesini imzaladıktan sonra hücresine götürülecek ve işkence yeniden başlayıncaya dek kendinden geçmiş bir şekilde yatacaktı. Bu kez imzayı basmadan önce Gletkin’e bir soru sordu. Görüştükleri konularla ilgisi yoktu sorunun, ama Rubashov biliyordu ki, her yeni ifadeyi imzalama sırası geldiğinde Gletkin birazcık yumuşuyordu; bedelleri nakit ödemeye alışkındı Gletkin. Rubashov’un sorusu Ivanov’un akıbetiyle ilgiliydi. 
“Vatandaş Ivanov tutuklanmış bulunuyor,” dedi Gletkin.
“Sebebini öğrenebilir miyim?” diye sordu Rubashov. 
“Sizin davanın soruşturmasında ihmali görüldüğü için ve de özel bir konuşmasında iddianamenin gerekçeleri konusunda sinik şüpheler dile getirdiği için.”
“Ya gerçekten inanamadıysa?” diye sordu Rubashov. 
“Belki de beni olduğumdan daha değerli buluyordu.” 
“O zaman soruşturmayı kesmesi ve masumiyetinize olan inancını yetkili makamlara resmen bildirmesi gerekiyordu.”
Gletkin onunla alay mı ediyordu? İfadesi her zamanki gibi düzgün ve anlamsızdı. 
Bir dahaki sefer, o gün alınan ifadesini imzalamak üzere elinde Gletkin’in sıcak kalemiyle kâğıtların üstüne bir kez daha eğildiğinde, sekreter kız odadan çıkmıştı. Rubashov, “Bir soru daha sorabilir miyim?” dedi. 
Konuşurken Gletkin’in kafatasındaki geniş yara izine bakıyordu. 
“Birtakım aşırı yöntemlerin kullanılmasından yana olduğunuz söylenmişti bana. Hani, 'sert sorgulama' dedikleri. Bana neden hiç direkt fiziksel baskı yapmadınız?”
“Yani, fiziksel işkence mi?” dedi Gletkin günlük gerçeklerden söz edercesine. 
“Biliyorsunuz ki, ceza kanununda bu yasaklanmıştır.” 
Bir an sustu. Rubashov belgeyi imzalamıştı. 
“Ayrıca,” diye sürdürdü Gletkin, “bazı tip sanıklar baskı altında itiraf ederler, sonra da mahkemede sözlerini geri alırlar. Siz o inatçı tiplerdensiniz. Ancak mahkemeye çıktığınızda itirafnamenin politik açıdan yararlı olabilmesi için gönül rızasıyla imzalanmışlığı önemlidir.”
“Açık mahkeme” sözünü ilk kez ağzına almıştı Gletkin. 
Oysa, koridorda, üniformalı devin peşinden kısa ve yorgun adımlarla hücresine doğru yürürken Rubashov bu açıklamanın üstünde durmuyordu, “Siz o inatçı tiplerdensiniz,” cümlesini düşünüyordu. İstemese de içinde bir hoşnutluk uyandırmıştı bu cümle. 
Bunamaya mı başladım, ikinci çocukluğumu yaşar gibiyim, dedi kendi kendine yatağına uzanırken. Gene de uykuya dalıncaya dek hoşnutluk duygusu devam etti. 
Her seferinde aynı şey oluyordu. İnatçı tartışmalardan sonra yeni bir itirafname imzalayıp, yorgun ama garip bir biçimde içinde memnuniyet duyarak yatağına uzandığında, bir, bilemedin iki saat sonra uyandırılacağını biliyor, her seferinde bir tek dileği oluyordu: Bir kerecik olsun Gletkin onu uyandırmasın, uykusunu sonuna dek uyuyup aklını başına toplasın. Aralarındaki çatışma sona ermeden, tüm meseleler çözülmeden, bütün İ’lerin noktaları konmadan bu dileğinin gerçekleşmeyeceğini de biliyordu. Her yeni düellonun kendi yenilgisiyle sonuçlanacağını, nihai sonuç konusunda en ufak bir şüphe olmadığını da biliyordu. Öyleyse neden kendi kendisine eziyet etmekten, kendisine eziyet edilmesine boyun eğmekten vazgeçmiyor, zaten baştan kaybedilmiş bu savaşta teslim olup uyandırılmayacağı bir uykuya dalmıyordu? Ölüm düşüncesi her türlü metafizik özelliğini çoktan kaybetmiş, sıcak, çekici, gövdesel bir anlam kazanmıştı: Uyumak. Ama işte, garip, çarpık bir görev anlayışı onu uyanık kalmaya, kaybedilmiş savaşı sonuna dek sürdürmeye zorluyordu; varsın bu savaşı yel değirmenleriyle yapıyor olsun. Gletkin onu merdivenin son basamağından da indirinceye dek ve kırpışan gözlerindeki en son beceriksiz kuşku izi mantıksal bir açıklığa kavuşana dek devam edecekti. Yolun sonuna dek gitmek zorundaydı. Ancak o zaman, karanlığın içine gözleri açık daldığı anda uykuya dalmak ve bir daha uyanmamak hakkını kazanacaktı.

Yorumlar

  1. Yanılmıyorsam bu sene okuma listemde ama listeme sadık kalamadigim için ne olur bilemiyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Okuma listeme ekliyorum teşekkürler :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüm Zamanların En Güzel Kadını : Prenses Fevziye

Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan, Mısır'ın ilk kralı Fuad'ın kızı; yine Mısır'ın son kralı Faruk'un kız kardeşiydi Prenses Fevziye.

Zeynep Sahra - Elmalı Turta

Merhabalar Zeynep Sahra'nın Ayçöreği hikayesi Elmalı Turta ile son sürat devam ediyor. Öncelikle yeniden belirtmek istiyorum bu kitap Ayçöreğinin devam kitabı. Yani öncelikle Ayçöreğini okumalısınız.

Nil Karaibrahimgil - Ben Aptal Mıyım?

 

Cahit Sıtkı Tarancı - Kırık Bir Aşk Hikayesi

Cahit Sıtkı Tarancı'nın meşhur bir şiiri var, " Abbas" adında.

Poy Baharatı Nedir? Nerelerde Kullanılır?

  Merhabalar Baharat kullanmayı sever misiniz?

Formasyon Analizi Nedir?

 

Beyza Alkoç - 3391 Kilometre

Merhabalar Beyza Alkoç'un 3391 kilometre kitabını ilk çıktığı zaman görmüştüm ama açıkçası almakla almamak arasında kalmıştım. Kitap hediyeleşme etkinliği sayesinde okuma fırsatı bulduğum kitaba tek kelimeyle bayıldım. 

Fatih Murat Arsal - İki Mükemmel Hata

Merhabalar Uzun zamandır sizlere kitap yorumu yaz(a)mıyorum zira bu sıralar yorum yazmak için maalesef kafamı toparlayamıyorum. Hoş bir aydan fazladır kitap kapağı da açamadım. Kitap okumadan uyumayan ben; son zamanlarda kitaplara dokunamadım bile. Fakat okuduğum kitaplara ve yazarlara da haksızlık da etmek istemiyorum. Zira beğendiğim kitapların yorumsuz durmalarına maalesef gönlüm razı gelmiyor. Çıktığı ilk anda alıp okuduğum, ancak yorum giremediğim bir kitap İki Mükemmel Hata. O zaman başlayalım.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Risk Bildirim Formu

 

Nerede O Eski Kartpostallar?

Merhabalar Çocukluğumda yeni bir yılın gelmesini en çok kartpostal atabilmek adına severdim.