İPRİK
İkinci rüya şöyle başlıyordu:
Bir iskemlede oturuyordum. Başımın üstünde güçlü bir apul yanıyordu ve ışık çemberinin merkezindeydim. Kollarım arkadan bağlanmıştı. Tutsak mıydım? Cinayet masası ekiplerince mi sorgulanıyordum? Neden buraya getirildiğimi,neyle suçlandığımı bilmiyordum. Benimle tutsakmışım gibi konuşmuyorlardı. O zaman niye kollarımı bağlamışlardı. Karanlık bölgede kaldıkları için onları göremiyor, kaç kişi olduklarını bilmiyordum.
"Bunun mümkün olmadığını biliyorsun," dedi biri.
"Evet, ama siz siz isterseniz her şey olur," diye ısrar ettim. Ellerindeydim ama onlardan bir şey istiyordum.
Biri güldü. Sonra öbürleri de ona katıldı. Tek kişi gülüyor gibiydi, yine de aradaki tınıyı fark etmiştim. Bu nasıl bir kadro dedim içimden.
"Peki, neden kirpi?"
"Bunu açıklayamam."
"Sen bunu açıklayamazasan biz de mümkün olmayanı mümkün kılamayız."
Yeniden güldüler. Ses tonları abartılı ve sinir bozucuydu.
"Birçok hayvan varken neden kirpiye dönüşmek istiyorsun?" diyen ses bu kez oldukça sertti. "Ulan panter de, timsah de, atmaca de, ya da kartal de... Doğada ne kadar güçlü hayvan varsa onlardan birini iste... Alanımıza girmeyen bir hayvanı işaret ediyorsun. Yine başa döndük; Bu mümkün değil. Sana bu şans bir kez veriliyor."
"Kirpi," dedim.
"Nedenini açıklamazsan ne kirpi ne de başka bir hayvan olursun, bu halinle kalırsın."
"He?" dedi biri omzumdan dürterek.
"O evini sırtında taşıyor," demek zorunda kaldım.
Güldüler.
"Kaplumbağa da taşıyor," dedi biri.
"Evet," diye ona katıldı bir başkası aynı alaycı tonla, "kaplumbağa da evini sırtında taşıyor; neden o değilde kirpi?"
"Evinin yanı sıra," dedim, yutkunup bir süre sustum. Onlar da susuyordu. "Aynı zamanda silahları da yanında."
"Bir dakika... bir dakika," dedi ilk konuşan, "oklu kirpi mi olmak istiyorsun? Kendini o oklarla mı savunacağını sanıyorsun?
"Hayır!" diye haykırdım gözlerimi kapatarak. Tepemdeki ışık sinirimi bozuyordu. "Ben oklu kirpi değil, sadece kirpi olmak istiyorum. Kendimi savunmak zorunda kalmayacağım huzurlu bir hayat düşünüyorum sadece; ama evim ve silahım benimle birlikte olsun istiyorum."
şu tuhaf dünya da hepimiz iprik olabilseydik güzel olurdu dedirtti .
YanıtlaSilbu yaz biri ile bol bol beraber takıldık :) birbirimizi tanımadığımız için önce tam savunma halinde dolanıyordu,oldukça gergin duruyordu.sonra zarar görmeyeceğini anlayınca sere serpe gezinip durdu,telaşsız ve huzur içinde..dut yemekten de baya bir hoşlanıyordu.
Vakt-i Dem;
Sil:) Olabilirdi aslında:)
Cemil Kavukçu'nun tarzı epey farklı, kendisini STROYTEL sesli kitapta 'YALNIZ UYUYANLAR İÇİN' kitabıyla tanıdım. Yazının başlığında yazarın ismini görünce yorum bırakmak istedim. Yazılarınızın başarılarını dilerim... =)
YanıtlaSilİrem Arslan Doğru;
SilÇok teşekkürler. Ben henüz okumadım ama okumak istediklerimden:)