Eğitim şansının ve dünyevi imkânların kısıtlı olduğu, doğanınsa kendini sınırsızca sunduğu bir coğrafyada geçirilen çocukluğun hayal gücünde ve dilde yarattığı tüm etkiler Nobelli yazar Grazia Deledda’nın bu otobiyografik romanında masal diliyle karşımıza çıkıyor.
Ne büyük acılar ne de büyük sevinçler öldürür insanları; bu yüzden bu acı ve sevinçler, küçük küçük değersiz şeylerden oluşmuş muazzam bir sisle sarılı gözükürler.
“Bir daha dünyaya gelirse âşık olacağı adamı insan ırkından seçmeye karar veren, şaşkın akademisyen Sena Tekin ve önce Sena’yı öpüp sonra, “Pardon, ben senin ağabeyin sayılırım,” diyen Ahmet Sancaktar’dan soluksuz okuyacağınız bir roman…
Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce, yapıtları yarıda kalmıştı: